Başbakan kime faiz lobisi diyor?
Dünyada faizler düşük. Rezerv para birimleri olarak bilinen ABD dolarının bir yıllık faizi yüzde 1.1, on yıllık faizi de yüzde 1.97. Euro ve Japon yeni de öyle. Dolayısıyla enflasyondan arındırılmış faiz anlamına gelen reel faizler dünyada negatif seyrediyor. Çünkü ABD'de enflasyon yüzde 3, euro bölgesinde ise yüzde 2.5 düzeyinde gidiyor.
Dünyada faizler böyle düşük hatta negatif olunca, para tacirleri paradan para kazanmak için kendilerine yüksek kazanç sağlayacak alanlar yaratıyorlar! Bu alanlardan biri de Türkiye. Çünkü dünyadan ucuz borçlanılan para, Türkiye'ye getirilip çok yüksek fiyattan pazarlanıyor. Bunu yaparken, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından yararlanılıyor, onlar kanalıyla Türkiye'nin notu düşük tutuluyor, hatta Türkiye'nin üzerinde sürekli "notunu düşüreceğiz" baskısı ve endişesi yaratılıyor. İşte faiz lobisi ve notçuların bu ortak oyunu sonucunda, Türkiye Hazinesi'nin 2011'de 14 milyar lira fazla faiz ödediğini unutmayalım.
Gelelim faiz lobisinin kim olduğuna... Dünyada ucuz olan kısa vadeli parayı getirip, Türkiye'de pahalıya satan ve kârına kâr katan sıcak paracıların çıkarlarını kollayanlara, "faiz lobisi" deniyor.
Başbakan Erdoğan işte bu haksız kazanç sağlayan ve onlara destek olan kesime sesleniyor. "Şu anda faiz lobisinin atağı var. Faiz lobisine karşı da gerekli köşeli, sert çıkışları yapacağız. Çünkü biz faiz lobisini bu kadar rahat çalıştıramayız. Faiz lobisi ne kadar acımasız çalışırsa, bu ülkede tüketici durumunda olan vatandaşımızın harcamadaki imkânları, satın alma gücü de o kadar azalacaktır. Girişimci de yatırımını azaltmak durumunda kalacaktır" diyor. Başbakan haklı. Dünyada reel faizler negatifken Türkiye niye çok yüksek faiz ödesin? Niye birilerinin soygununa göz yumsun? Ama bu faiz lobisi öyle baskıcı ve ısrarcı ki!
Erdoğan, 12 Haziran 2011 seçim kampanyasında, "hedefimiz, sıfır reel faiz" demişti ve hemen ardından seçim konvoyuna bir suikast yapılmıştı. Acaba bu saldırı, sıfır reel faiz hedefine yönelik faiz lobisinin bir gözdağı mıydı? Çünkü bu lobi içte ve dışta öyle örgütlenmiş ki! Yurtdışında kendi bankası batan lobici kendi bankasının ve kendi ülke ekonomisinin durumuna hiç bakmadan, Türkiye ekonomisinin kötüye gittiğini büyük bir pişkinlikle ileri sürebiliyor. Ardından Türkiye'deki elemanları, hemen bu öngörüyü(!) dikkate alıp ekonominin batacağını haykırmaya başlıyorlar.
Biz bu filmi 2008 ve 2009'da da izledik. Deutsche Bank ve Commerzbank ekonomistleri, yabancı basında, Türkiye ekonomisinin 2009'da 120 milyar dolar bulamazsa batacağını söylediler defalarca. Türkiye batmadı, IMF'ye de gitmedi ama bu iki banka battı ve Alman devleti bu bankaları kurtarmak zorunda kaldı.
Gelelim faiz lobicilerinin yalanlarına... Lobi, faizlerin piyasada para arz ve talebine göre belirlendiğini söylüyor. Ama ne tür piyasadan bahsettiğini hiç söylemiyor. Söyleyemez çünkü paranın fiyatı olan "faiz", eğer tam rekabet piyasası varsa arz ve talebe göre belirlenir.
Oysa para piyasası, eksik rekabet piyasasıdır. Piyasada oligopollerin yanı sıra regülatör kuruluş olarak merkez bankaları var. Bir de parayla not verdikleri artık defalarca ispatlanan ülke notu belirleyicisi derecelendirme kuruluşları var.
Dolayısıyla faizlerin piyasada para arz ve talebine göre belirlendiğini söylemek kocaman bir yalandan başka bir şey değil. O halde, yıllardır halkı kandırarak soyan, insanların alın teriyle kazandıkları paraları çalanlara yardımcı olan bu faiz lobisiyle mücadele etmek görevimiz olmalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.