Bekle bizi Viyana
Maçın başından kalemizde gördüğümüz gole kadar, Milli Takımımız için, kalemizde gördüğümüz gole kadar ‘Neremiz doğruydu?’ demek geliyor içimden?
Bu kadar ürkek başlarsak oyuna, umduğumuzu değil, bulduğumuzu yeriz. Nitekim böyle oldu. Neden bu kadar ürkektik? Neden bu kadar inançsız başladık oyuna? Top ayağımızdayken, Mehter’i anımsatır gibi, 2 geri, 1 ileri bile gidemedik.
İlk yarıda kendi yarı alanımızda topla birleştik, 30 pas yaptık, 30 santim sahanın dikine gidemedik. Geri vitesteki araba gibi yol alıp rölantide kendi kalemize gittik. Bir yan çek topunda Koller’in kafası, kalecimiz Volkan’ın ellerini öperek içeri girdi. Elbette Fatih Terim’e çok inanır ve güvenirim. Bu turnuvadaki Fatih’in inadına bir türlü aklım ermedi. Hamit diye bir oyuncun var. Al orta sahaya, koy Sabri’yi onun yerine. İster kazan, ister kaybet, kim laf eder? İşte Hamit’in orta sahaya girmesi, Sabri’nin her zamanki performansı, 2. yarıda takımımızın elektriklenmesine yetti de artmadı mı? Şanslısın Fatih Hocam... Gollerimiz öyle kritik anlarda geldi ki... Dünyanın en iyi kalecilerinden biri olan Cech’in ellerinden kaçırdığı bizim de şansımız oldu, senin de Fatih.
Şunu merak ediyorum. Biz hep ikinci yarılarda mı umutlanacağız? İlk yarılarda karaları bağlıyoruz, ikinci yarılarda ise mutluluğa koşan, senin jokeyliğindeki atlarla Atatürk Koşusu’nu kazanıyoruz! Biz de Fatih’e koşmak istiyoruz sevinçten...
Fethetmeye koşuyoruz. Bekle bizi Viyana. Bu sefer kuşatmaya geliyoruz. Fatih’in çocuklarıyla birlikte...
öyle bir Arda gördük ki sahada, çekler’in o meşhur, İtalyan stili savunması hallaç pamuğu oldu. Bir sağda, bir solda, darmadağın etti ortalığı, mükemmel bir de gol atarak, Viyana kapısını araladı. Sonra Nihat çıktı sahneye... İspanya’daki günlerini hatırladı; iki ölümcül vuruşla noktayı koydu. Hırvatistan’dan filan bahsetmek istemiyorum. çek galibiyetinin keyfini yaşamak istiyorum. Bana ne Hırvatistan’dan, bırakın o gün düşüneyim!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.