İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Yüzyılın rüyası bitti..

Yüzyılın rüyası bitti..

Kim ne derse desin, Avrupa Birliği hızla çözülmeye, parçalanmaya doğru gidiyor. Bundan sonra; "Yeni Avrupa", "Çekirdek Avrupa", "Süper Avrupa" gibi isimleri sıkça duyacağız ve birliğin geleceğine yönelik sert tartışmalar izleyeceğiz. Bugün, krizden çıkma yönünde farklı yaklaşımlar, birliğin merkez güçleri arasında farklı yaklaşımlara sahip olmakla sınırlı görünüyorsa da, bir süre sonra bu "çatışma" içerikli bir görüntü alacak.

21. yüzyıla dönük en büyük projenin, bir model ortaklığın çözülmesine işte o zaman tanık olacağız. Birlik öncesi saflaşmalar, merkez güçlerin eski pozisyonlarına dönmesi, Almanya'nın imparatorluk düşlerine yönelik direnç hatları hızla belirginleşecek. Sarkozy-Merkel görüşmelerini dikkatle izleyin. Görüşmeler sonrası açıklamalara bakın. Özellikle de Sarkozy'nin cümlelerine... Yeni oluşumun işaretleri orada.

Bu iki güç, Avrupa'nın önemli bir kısmını dışlamaya yönelik kanaatlerini kesinleştirmiş görünüyor. Bir süre sonra, bugün birlik içinde olan bazı ülkelerin bir kenara atıldığını, bir ya da iki yıl içinde bazı ülkelerin AB dışında kaldığını göreceğiz. Zayıflar yolda terkedilecek, ölüme mahkum edilecek.

"Avrupa'nın çok tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğunu, infilak etme riskinin şimdiye kadar hiç bu denli büyük olmadığını, Avrupa'yı yeniden düşünmenin zamanı geldiğini, karar vermek için sadece birkaç hafta kaldığını" söylüyor Sarkozy...

Bugünkü AB liderler zirvesinin tek konusu muhtemelen bu olacak. Çünkü birlik, krizden çıkış için bir yol haritası belirleme konusunda anlaşamıyor, görünen o ki, anlaşamayacak. Alman-Fransız ekseni'nin "yeni Avrupa tasarımı"na İngiltere'den müthiş tepkiler geliyor, alınacak kararların veto edileceği söyleniyor. Aslında bu resim bile, AB'nin çözüldüğünün göstergesi. Liderler, merkezin oluşturacağı kararlara uymayan, uyamayan ülkelere yaptırımlar getirecek. AB kendi içinde, kendi üyelerine yaptırım kararları alıyor.

Aslında, "herkes başının çaresine baksın" diyorlar. Kriz ABD'de başlayıp Avrupa kapılarına dayandığında da aynı noktadaydılar. Çözüm planı yerine, düşeni kaldırma yerine ölüme terketmeyi, kaldırıp atmayı kafalarına koymuşlardı. "Kurtarma paketleri" iflas eden ülkeleri kurtarmaktan çok, alacaklarını güvence altına almaya yönelikti. Hâlâ da öyle.

Bu zirveden de kesin sonuç çıkacağını sanmıyorum. Zirve sonrası, medya ve kamuoyunda iyimser sonuçlar yayılacak ama birkaç hafta sonra bir adım yol alınamadığı ortaya çıkacak. Krizden kurtulma çabaları kısa zaman içinde Avrupa'yı parçalayıp yeniden kurma projelerine odaklanacak.

Çünkü biz; bunun bir finans krizi, borç krizi olmadığına, aslında sistem krizi olduğuna inanıyoruz. Başından beri de böyleydi. Yüzleşilen şey ekonomik kriz değil, aynı zamanda siyasi bir krizdir ve hızla toplumsal krizlere dönüşecek. 2006'dan beri bu noktadan baktık ve sonuçlar hep bu yönde gelişti.

Bu aşamadan sonra bizi daha çok ilgilendiren şey, krizin yol açacağı güç kaymalarıdır. AB'nen çözülüp daha dar bir yapıya bürünmesi, küresel güç haritasında ciddi kaymalara, değişikliklere yol açacağı gibi, 21. Yüzyıl için öngörülen model önerilerini de sıfırlayacak. Dolayısıyla büyük bir hayal kırıklığı var önümüzde.

İşte bu güç haritası, küresel ekonomik dengeyi altüst edeceği gibi, Türkiye'den Ortadoğu'ya ve Asya'ya kadar ciddi hareketlenmelere yol açacak. Belki de en şaşırtıcı ya da endişe verici sonuçlarını Avrupa içi güçler arasındaki ilişkiler üzerinde doğuracak.

Kriz müttefikleri düşman, düşmanları ortak yapacak dedik hep. Kimse, bu sonucun Avrupa içinde olmayacağını düşünmesin. Öyleyse önümüze bakalım. Önümüzdeki haftalarda Avrupa'yı ve ABD'yi sarsacak yeni kriz dalgasına odaklanalım. Barack Obama'nın "Amerikan orta sınıfı ölüyor" tespitini içeren sözlerini dikkatle inceleyelim. ABD de, Avrupa da aslında içinde bulundukları vahim durumu gizliyor. Ama nereye kadar. Salı günü; "Hasta adamlar" başlıklı yazıyı şu cümlelerle bitirmiştim:

Biz artık yeni Avrupa'ya; "Hasta Adamlar kıtası" diyoruz. Yüz yıl önce "Hasta Adam" bizdik... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dediği gibi; "Belki bir süre sonra bu millet Avrupa Birliği'ne hayır diyecek." Sanırım o vakit yaklaştı. Öyleyse, AB'den başka çıkış yolu görmeyenlerin kendilerine yeni bir yol bulması lazım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi