Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

Türklük Anlayışınız Sahih midir?

Türklük Anlayışınız Sahih midir?

Kavmimin adını, madde ve mânasıyla, zarf ve mazrufuyla İslâm’a dayandırmayan ulusalcı, bozkurtçu ve Atatürkçü Türk milliyetçileri gibi sentezci ve posa tarafıyla sahiplenmekten Allah’a sığınırım. Hücrelerimden ruhuma kadar kavmimi, İslâm üzere gidilen yol, dini inanç ve şeriat etrafındaki topluluk mânasına gelen “millet” mefhumunu donanmış kimliğiyle sahiplenirim.

Bilen bilir ki, Türklüğü, tasvir ettiğim taife gibi, âyet emrine mugayir bir tarzda sadece lafzî ve kabuk tarafıyla öne çıkarmak ve övünmek âdetim yoktur. Fakat elin oğlu hâle koymuyor. Ağyar ve ham Türkçülerin dilinden çektiğim hep bu sebeptendir.

Muarızlarımın bir kısmı Türklüğü bilmek ve anlamakta câhil olunca tehdit dolu e.mektuplar yoluyla fakiri “antikemalist ve cumhuriyet düşmanı, Kürtçü Nurcu, padişahçı, ümmetçi, cemaatçi, dinci, tarikatçı...” gibi sıfatlarla yaftalayarak “Türk düşmanı ve Türklük haini” ilân etmişler.

Bu sıfatların içinde “Kürtçü Nurcu ve padişahçı” yakıştırmaları hariç hiçbirine itirazım yok. Bütün yerli cemaat ve tarikatlarla birlikte Nurculuk yolunu tutanları da Türklere seksen küsur yıldır İslâm olduklarını unutturmadıkları için tazimde bulunurum.

“Padişahçı” değilim, padişahların temsil ettiği Osmanlı’nın Kur’an’daki millet anlayışına bağlı olan Türklüğünü sahih menşe kabul ederim. “Antikemalist ve cumhuriyet düşmanı” sıfatlarını ise taşımaktan şeref duyarım. Çünkü hakikatte bu iki sıfatı fikren ve zihnen taşıyorum.

“Dincilik”, dini istismar etme mânasında kullanılsa da aslında “dinin yolunda, dinin öngördüğü sistemi sevmek, sahiplenmek ve yaymak” şeklinde de anlaşılabileceği için “dinci” sıfatını Türklüğümün şiarı sayarım.

“Cemaat, ümmet, tarikat” gibi kavramları Türklükten çıkmak yahut Türklüğün muhalifi sosyal gruplar olarak anlamak katmerli câhilliğin alâmetlerindendir. Dahası bu kavramları kötüleyerek İslâm’a ve İslâm’ın yaşatılma yollarına hakaret edildiğini bilmemek daha beter bir câhilliktir.

Asırlardır Türklerin İslâm’ı öğrenmesinin ve içtimâîleşmesinin metodları olan cemaat ve tarikatı Türklüğe karşı bir oluşum gibi idrâk etmek, Atatürkçü cumhuriyetin “kültür devrimleriyle” malûl olmak demektir.

Türk olunca yahut Türklük nâmıyla cemaatçi, ümmetçi, tarikatçı olunmaz şeklindeki mantık, Batılılaşmanın işbirlikçisi ve uydusu Kemalist Cumhuriyet’e ait fikirlerdir ki, Türklüğünü 1923’den sonraki “argümanlarla” kavrayan Türkçü-milliyetçi zümrelerin bu fikirleri sahih kaynak olarak görmekte ısrar etmeleri millet şuurlarının hâlâ açılmadığını gösteriyor.

Türklüğünüze esas aldığınız değerler 1923’den önceki bin yıla dayanıyorsa, Türklüğün 1923’den önceki bin yılda İslâm sâyesinde meydana geldiğine iman ediyorsanız ve bu tarihten sonra Türklüğe ilâve edilen bütün değerleri reddediyorsanız Türklüğünüzde problem yok.

1923 öncesini “reddi-miras” ediyor, 1923 sonrasını Türklüğünüze esas alıyorsanız ve Cumhuriyet inkılâpçılarının, Millî Mücadele’de bu ülkenin darülislâm kalması için devletiyle bir olan Türklüğe ihanet ettiğini ve aldattığını kabul etmiyorsanız Türklüğünüz bulanıktır.

1920 Meclisindeki kararlara hâlâ bağlıysanız Türklüğünüz İslâm’dan kopmamıştır. “Din-i İslâm” üzere yapılan Millî Mücadele’nin sahibi “Hakk’a tapan” Türklere aidiyet hissediyorsanız, zahirinizle, bâtınınızla, maddenizle, dilinizle Türklüğünüz sahihtir.

“TÜRK MİLLETİ KAVRAMI DİNE DAYANMAZ” MIŞ!

Laikçi cumhuriyetin resmî zevatının sıkça yaptığı hatalardan biri olan “Türk milleti kavramı dine ve etnik kökene dayanmaz” sözünün doğruluğunu kabul ediyorsanız, Türklüğünüz İslâm zemininden kaymış ve Türkiye’deki hâkimiyet hakkından vazgeçmiş demektir.

“Türk milleti kavramı dine dayanmaz” sözünün yaygınlaşması, Türklerin kıyametinin ve izmihlâlinin başladığı anlamına gelir. Her kim “Türk milleti kavramı dine dayanmaz” diyorsa Türklüğe Amerika’dan, Avrupa’dan, İsrail’den, yani “medeniyet denen Batı canavarından” daha düşmandır.

Eğer Türklüğü, yeryüzündeki varlığını İ’lâ-yı Kelimetullah üzere ilân etmiş ve böylece İslâm’a, yani ehl-i millete dahil olmayı haketmiş kimliğiyle idrak ediyorsanız Türk milleti ifadesinin dine, yani İslâm’a dayandığına inanmak mecburiyetindesiniz. İslâm’a dayandığını ve ondan doğduğunu inkâr ediyorsanız resmî zevat gibi Kemalist Cumhuriyet Türkçülüğünü kabul etmiş olursunuz.

Türk milletinin etnik kökene dayanmadığı doğrudur. Türkiye’deki gayr-ı Müslim dışındaki herkese Türk milletinden denirdi ifadesine olan sadakat ve mâna, 1923’den sonraki niyet ve görüşlerin Batıcı inkılâplara evrilmesiyle yok edilmiştir. Çünkü gayr-ı Müslim dışındaki herkesin Türk milletine dahil olma hakikati 1923’den önceki karar ve inançta toplanıyordu.

1923’den sonra Türklük “nation” dan kopya edilen laikçi “ulus” kavramına hulul ettirilince İslâm’dan doğduğunu reddetmiş oldu. Bu felâket sonucudur ki, farklı dildeki dindaşlarını, laikçi-nation bir muhteva kazandırılan (!) “yeni Türk ulusu” kimliğiyle bünyesinde tutamaz hâle geldi.

Hz. Peygamberimiz (s.a.v)’in sünnetini ve resûlü olduğu İslâm dinini Türklüğünün madde ve mânasının, hayat ve devlet görüşünün en temel varlık sebebi saymayanların Türklük anlayışları fâsık ve bozuktur.

NOT:

1- Tuğrul Salman kardeşimin gönderdiği “Erdemli Gençlik” dergisini okudum. Eline sağlık. Muhtevasını farklı ve sahih bilgilerle de genişletirse daha güzel olacaktır. Hayırlı olsun

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi