Oyuna gelen kim?
Aslında oyun ne ve bu oyunu kim, kime karşı niçin kurdu, ona bakmak gerek..
Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Tarik el Haşimi, Irak İrana esir düştü derken, bana kalırsa işte bu tuzağa düşüyor..
Hatırlayalım, Irakı Kuveyte işgale teşvik edenle, Kuveyti işgal etti diye Irakı işgal edenler aynı çevrelerdi..
Iraktan çekilirken kapıları İrana açanla, İrana karşı Iraklıları kışkırtanlar da aynı çevrelerdir..
Bu siyasetin adı tavşana kaç, tazıya tut siyasetidir.. Her iki tarafı da desteklersiniz. Çatışan taraflar birbirini zayıflatır, siz kazananla yolunuza devam edersiniz. Çünki hem minnet borcunu eda eder karşı taraf, hem bir diyet ödetirsiniz.. Hem de zaten himayeye muhtaç duruma düşmüştür..
Egemenlerin dilinde bu oyunun adı iti ite kırdırmaktır..
Baka kalırsa Irak da, Tarık Haşimi de ABDnin ve İngilterenin Irakta kazdığı tuzağa düşmek için canhıraş bir şekilde koşuyorlar..
Korkuların ve umutların beslediği ihtirasların esiri olan politikacılar açısından, bu adamların ihtiraslarının akıllarını zail ettiği gün bu tehlike başgöstermiş demektir.. Aslında bu oyunları kuranlar da sanki şunun farkında değiller. Eskiden bu oyunları kurmak bu kadar zor değildi ve başarı şansları çok yüksekti. Ama artık bu mümkün değil. Bu oyunlar geri tepebilir, sonuçları itibarı ile, hedef ülkelerin dışındaki bölge ülkeleri ve dünya bundan zarar görebilir. Tuzak kuranlar kendi tuzaklarına düşebilirler..
İrana kapıları açanlar, meydanı boş bırakmayalım diye de bir yandan bizi, öte yandan bölge devletlerini Iraka davet ediyorlar..
Irakın içinde 3 grup var bu gün, siyasete yön verme iddia ve iradesine sahip: Şiiler, Sünni Araplar ve Kürtler.. Şiiler Körfeze hakim ve tabii müttefikleri İran. Araplar diğer Arap komşuları ile bir arada, Sünni dünya olarak Türkiyeye yakınlar. Kürtler ise karaya hapsolmuş durumda, ideolojik, politik, jeostratejik, jeopolitik olarak Türkiyeye yakın durmak zorundalar.. Batı da bölgede bu anlamda tek bir müttefiğe sahip, o da Türkiye..
Göreceksiniz, Türkiye ile Irak Kürdistanı yakınlaşacak ve Irak Kürdistanı, PKK ile ilişkilerini askıya alacak..
Kürtler; Türkiye, İran, Suriye ve Irak arasına hapsolmuş bir aşiret devleti olarak yola devam etmek istemeyecektir.. Dünyaya Türkiye üzerinden açılmayı deneyecekler, Şii ya da Sünni gruplardan birine destek vererek Irakın bütününü yönetmeye, petrolden pay almaya çalışacaklardır..
Irakın geleceği, komşu Türkiye, komşu Arap ülkeleri ve komşu İranın çizeceği çerçeve içinde şekillenecektir.. Bana göre İran, Irakı Suriye üzerinden Kudüse, Lübnana, Akdenize ulaşacağı bir Şii koridoru olarak görmek istiyor.. Irakın bütünlüğünü çok da önemsemiyor..
Bölünmüş bir Irak Araplardan önce Kürtleri vurur.. Kürtler için bu açıdan Türkiye ve Sünni topluluk hayati bir önem taşıyor..
Irak Kürtleri, modern, laik bir Kürdistanı bu aşamada kendileri için bir risk olarak göreceklerdir ve onun için de PKKya sıcak bakmayacaklardır..
Bu dengeler üzerinde, Haşiminin İrana yönelik işgalci tanımlaması, aslında, İran ile ABD-İsrail rekabetinin doruklarda olduğu bir zamanda, Hürmüzdeki rekabeti Iraka davet etmekten başka bir işe yaramaz.. Umarım Davutoğlu ve Türkiye hariciyesi, bu durumu bölge devletlerine ve taraflara anlatıyorlardır..
Bunun anlamı Irak üzerinden bir ABD-İran savaşıdır.. İran Rusyayı ve Çini yardıma çağıracak, ABD ve İngiltere, İsrail ve Türkiyeyi, Arap dünyasını ve Kürtleri yanına almak için çalışacaktır ve bu savaşın adı da Şii-Sünni çatışması olacaktır..
Bu savaşta kim kazanırsa akzansın ilk kaybeden taraf Irak olacaktır.. Irak halkları olacaktır..
Soğuk savaş yıllarında ABDden kaçanlar Çine ve Rusyaya, Çin ve Rusyadan kaçanlar ABDye sığınıyordu ve aslında bu kirli bir oyundu.. Bu gün Irakta oynanmaya çalışılan oyun da işte böyle bir oyundur.
Kimsenin bu oyuna gelmemesi, bu tuzağa düşmemesi gerekir..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.