Bereket, büyüklerimizin yanındadır
Mesajımızın konu başlığı olan Bereket, büyüklerimizin yanındadır sözü, Peygamberimize ait bir hadistir. İlgili hadis, hadis âlimlerinden Taberaninin, mucemül Kebir isimli eserindedir. Suyutinin, Camiüs Sağir isimli eserinin, 3. Cildinin 220 sahifesinde, 3206 numarada bulunmaktadır.
Okuyucularımız diyebilir: Niçin bu kadar detaya giriyorsunuz, kısaca hadis deyin geçin... Kaynağını vermek ihtiyacını hissettim. Çünkü sunacağım haftalık mesaj, konumuzun arka bahçesini bilmeyenler tarafından tenkit edilebilir.
Bir insanın, şehrin müftüsü veya bir okulun öğretmeni, bir caminin imamı, bir derginin yazarı ile bir araya gelmesi, onunla konuşması, dertleşmesi gayet normal ve hatta takdire şayan bir tavırdır. Ama ne var ki aynı insanın Salih bir zatın yanına gitmesi, sohbetine katılması yadırganır. Bu durum neye benzer? Şöyle bir misalle konuyu pekiştirelim. Kuran-ı Kerimi açıklayan, tefsir edene müfessir denir. Peygamberimizin hadislerini belli bir sayıda ezberleyen kimseye muhaddis denir. Toplumun ihtilaflarını, sorunlarını çözen kimseye ise fakih veya müftü denir. Ancak, insanların gönül dünyalarına yönelik kalp tasfiyesi, nefis tezkiyesi üzerinde ilmen ve manen temayüz etmiş olanlara mürşit, şeyh, Allah dostu, veli denilince sanki kıyamet kopar.
Yukarıda okuduğumuz Bereket büyüklerimizin yanındadır hadis-i şerifini Müslüman bir insan olarak uygulamaya çalışsak, ne yapmamız gerekir? Gayet açık ve net olarak, şehrin müftüsünün yanına gidip oturmak, meselemizi hallettirmek ne kadar tabii veya normal ise, Salih bir zatın yanına gidip, ondan istifade etmek de o kadar normaldir.
Şöyle bir misal daha verelim: Bereketi Said Nursi hazretlerinin yanında gören ve ondan istifade eden hangi insan sapıtmış ve batıl yollara kaymıştır? Yahut merhum Mahmut Sami Ramazanoğlu hazretlerinin yanına gitmiş ve sohbetini dinlemiş olan hangi insan cahiliyeye yakasını kaptırmıştır?
Süleyman Hilmi Tunahan Hazretlerinden, Mahmut Efendiye kadar gelmiş geçmiş nice Salih ve sadık kullar, insanların manevi eğitiminde bulunmuş, yetişen insanlar toplumun içinde örnek bir hayat sergilemişlerdir.
Müslüman bir toplumun ortak değerleri olarak kabul ettiğimiz, ilmi, siyasi, iktisadi ve manevi sahamızın güzel insanları, bizler için berekete kavuşmamızın birer sebep zincirleridir.
Ülkemizin tanınmış mümtaz şahsiyetlerinden biri olan Muhterem Osman Nuri Topbaş hocamızı burada hayırla yâd etmek ve örnek gösteriyorum. Niçin? Eserlerini okuduğumda kendimi bir başka âlemde görüyorum. Onlarca güzel insandan sadece birini yani Osman Nuri hocamızın eserlerinden bir demet sunmak istiyorum Diyorlar ki:
. Günümüzde komşuluk anlayışımız küresel komşuluğa dönüştü. 4 milyar insan, iki milyar Müslümana zimmetlidir. Bu hususta ahirette hesaba çekileceğiz.
. Ulaşabildiğimiz her yer, bizim sorumluluklarımızı artırmaktadır.
. Hizmet ehline dua edelim. Arkalarından konuşmayalım.
. Kişiliğimizi, karakterimizi, en yakınlarımıza test ettirelim. Peygamberimiz Safa tepesine çıktığında, kendisinin peygamber olduğunu açıklamadan, önce kişiliğini test ettirdi: Beni nasıl bilirsiniz?
. Hayatımızın düzenli, plan ve programlı geçmesini arzu ediyorsak, ilahi bir kamera altında olduğumuzu unutmamalıyız.
. İnsan, sevdiğine, sevdiği kadar fedakârlık yapar. Bunu gerçekleştirmek için Efendimizi yakinen tanımamız gerekir.
. Işığın hızı, saniyede 300 bin Km.dir. Peki, fikirlerimizin, mesajlarımızın hızı nereye kadar gidiyor?
. Tasavvuf, Allah ile ünsiyet-dostluk kurma sanatıdır. v.s.
Daha yüzlerce, binlerce söz. Hem de vitamin ve kalorisi zengin bir besin maddesi gibi. Böyle insanların yanına gitmek, nasihatini almak, irşatlarından istifade etmek, büyük bir berekete kavuşmak değil midir? Bu ülkede, insana hizmeti birinci plana almış her insan, bizim ortak değerimiz ve bereket alacağımız adreslerimizdir. İsterseniz, Salih bir zatın yanına giderek, bu bereketin farkına varabilirsiniz. Selam ve saygılar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.