Süleyman Yaşar

Süleyman Yaşar

Zenginlik 2012'de nasıl el değiştiriyor?

Zenginlik 2012'de nasıl el değiştiriyor?

Gelişmekte olan ülkelerin dünya üretimindeki payı sürekli artıyor. Gelişmekte olan ülkeler on yıl önce dünya üretiminin üçte birini ancak yapıyorlardı; 2012'de artık yarısından fazlasını üretecekler. Bu yıl 73.7 trilyon dolar olarak tahmin edilen dünya hasılasının 37 trilyon dolardan fazlasını gelişmekte olan ülkeler gerçekleştirecek.
Peki üretimde artan pay, zenginliğin göstergesi olan mali varlıklara nasıl yansıyor? Kısacası şu yaşanıyor. Gelişmekte olan ülkelerin üretimdeki payı artınca mali varlıkların mülkiyet dağılımı da değişiyor.
Geçen yıl dünya mali varlıkları, hisse senedi, bono, tahvil ve diğer borçlanma araçları olarak 11 trilyon dolar artarak toplam 212 trilyon dolara ulaştı. Halen dünya mali varlıklarının yüzde 79'unu zengin ülkeler, yüzde 21'ini de gelişmekte olan ülkeler ellerinde tutuyor. Gelişmekte olan ülkelerin dünya mali varlıkları içindeki payı giderek yükselecek ve 2020'de yüzde 36'ya ulaşacak. Böylece Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Türkiye, Meksika, Güney Kore, Endonezya gibi ülkelerin mali derinliği artacak. Mali derinliğin artması, zenginleşme, yatırım imkânlarının çoğalması ve finansmana daha kolay ulaşma anlamına geliyor.
Peki gelişmekte olan ülkelerde mali varlıkların mülkiyeti hangi yoldan çoğalıyor? Gelişmekte olan ülkelerde yatırımcılar, tasarruf mevduatı, bono, tahvil gibi sabit getirili geleneksel mali araçlara yatırım yapıyorlardı. Ama artık bu yatırım anlayışı değişmeye başladı. Mesela Çin'de geçen yıl, birincil piyasadan 125 milyar dolar tutarında hisse senedi halka arz edildi. Aynı dönemde ABD'de yapılan benzeri hisse senedi halka arzı sadece 35 milyar dolar oldu.
Gelişmekte olan ülkelerde palazlanmaya başlayan ve önümüzdeki dönemde 800 milyon kişiye ulaşacağı tahmin edilen orta sınıflar, artık tasarruflarını hisse senetlerine yönlendiriyor. Böylece faizle borçlanma yerine, hisse senedi ortaklığının getirdiği "ortak olma" esası, sıfır finansman maliyetiyle yatırımları hızlandırıyor. Çok ortaklılık, riskin azalmasını ve sermayenin çoğalmasını sağlayarak zengin ülkelerin sanayi devrimini hazırlayan kalkınma aracını şimdi gelişmekte olan ülkelerin uygulamasını sağlayan bir yol oluyor.
Belki hatırlanacaktır, iktisat tarihçisi Douglas C. North, Batı Avrupa'nın kalkınmasını etkin ekonomik organizasyona bağlar. Ona göre bu etkin organizasyon anonim şirketlerdir. Çünkü riskin sermaye ile sınırlı olması ve ortaklık payının devredilebilmesi büyük yatırımların yapılmasını sağlar.
İşte zamanında Batı Avrupa'da yaşanan bu gelişme şimdi gelişmekte olan ülkelerde yaşanıyor. Çin'de geçen yıl hisse senedi halka arzların 125 milyar dolara ulaşması ve mali varlıkların 2011'de 11 trilyon dolar artışında, gelişmekte olan ülkelerin payının, zengin ülkelerden üç kat fazla olması bize bu dönüşümü gösteriyor.
Bütün bu gelişmelere bakarak yine de "kriz var" diyenlere, krizin nerede olduğu sorulmalı. Sürekli olumsuz beklenti yayarak Türkiye'de faizleri yükseltmek isteyenlere, krizin gelişmekte olan ülkelerde yaşanmadığı, krizin zengin ülkelerde yaşandığı gerçeği hatırlatılmalı. Çünkü onlar hâlâ zengin ülkelerin temsilciliğini yaparak para kazandıklarından, ya bu kazançların azalacağından korkup gerçekleri çarpıtıyorlar ya da dünya ekonomisindeki gelişmelerin farkında değiller. Kısaca bizdeki yeminli memnuniyetsizlere ve faiz lobisine inat dünya ekonomisi olumlu dönüşüyor. Fakirler zenginleşiyor ve bunlar yeni orta sınıfları oluşturuyorlar. Türkiye'de de bu dönüşümü görüyoruz. Başbakan Erdoğan'ın yeni yılda halka sesleniş konuşmasında belirttiği gibi, 2002'de Türkiye'de toplam 91 bin otomobil satılıyordu, 2011'de aralık hariç on bir ayda 504 bin otomobil satıldı. Yoksullaşan bir ülkede bu olabilir mi? Olamaz. Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkeler, dünya ekonomisinin yeni zenginleri oluyorlar artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Yaşar Arşivi