İşler çığırından çıkınca aklın yerine öfke geçer...
Böyle durumlarda soğukkanlı davranmayı önermek, itidal tavsiye etmek nafile çabadır.
Nitekim Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe'nin Senato'da oylanan "Soykırım" tasarısına Türkiye'nin gösterdiği tepkileri yorumlarken söylediği akılcı sözleri, Türk medyası "Alay mı ediyor" şeklinde yorumlayan başlıklarla değerlendirdi. "Canal Plus" televizyon kanalının sorularını yanıtlayan Juppe "Türk dostlarımı soğukkanlı olmaya davet ediyorum ve bu büyük ülkeye, ekonomik ve siyasi bu büyük güce elimi uzatıyorum"diye konuştu.
Alain Juppe demecinde "Ben elimi uzatıyorum. Umut ederim ki bir gün karşılığı gelir. İtidal çağrısı yapıyorum.
Türkiye'de birçok Fransız şirketi var. Bizim Türkiye ile önemli ticari ve ekonomik ilişkilerimiz var.
Bizim Türkiye'ye, Türkiye'nin bize ihtiyacı var. Ben gerçekçiliğin, duyguların üstesinden geleceğine inanıyorum" dedi.
Juppe'nin samimiyeti
Juppe kendisinin Dışişleri Bakanı sıfatıyla bu tür bir yasayı uygun bulmadığını da hatırlattı.
Juppe'nin söylediği sözlerde samimi düşüncelerini ifade ettiğine inanmamak için bir neden yok.
Ayrıca tüm Fransızlar, Sarkozy veya Tasarı'yı oylayan Fransız milletvekilleri ve senatörler gibi düşünmüyorlar ki.
14 Ocak'ta konuyu Le Monde'daki makalesinde ele alan eski adalet bakanlarından Robert Badinter de, "Parlamento mahkeme değildir" diyerek, tasarının yanlışlığını vurgulamıştı.
Badinter makalesinde çok somuta indirgeyerek konuya şöyle yaklaşmıştı: "- Fransa'da yasa koyucu, 1915'teki Ermeni soykırımının var olduğunu ilan etmek suretiyle, muhkem kaziye gücüne sahip olan bir yargı kararı yokluğunu doldurabilir mi?
Mahkeme mi Meclis mi?
- Fransız Parlamentosu, bir dünya tarihi mahkemesine dönüşerek, bundan bir yüzyıl önce, hiçbir Fransız'ın ne mağdur ne de cellât olarak taraf teşkil ettiği bir olayda, Osmanlı İmparatorluğu makamlarının soykırım suçu işlediklerini ilân edebilir mi?
- Fransız Meclisi Anayasa'dan tarih hakkında beyanda bulunmak yetkisi almamıştır.
Bunu yapmak tarihçilere ve yalnızca tarihçilere düşer. Bu apaçık gerçeği, bizzat Anayasa da benimsemiştir.
Yazık oluyor
- Beşinci Cumhuriyet'te, Meclis'in yetkileri Anayasanın belirlediği hükümlerle sınırlandırılmıştır. Meclis her konuda karar veremez. Nitekim güçler ayrılığı ilkesi bağlamında, ulusal veya uluslararası bir mahkemenin yerine geçip, filan zamanda, filan yerde bir soykırım suçu işlendiğine karar veremez. Böyle bir beyan ancak yargı erkinin yetkisindedir."
Bütün bu değerlendirmeler tabii ki önemli.
Ama sonuçta Sarkozy'nin tutumu ve Fransız Meclisi'nin Soykırım Tasarısı'nı oylaması, Türk-Fransız ilişkilerini daha fazla etkiliyor.
Yazık oluyor Türk-Fransız ilişkilerine...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.