Fehmi Koru

Fehmi Koru

Sabrın sonu selâmet

Sabrın sonu selâmet

Sizin vatandaşınız Andersen’in ‘hayatın kendisi bir masal’ dediği gibi, bizim Avrupa Birliği (AB) maceramız da tam bir masal” dedi AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış... Üyeliğine herkesten evvel başvurulduğu halde maceranın sonu bir türlü gelmediğine göre Bakan Bağış da, masalcı Andersen de haklı...

Hans Christian Andersen (1805-1875) Danimarka’nın dünya çocuklarına hediyesi olan bir masalcı dede. ‘Andersen’den Masallar’ okuyan kimbilir kaç neslin zihnini farklı bir boyuta açtığı için değil yalnızca, bütün dillere hediye ettiği ‘kral çıplak’ gibi metaforlarıyla da ünlü Andersen...

Egemen Bağış’ın konuşmasına ondan bir cümle sıkıştırması Danimarkalı dinleyiciler için hoş bir sürprizdi.

AB konusu, özellikle ‘yeni Türkiye’ye içinde yer verip vermeyeceği veya ‘yeni Türkiye’nin kararının son tahlilde AB içerisinde yer alma yönünde olup olmayacağı bakımlarından iki yönlü merakla izleniyor. Önümüzdeki altı ay AB başkanlığını yürütecek Danimarka, hiç kuşkunuz olmasın, kendi döneminin bir kırılma noktası olmasını istemeyecektir.

Türkiye’nin AB içerisinde yakını bilinen ülkelerin başkanlık dönemlerinde yürütülen müzakerelerde öteki dönemlerden fazla başlık açılmadığı gibi, muhalefet cephesini teşkil eden bir ülke başkanlığı devraldığında da ‘kopuş’ gerçekleşmedi.

Rahmetli Turgut Özal, 1987 yılında ‘tam üyelik’ başvurusu yapıldığı sırada, AB ile ilişkiyi ‘uzun ince bir yol’ olarak tanımlamıştı. O gün bugündür ilişki o zeminde yürüyor. Ne zaman biteceği tam kestirilemeyecek kadar ‘uzun’, her an düşme tehlikesini içinde barındıran ‘ince’ bir yol...

Fransa ve Almanya, Sarkozy ve Merkel’in ülkelerinin yönetimini ellerinde tuttuğu şu son yıllarda, Türkiye’yi ‘özel statülü ortak’ ilân ederek kapıdan döndürmenin yollarını aradı. ‘Özel statü’ ile kast edilen, gümrük birliği anlaşması imzalamış, ama AB’ye tam üye olmamışlık hali... Zaman zaman bunu zorladıkları, fakat “Türkiye dışarıda tutulmamalı” diye düşünen ülkelere (meselâ İngiltere’ye) kabul ettiremedikleri biliniyor.

Ülkelerindeki şartlar terse döndü dönecek Sarkozy ile Merkel’in; gelecek yıl yapılacak Almanya seçimlerinde Merkel’in, bir yıl sonra da Fransa’da Sarkozy’nin iktidarı muhaliflerine terk etmeleri bekleniyor. Türkiye söz konusu olduğunda kendileri gibi düşünmeyen muhaliflere...

2014 yılı ‘yeni Avrupa’ tablosu bakımından şimdiden önem kazandı. Avrupalılar’ın ekonomik krizi nasıl atlatacakları kadar, Sarkozy-Merkel ikilisinin gider ayak AB’nin yapısını kökten değiştirme çabalarının yol açabileceği siyasi krizin etkileri açısından da önemli 2014. Aynı yıl Türkiye’de de mahalli seçim yanında yeni cumhurbaşkanını belirleyecek halkoylaması da yapılacak...

Shakespeare’in ‘Othello’da sarf ettiği, geçmişte AB’ye ilk müracaatı yapmış hükümetin dışişleri bakanı Fatin Rüştü Zorlu tarafından da kullanılmış bir cümlesini hatırlattı Egemen Bağış Danimarkalı muhataplarına: “Sanmayın ki, Türkler, kendilerini en çok ilgilendiren bir şeyi en sona bırakacak kadar beceriksizdir.”

“Sabrımızın sonuna geldik” demenin Shakespeare’cesi...

Danimarka’nın eski Ankara Büyükelçisi Jesper Vahr da “Andersen İstanbul’a gitmiş, gözlemlerini kaleme almıştı. İzlenimlerinden biri de cebinden yere düşen paraya kimsenin tenezzül etmemesiydi” demesin mi?

Umarım, aktardığı anekdotun ne anlama geldiğini biliyordur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fehmi Koru Arşivi