Bize bırakın
Kim Kardaşyan derler bir kız var, şarkıcı mı oyuncu mu neyse, gecekondu magaziniyle ilgilenmediğim için bilemiyorum (örneğin, toprağı bol olsun Amy Winehouse'un tek şarkısını bile dinlemişliğim yoktur, merak da etmem.)
Kardaşyan, ya da isterseniz Kimberly Kardashian, etine dolgun ve esmer bir Ermeni güzeli (sarışın Ermeni hiç duymadım!)
Karslı çıktı! Merhum Ercan Arıklı'nın hemşerisi. Dedesi Kars'ın Karakale köyündenmiş.
"Ee, ne var bunda?" diyeceksiniz.
Hah işte, sizin "ne var bunda" demenizdir yazımızın konusu...
Çünkü eskiden şaşardınız.
Çünkü eskiden Ermeni deyince "İstanbul'da ara sıra rastlanan ve doğru düzgün Türkçe konuşamayan bazı kişiler" akla gelirdi alt tarafı.
Şimdi ben, benden daha iyi Türkçe konuşan Ermeni gençleriyle, Rum gençleriyle, Yahudi gençleriyle tanıştıkça hem seviniyorum hem utanıyorum. (Harıl harıl Rumca çalışıyorum bir yandan, Ladino değilse bile İspanyolca'yı söktüm, fakat Ermenice çok zor. Onunla başa çıkamam ama ömrüm yeterse Kürtçe de öğrenmek niyetindeyim.)
Eskiden, Elia Kazan'ın Kayserili olduğunu duyunca sevindirik olurdu birileri. (Şuna ikide bir "Elia" demeyin, "İlya" okunur.) Hemen de yavşayıp para isterlerdi tabii.
Gregory Peck'in "Gregor Pekmezciyan" olduğunu öğrenince şaştıkları gibi.
Kıbrıs günlerinde Pezmazoglou derler bir politikacı vardı, üniversite mezunu aydınlarımız şaşıyorlardı, "aa, bizim buradan gitme galiba!..."
Fedon Kalyoncu'nun heyetinde buzuki çalan uzun saçlı Ermeni çocuğunun Malatyalı olduğunu öğrenince de şaşmış kalmıştı insanlar: Vay be, Malatya ha? İnanılır gibi değil!
İnsanlara ne Ermeni kırımı anlatılmıştı, ne mübadele...
Atatürk'ün bir üvey babası ve üvey kardeşleri olduğunu, annesini sevmediğini, iki kere kalp spazmı geçirdiğini öğrenince de dehşete kapılıyorlar, "galeyana" geliyorlar, söyleyeni linç etmeye kalkıyorlardı.
Kürtler de "dağ Türkleri'ydi" tabii, karda yürürken kırt kırt diye ses çıkarırlardı.
İzmir'i de kahpe Yunan kaçarken yakmıştı.
Kırdık bu cehalet ve melanet zincirini. Kırdık. Şimdi Dersim rezilliği bile sorgulanıyor. Eskiden böyle konularda ağzını açanı sürüm sürüm süründürürlerdi.
Kırdık. Bir avuç aydın, küfürden, hakaretten, tehditten, dayaktan, öldürülmekten, hepsinden önemlisi "yalnız kalmaktan" korkmayan bir avuç kişi başardık bunu.
Herkes kendi meşrebine göre... Kimisi molla denilsin diye ağır oturarak, kimisi benim gibi sokak çocuğunu oynayarak... Mecbur kalınca deli numarası yaparak...
Tüzüklerle ve büzüklerle çatışarak çalıştık kardeşim (o büzükler kendilerini iyi bilirler.) Velhasıl onlar vurdu, biz büyüdük kardeşim.
Başardık. İnsanlarımıza "bir şeyler" öğrettik. Onları sarstık, sarsaladık, kendilerine getirdik.
Memleketin "ruh iklimini" değiştirdik.
Görevimizi yaptık. Bizi besleyen bu topraklara, bizim halklarımıza karşı borcumuzu ödedik.
Başka türlü yapamazdık, elimizden gelmezdi, bile bile susamazdık. Öğrenip de unutamazdık. Bilip de söylemeyen olamazdık. Çünkü, Ermeni kırımına katılmayı reddeden ve bu uğurda İttihatçılar tarafından asılmayı göze alan ak sakallı bilgenin dediği gibi Allah'tan korkardık.
Hayatımızı vehimlere kurban etmedik, boş geçirmedik. Ona bir anlam kattık.
Gözümüz açık gitmez artık. Bizden sonra Türkiye daha iyi bir Türkiye olacaktır. Daha dürüst, daha gerçekçi, daha adil, daha ileri... Halklarıyla ve tarihiyle de barışık.
Hizmet ettik ey halkım, unutma bizi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.