Gazetecinin sorumluluğu da ağır bir yüktür...
Ne dersiniz?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Şike Yasası'nı veto etmesi mi, yoksa İngiltere Başbakanı Cameron'un AB'nin mali istikrarı amaçlayan anlaşmasını veto etmesi mi daha önemli bir gelişmedir?
Ya da 2'nci Dünya Savaşı'nda Fransa dahil tüm Avrupa'yı işgal eden ve yenilen Almanya'nın, 65 yıl sonra Fransa dahil Avrupa ülkelerinin gerçek patronu olması önemli gelişme değil midir?
Savaşla Avrupa'ya egemen olmak isteyen Hitler'in fiyaskosuna karşı, Merkel'in ekonomi ile Avrupa'ya egemen olması çekici bir gelişme değil midir?
Bir gazeteyi yönettiğiniz zaman önünüze işte böyle almaşıklar gelir.
Dramatik tercihler
Hangi gelişmenin daha önemli olduğuna ve manşeti hangi haberle oluşturmanız gerektiğine ilişkin bir karar vermek durumunda bulunursunuz.
Aslında bu çoğumuzun tam değerlendiremediği büyük bir sorumluluktur.
"Gerçekten önemli" gelişmeleri görmezden gelip yerel okur kitlesi için çekici olacak haberleri manşetlere çektiğiniz zaman, belki gazetenizin tirajı artar.
Ama aynı okur kitlesine, gerçekten önemli haberler sunulmadığı için, bazen çağ dönümü oluşturan gelişmeler bile, bu kitle için sürpriz biçiminde karşılanır.
Bu sadece dış dünyadaki gerçekten önemli haberlerin önemsenmemesi durumu için söz konusu değildir.
Okurları yanıltmak
Bazen gazete sermayesinin çıkarları veya yazı işlerinin ideolojik konumu dolayısıyla, içeride yer alan önemli gelişmeler de bazı gazeteler tarafından görmezden gelinir.
Küçük bir azınlığın saplantıları, kitlelerin siyasi eğilimiymiş gibi haberleştirilir.
Ya da aslında tabanı olmayan ve olmayacak siyasi figürler, kitlelerin beklediği "Kurtarıcı lider" şeklinde sunulup, şişirilir.
Neticede bu tür gazetelerin okurları için her genel seçim sonucu, şok yaratan sürprizler olur.
Bazen bu gibi profesyonel deformasyonların sonuçlarından ders de alınmaz.
Daha kısa süre önce ezici seçmen çoğunluğu tarafından iktidara getirilmiş bir siyasi partinin bölünmek üzere olduğu yolunda haberler üretilir.
Yanlış beklentiler
Geçmişte bu partinin Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılacağı beklentisine sokulan okurlar, şimdi de bu partinin parçalanıp dağılmasını beklemeye başlarlar.
Asker güdümlü yönetimlerin iş başında bulunduğu dönemlerde meslektaşlarının susturulmasını destekleyenlerin, seçilmiş iktidarların iş başında bulundukları dönemleri "Sivil faşizm" diye nitelemeleri de, bu tür profesyonel deformasyona verilecek örnekler arasındadır.
Kısacası "Gazeteci sorumluluğu" da, "Siyasi sorumluluk" veya "İktidar sorumluluğu" gibi ağır bir yüktür.
Kötü iktidarlar halkı perişan ederler.
Kötü gazetecilik de okur kitlelerini yanıltır, gerçeklerden uzak tutar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.