Osman Tanburacı

Osman Tanburacı

Teni siyah teri beyaz Fernandes

Teni siyah teri beyaz Fernandes

Nihayet futbolda güldük. Aylardır futbolsuz günlere Beşiktaş noktayı koydu. Milletçe mutlu olduk. Stoke City galibiyeti Kara Kartal'a Avrupa liderliğini getirirken Fernandes de alkışı hak etti. Akıllara da şu soru geldi; Aylardır sen nerdeydin Fernandes.

Maçın başından sonuna kadar oyunu sürükleyen Beşiktaş'tı, Beşiktaş'ı sürükleyen de Fernandes.

Kartal kesin goller bulacak derken yine bir hataya kurban gittik. İşe bakın hatayı yapan da Fernandes!... Öyle bir anda top kaptırdı ki gol hepimizde şok etkisi yarattı. Arkasından ikinci bir hata daha geldi bereket melekler korudu Beşiktaş kalesini. İsmail'in hatasını da Egemen şans eseri kurtardı. Bu arada Kiev'den Dinamo'nun Maccabi karşısında 2-0 galibiyet haberi de geldi. Umutlar yerini, kuşkuya bıraktı. Beşiktaş ya tamam ya devam diyecekti...

Lider olacakken sonuncu olmak ihtimali de doğdu.

Futbol işte böyle bir oyun.

Demek ki;

Önce kendine güveneceksin, kaderini rakiplerinin eline bırakmayacaksın.

Beşiktaş da öyle yaptı. Bütün takım canla başla oynarken Fernandes bir yıldız gibi parladı. Takımını sırtladı. Almeida'ya verdiği tarif dışı pas Beşiktaş'ın kaderinin altını çiziyordu. Almeida'yı biçtiler, penaltıdan golü Fernandes attı...

Fernandes 90 dakika büyük işler yaptı, futbolun sihirbazı oldu, çok koştu, şut çekti, pas verdi, vole attı, korner attı.... Kornerden gelen ortayla sıra dışı golü atan da Mustafa Pektemek.

Bu şu demek;

Fernandes... Fernandes... Fernandes...

Bütün Beşiktaşlı futbolcuların bu galibiyetteki emeğine saygı duyuyorum ama ille de Fernandes...

Teni siyah teri beyaz Fernandes rakiplerine sahayı dar etti. Öyle koştu, futbolunu öyle konuşturdu ki son dakikalarda bile bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle alkışı, övgüyü sonuna kadar kadar hak etti.

Edu'nun müthiş golü de takımı adına Fernandes'e bir teşekkürdü sanki...

Gol de, goller de, liderlik de, Beşiktaş'ın oyunu da Fernandes imzalıydı dün.

Teşekkürler Beşiktaş, yüzümüzü güldürdün.

Teşekkürler Fernandes unuttuğumuz futbolu bize hatırlattın.


Şikede yasayı deldik


Cumhurbaşkanı'nın çabası da yetmedi, Sayın Gül'ün veto dirayetini de görmezden geldik.

Cumhurun iradesi deyip; şikeyi, varsa şikeciyi kurtarmayı toplumsal bir talep olarak gösterdik.

Yeni yasayı da daha uygulamadan Meclis'te eğip büktük. Amaca ulaştık. Oysa;

Meclis demek; ben demek, sen demek, bizler demek.

Seçtiklerimiz bizim temsilcilerimiz. Bizi idare edenler. Vekillerimiz.

Şikede gelinen son durum; hepimizin arzusuymuş meğer!

Kopartılan fırtına da şikenin ayıbı için değil, cezasının ağırlığı üzerineymiş.

Cezalar hafifletildi sorun çözüldü. Tutuklulara bir tek ödül verilmediği kaldı!

Aman; 'masumiyet karinesi'nin de üzeri çizilmesin! Sokaktaki masumlar da 'bu ortamda nasıl ve neden bu kadar temiz kaldın' diye sorgulansın. Onlar da bir altı ay içeride kalsınlar. Akla kara ayrışırken ortam grileşsin...

Eğer suçlu görülenler de olacaksa onlara da birer gün hapis cezası verilsin.

Adalet yerini bulsun.

Bir günle yırtanlar da;

a) Haksızlığa uğradığını düşünsün

b) Yaptım ama cezamı da çektim desin

c) Beni boşu boşuna yedi ay yatırdılar hakkımı arayacağım desin

d) Bir gün de yatsam on sene de yatsam suçlu görülmüşsem insan içine çıkamam desin.

Desin oğlu desin...

Ben şike içinde şike diyorum.

Bundan sonraki aşamayı da söyleyeyim; adam resmen şike teklif edecek, parayı sol elden verecek sağ elinde bıçak tutacak.

Sonra da gidip deli raporu alacak.

Parayı alan da; 'n'edeyim elinde bıçak vardı almasam beni öldürecekti' deyip yırtacak!'


Özür dilemek ne çare!


Emre Belözoğlu basın toplantısı yaptı başta hocası Aykut Kocaman'dan sonra herkesten kocaman kocaman özür diledi.

Ne Şam'ın şekeri ne arabın yüzü...

Özür bir hata sonrası dilenirse affa değer.

Özür, yıllarca süren hatalar zincir sonunda 'genel af kapsamında' kullanılırsa komik olur.

Bu centilmenlik değil doğrudan doğruya toplumsal travmanın bireysel uyanıklığıdır.

Kabul etmiyorum!

Onu şımartanları, her hatasında arkasında duranları da kınıyorum.

Örneğin; İsviçre maçındaki hocası, Fenerbahçe'de kırmızı kartla 4 maç ceza alması sonrası ilk maçta Şeref Tribünü'nde yanında oturduğu başkanı.

Böyle başa böyle tıraş!

Topu üç kere tepti diye yıllarca her hatasında ona ödül verenlerin eseridir Emre.

Başta medyanın!


Divan'daki Aysal


Galatasaray Başkanı Ünal Aysal Aralık ayı Divan Kurulu toplantısında rakamları dans ettirerek ve de kelimeler arasına sıkıştırılmış noktalamalarla Galatasaraylıları aydınlattı!

Oysa tablo hala kara!

Genel kuruldan alınan hisse satışı yetki sınırı çok aşıldı.

Uygulama keyfi!...

Böylece; iyi yönetemedi diye çirkin bir şekilde ibra edilmeyen geçen yönetimim hisseleri geri almasının manası da kalmadı!

Peki... Hisseler kimlerde?

Başkan; istenildiği zaman bu hisseleri geri almak mümkündür, süre ve maliyet istemez diyor. Haklı-haksız bilemem ama Canaydın döneminde de bu hisse alımlarında Aysal var ve doğaldır ki konu üzerinde bilgi birikimi de var.

Hisseleri geri alımda başkan bu kadar net konuşuyorsa bir bildiği vardır.

Hisseler emin ellerdedir.

Riva da...

Ne demişler?

Paranın ne önemi var,

Ev alma komşu al!

Riva iyi fiyata giderse orada komşuluk da iyi olacak.


Buraksızlık!


Trabzon'da Burak durdu Trabzonspor durdu!

Takıma yorgunluk da bindi Şenol Güneş çaresiz kaldı.

Trabzonspor'un derdi gol yollarındaki yetersizliktir. Takım çalışıyor didiniyor Henrique'le Adrian'la gol atmaya gidiyor. İkisi de yetersiz. İkisi de Trabzonspor'un oyuncusu değil. Geriye bir tek Burak kalıyor o da formdaysa ne ala, düşüşteyse vay Trabzon'un haline...

Halil Altıntop da düşüncede çok yalnız. Ve de solda...

Şenol Güneş devre arasında forvet bulmalı. Ama ne forvet?

Çakı gibi forvet!

Bulur mu?

Arayan bulur!

Trabzonspor elindekileri kaçırdıklarının derdine yanıyor.

Ya da vermeden almanın rahatsızlığını yaşıyor.


Fiske!


Bundan sonra ben de twitter'da varım.

İmza, ben.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Osman Tanburacı Arşivi