2012'ye umutla bakmak
Zor bir yılı, 2011'i geride bırakırken yine zor bir yıla giriyoruz. 2012 hem siyaset ve ekonomi, hem de Ortadoğu'daki gelişmeler açısından zor geçeceğe benziyor.
Türkiye'nin önünde fırsata dönüştüreceği olanaklar da var, derin uçurumlar da...
Bu yıl, Türkiye ekonomide daralma yaşasa da asıl sınavı yeni bir anayasa yapma ve Kürt meselesini çözme konusunda verecek.
2011'in son günlerinde yaşanan Şırnak Uludere'deki acı olayın izini "özür, istifa ve insani dayanışma"yla silebilirsek eminim demokratikleşme alanında umutlu adımlar gelebilir.
Bunun ilk adımı da Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın hazırladığı söylenen "Mini Demokratikleşme Paketi" olacak.
Sabah gazetesi geçen yılın son haftasında bu konuda umutlu bir habere imza attı.
Habere göre terörle mücadelede yeni konsept geliştiren hükümet, demokratik açılımda ikinci perdeyi açıyor.
Demokratik açılımın koordinatörü Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay bu adımın ipuçlarını cesurca veriyor:
"Habur'u şimdi de savunuyorum. Biz dağdaki insanı silahını bırakarak indirmek için en ileri adımlar attık. O çalışmaları yine yapacağız. Şiddet içermeyen her tür düşünce Türkiye'de serbest olacak."
Bu yaklaşım çok tartışılan Kürt sorununun sadece "güvenlik" ekseninde ele alınmadığını da gösteriyor. Ama ne yazık fazla üzerinde konuşamadık.
Neler yapılacağına ve nelere yol açacağına gelince...
Henüz ayrıntısı netleşmedi ama kesin olan şu: "Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu'nun ağır, sert ve insan hakları ihlallerine neden olabilecek maddeleri ayıklanacak."
Yani kamuoyunda çokça tartışılan TCK 220 ve TMK'nın 7. maddeleri, 2006'da eklenen mayınlardan temizlenecek.
Gördüğüm kadarıyla böylece 2012 ortalarına doğru bugün cezaevlerinde yığılmalara neden olan KCK ve Ergenekon tutuklularından önemli bir kesimi tahliye edilecek. Örgüt sorumluları hariç tabii...
Kuşkusuz bu adımın ana aksını da Bakan Atalay'ın söylediği şu söz oluşturuyor:
"Şiddet içermeyen her tür düşünce Türkiye'de serbest olacak."
Türkiye'nin geç de olsa bu noktaya gelmesi önemli. Çünkü önümüzde sivil bir anayasa yapma süreci var ve o süreç beklendiği kadar heyecanlı geçmiyor.
Anayasa'nın 26 maddesini değiştiren 12 Eylül 2010 referandumunu hatırlayın... Başta siyaset kurumu olmak üzere hepimiz aylarca o 26 maddenin ülkeyi nasıl özgürleştireceğini veya tersini savunduk. Meydanlar coştu.
Şimdi ilk kez sıfır bir anayasa yapmaya hazırlanıyoruz ama o referandum kadar heyecan yok. Heyecana, barışa ve umuda ihtiyacı var bu toplumun. Bu söylenenleri yapmak hiç de zor değil.
2012'nin ülkemize ve insanlığa barış ve huzur getirmesini diliyor, hepinizin yeni yılını içtenlikle kutluyorum...