Hakan Fidana altın vuruş
Dikkat edin, Uludere olayının üstünden daha birkaç saat geçmeden medyadan bazı kimseler MİTi hedef gösterdiler. Faturayı Hakan Fidana kestiler. Kimse sormadı nasıl bu kadar çabuk? Hangi bilgi ve de belgeye göre?
Ardından, TSK derin bir sessizliğe gömülüverdi! Adeta fırtına öncesi sessizlik gibi! Medyanın pek çok kalemi de MİT içindeki siyon üfürükçülerin yalanlarının etkisi altına girdi veya sindi. Çoğu sustu, seyretti. Bu naifliğe, bu vizyona gel de şapka çıkartma şimdi!
Uludere meselesinin kistik kısmını bir cerrah gibi çıkardım. Ölülerin gerisindeki hedefi gördüm. Kan kokusunun genzi yaktığı o çığlık noktasında gerçek düşmanın farkına vardım! Ama ilkin paylaşamadım. Çünkü Azrailin soğuk nefesini ensemde hissetmekteydim.
Madem Güneydoğuda ölüm-kalım, İstanbul Ticaret Borsasında kâr-zarar gibidir! diyor Dağlıca Komutanı Onur Dirik, öyleyse çıkarayım ağzımdaki baklayı dedim.
Şimdi bungee jumping yapar gibi konuya gireyim.
Geçtiğimiz günlerde PKKnın içindeki şahinlerin en önemlilerinden, şu malum dershane bombalanması olayının başrolündeki Dersim grubu da bitirilince teyakkuz haline geçtim. Kulağım sesteydi. Çünkü MİT içindeki MOSSAD yumurtasından çıkma civcivlerin yerinde duramayacaklarını bir doğulu yerli sezgisiyle hissetmiştim. (Serde OHAL çocuğu olmak var sonuçta!)
Nedeni, Hakan Fidan, henüz Susurluk, 28 Şubat ve Balyozun MİT ayağı deşifre edilmemişken bu kurumun başına getirilmiş, dolayısıyla da İsrail irrite edilmişti. Fidan, bu kurumun başına ilk kez gelen yerli bir kimlikti. Dahası, öncekilere nispetle bambaşka bir kulvardan gelmekteydi. PKK ve onun gibi sefil, derin ideolojilerle akrabalığı falan da yoktu! Yani adam gibi adamdı! MİTte daha önce emsali görülmemiş bir Anadolu insanıydı. Yerliydi, ithal değildi en azından. Tasmasızdı! Bağımsızdı! Bu yüzden şerefsiz odaklar, manipülasyonlarıyla onu küçültmeyi asla başaramazdı. Çünkü O, kendinden önceki istihbarat fukarası, yan gelip yatan, masa başı bilgi toplayan dinozorlar gibi kolay biri değil, çetin cevizdi. Memleketin gördüğü göreceği en zeki, bilgili, kültürlü MİT müsteşarıydı.
MİTte, onunla birlikte yeni bir dönem başlamış, kurum resmen çağ atlamıştı. Süreği olarak CIA-MOSSAD yani siyam ikizlerinin kudurması olağandı. Hakan Fidan kapı gibi adamdı! Kendinden önceki ihtiyarları suya götürür susuz getirirdi. Sağlam duruşluydu.
Bu arada birileri kamuoyunun kulağına, Hakan Fidan milli görüşçü, İsrail milli görüşten korkar diye fısıldıyordu. Hatta sözüne itibar edilir isimler bile Hakan Fidan ile birlikte MİTin içindeki MOSSAD kolu kurutuldu diye iddia ediyordu. İşte bu nedenlerden ötürü İsrail Fidanı istenmeyen adam ilan etmişti. (Zaten bu adama istenmediği için itimat ediyorum.)
Ben ise bu söylentileri farklı yorumlamıştım. (Herkes gider Mersine, ben giderim tersine) Çünkü Ergenekon aysberginin görünmeyen yüzündeki MOSSAD bağlantılı işadamlarının kimler olduğu henüz deşifre edilmemişti. Ergenekonun MİTteki virüsleri de! Bana göre İsrail, MİT içine bıraktığı yumurtalarını asla terk etmeyecek, bilakis takviye edecekti. Nitekim etti de... Tüm olanaklarını seferber etti ki Uluderedeki ALTIN VURUŞ gerçekleştirilebildi!
Hem AK Parti, hem korucu köyü, hem Barzani bu parça tesirli vuruşa maruz kalırken topun ağzına profesyonelce Hakan Fidan yerleştiriliverdi. Hakan Fidan, iyidir, hoştur, on numara insandır, vatanperverdir, büyük devlet adamıdır, âlem buysa o kraldır diyenler bile aniden makas değiştirip ama 35 insan da candır diyerek bu duruma gizli onay vermeye başladı!
Eh can bu, tatlı tabii... Adamlar kazasız belasız mis gibi yaşamak varken niye Mumcu gibi yerin dibini boylasın ki? Dolayısıyla tüm korkaklar bu olayda Fidana karşı ışık hızıyla birleşti!
Gerçi Fidan MİT müsteşarı olmuştu ama MİTin zencisi olmaktan kurtulamamıştı! Bu anlamda yalnızdı. İsrailin çekindiği, MOSSADın tırstığı tek adamdı, yalnızdı.
Böylece Hakan Fidana yönelik 2. kapsama alanı geniş saldırı daha gerçekleşmişti. İlki, PKK-MİT görüşme kaydının sızdırılması, basına servis edilmesiydi. Öncü sarsıntı. Çoğu da yedi...
Bu tuzak, Fidanın kellesini almalarını sağlayabilir. Bu MİTin Kontgerilla sürecine geri dönmesi demektir. Sınırlarımızda fink atan İsrail heronlarının hava sahamızı çiftliği gibi kullanması! Ya da tam tersine MİTin içine yuvalanmış Ergenekon uzantılarını yakalamak için bir eşik noktası olarak da kabul edilebilir.
Göreceğiz...