Siyasal bilincimizde akıl çağının başlama dönemi...
İstediğiniz kadar "Böyle gelmiş böyle gider" deyin... İsterseniz "Eski hamam, eski tas" benzeri tekerlemeleri sakız gibi çiğneyin.
Ama gözleriniz ve kulaklarınız yurt ve dünya gerçeklerine açıksa, değişimin çapını görmezden gelmeniz mümkün değildir.
Hrant Dink Davası kararındaki yanlışlara karşı gösterilen toplumsal tepkiyi ve hatta öfkeyi görmüyor musunuz?
Türk toplumu artık bazı durumların partizanlığın, milliyetçiliğin ve siyasi kamplaşmaların üzerinde ele alınmaları gerektiğini düşünüyor.
Bu büyük bir değişimdir.
Toplumun siyasal bilinçlenme sürecinde duygu çağının geride kalmaya başladığının ve onun yerine akıl çağının başladığının işaretidir.
Bu değişimi Dersim Faciası gündeme geldiği zaman da gördük.
Çok sessizdik
Eğer bu bilinçlenme daha önceki dönemlerde başlamış olsaydı, 1955'in 6-7 Eylül gecesi İstanbul Rumlarının evlerine, ibadethanelerine, işyerlerine saldırıp tahrip eden yağmacılardan daha kalabalık kitleler, sokaklara dökülüp olayı kınarlardı.
Ya da Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan hakkında idam kararı verildiği gün, yüz binlerce insan meydanları, caddeleri doldurur ve "Hepimiz Menderesiz" ya da "Böyle adalet mi olur" diye tepkilerini seslendirirlerdi.
Toplum mühendisleri sürekli "Kuzuların Sessizliği" senaryosunun figüranları olarak rol biçtiler bizlere.
Demokrasiyi de bu şekilde, karşı tarafın kalesine gol atmaktan öteye anlamadık.
Karşıt taraflar da bir gün toplanıp, hepsi birden siyasi yasaklı oldukları zaman bile pek anlamadık bize ne tür roller biçildiğini.
Rutin dışı işler
"Faili meçhul cinayetleri" de, Susurluk'ta ortaya çıkan tabloyu görmezden geldiğimize benzer biçimde devletin doğal rutin dışı işleri olarak sessizce kabullenmedik mi?
Anayasa Mahkemesi'nin ana görevinin partileri yaşatmak değil kapatmak olduğunu da, son dönemlere kadar kabullenmemiş miydik yani?
Hrant Dink suikastının arkasındaki örgütlü eylemi görmezden gelen yargı kararına gösterilen tepki, Türk toplumundaki akıl çağının kanıtı değil midir?
İktidarı ve muhalefeti ile tüm siyasal partiler, bu yeni döneme kendilerini uyarlamalıdırlar.
Kitap yazmak örgütlü suçun kanıtı olacak...
Ama siyasal bir cinayet, adi bir suç olarak kabul edilecek.
Yeni Türkiye
Sağcısı ve solcusu, genci ve yaşlısı ile kimse bunu kabul etmiyor artık.
Bu yeni dönemde her alandaki ve düşüncelerimizdeki farklılıklarımızı tabii ki koruyacağız.
Çoğulcu demokraside elbet muhalefet de olacak muvafakat de bulunacak.
Ama hukukun üstünlüğü, temel hak ve özgürlükler, yaşama hakkının kutsanması, devlet karşısında bireyin karınca konumunda olmaması gibi durumlar söz konusuysa "Hepimiz Ermeniyiz" demeyi bileceğiz.
Türk adaleti Hrant Dink'e karşı görevini yerine getiremedi.
Türk toplumu şimdi bu durumu eskisinden farklı bilinçle ele alıyor.
Yeni Türkiye eskisinden çok farklı artık...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.