KOD 333
Anayasa çalışmaları hummalı bir şekilde devam ediyor. PKK endeksli terörün ağızlara bıraktığı acı tat ara ara devreye girse de değişim rüzgarı esmekte. Bunun tabii bir tezahürü olarak hemen hemen herkes ayakta. Bir başka değişle her kesimde bir umut, bir arayış var. Hak arayışı bu. Tanınma arayışı. Özür beklentisi. İade-i itibar umudu... Liste uzatılabilir. Bundan yedi sekiz sene önce başbakan Kürt sorunu dedi diye kıyametler kopmuştu. Bugün değil sorunu kabul etmemek, çıbanlaşmış yaranın bu ülke insanını daha da fazla eritip öğütmesin diye her bir kesim canla başla çalışıyor. Alevi soru(s/n)u hemen ardında takip etti, gündemdeki yerini alarak.
Şimdilerde bu topraklarda yaşayan üç milyon nüfusunda olduğu söylenen Caferi toplumunun tanınması gerekliliği üzerinde bir tartışma var. Daha başka gruplar, belki burada bahsi geçen toplum parçaları kadar da tanınmayan, henüz bariz olmayan başkaları da önümüzdeki dönemlerde seslerini yükseltecek, talepleriyle ulusal programda yerlerini alacaklar.
Bunların hepsi normalleşmenin, olması gerekenin birer örneği, göstergesi. Yalnız aklıma takılan şu soru var: Başı örtülü kadınlar nerede bu haritada. Ben göremiyorum. Eğer bu, bana ait miyop veya hipermetrop bakışla alakalı ise lütfen buyursun biri bana göstersin, zahmet olmazsa. Kürt sorunu ve sorusu kadar Türkiyenin gündemini işgal eden bir meselenin göz ardı edilmesi konusunda sanki sessiz bir konsensüs var. Bu satırlara cevap olarak, yüzde şaşkın bir ifade ile, bir taraftan omuz silkip sorun yok kiii diye mırıldananların çıkabileceğinden bile endişeliyim.
Oysa yasak devam ediyor. Haftasonu Mazlumderin yirminci yıl ödül töreninde tanıştığım başörtülü üniversite öğrencileri bunu teyit ettiler. Mesela, Ankara Hukuk Fakültesinde yasak devam ediyor. Yasağın prensipte devam etmediği İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde de başıörtülü öğrenciler klinik ve sözlü imtihanlar sırasında farklı muamele görebiliyorlar. Bir yerde, siz misiniz yasağı kaldırtan bakın biz size neler yaparızcılıkla... Yasak dipdiri.
Hükümet, on yıllık iktidarı süresince bu grubu yapılacaklar listesinde en altta tuttu. Öyle veya böyle, sonuç bu oldu. Sonra üniversitelerde yasak kalktı. Haydi diyelim yüzde 95inde kalktı. Yüzde beşte devam. Unutmayın! Bu! Sadece üniversite! Yasak = (eşittir) hayatın (eksi) - Üniversite Öğrenciliği = (eşittir) Bütün alanlarında devam ediyor. Bu gerçeği göz ardı ediyoruz gibime geliyor. Ve bu, yasağın daha da müzminleşmesine sebep oluyor. Öyle bir zaman gelebilir ki, bugünkü açılımlar atmosferine kapılıp giden bütün kesimler aradıklarını bulurlar, dönüp bakarız başörtülü kadınlar otuz sene önce bıraktığımız yerdeler.
Yani yasağın ilk resmi başlangıcı olan 1980de. Bugün oradayız çünkü. Başörtülü memur da olunmuyor, öğretim üyesi de.
Dünden bugüne, başörtüsü yasağını şöyle bir hatırlamak için KOD 333ü görünüz (www.kod333.com). Derler ya bir resim bin kelimeye bedeldir. Sözcüklerle anlatamadığınızı bir fotoğraf karesi canlı canlı, sesli anlatır. KOD 333 de bu ülkede başını örtme cüreti gösteren kadınların hikayesi. Neden 333? Araştırın görün... Gülnur Günerin kamerasından. Bir Yasağa Baştan Bakmak ismini verdiği fotoğraf sergisi 28 Aralık 2011 tarihine kadar İstanbulda Taksim Sanat Galerisinde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.