Şikemizle de mi yüzleşemeyeceğiz?
Önünde süper eki bulunanı dahil Türkiye liglerinde oynanan maçları takip etmiyorum. Halbuki geçen yıla kadar takip ederdim; hem de yalnızca tuttuğum takımın maçlarını veya derbileri değil, rakip takımların maçlarını da... Bu yıl bazılarına göz attığım oluyor, ama işte o kadar; son zamanlarda baştan sona izlediğim tek bir maç hatırlamıyorum.
Futbolu bütünüyle boşladığımı sanmayınız: İspanya ligini daha yakından izlemeye başladım. Bir-iki takımında bizden oyuncular bulunduğu için seyri daha zevkli oluyor İspanya ligi maçlarının... Maçlar ayrıca çekişmeli, sonucun önceden kestirilmesi hayli güç, bireysellik yerine takım oyunu odaklı...
İtalya ve İngilterede de öyle...
Başka ülkeler liglerini izlerken seyirden keyif alsam bile tam tatmin olduğumu söyleyemem. Sonuçta ömürlük taraftarlık var serde; onun getirdiği rakipler konusunda önyargıya dayalı tatlı çekişme duygusu... Barcelona ile Real Madrid karşılaşmalarını izlerken de birini tutuyorum elbette; ancak yabancı bir takıma taraftarlık sahici gelmiyor hiçbir zaman...
Kendi takımımla eski bağlarımın yeniden onarılmasını istiyorum. Bizim toprakların yetiştirdiği çocuklardan daha fazla yabancı oyuncu olsa da, golleri daha çok yabancılar atsa da fark etmiyor; benim için hâlâ Fenerbahçe (FB) o...
Şike ithamıyla sarsılan ligde en fazla yarayı FB aldı. Kulübün başkanı, bazı yöneticileri tutuklu yargılanıyor. Başka kulüplerden de aynı âkıbete uğrayanlar var, ancak en fazla hırpalanan FBnin itibarı oldu.
Hak ediyor mu bunu FB? Sizin tuttuğunuz takım? Bilmiyorum. Bilmiyorum, ama mutlaka bilmek istiyorum. Şike soruşturması başlayana kadar izlediğim maçların önceden ayarlanmadığına emin olmak için istiyorum bunu her şeyden çok... Ayarlanmışsa onu da bilmek hakkım.
Futbol Federasyonu Genel Kurulu dün Ankarada toplandı; bir futbolsever olarak genel kurulun yapacağı çalışmayı, alacağı kararları yakın takibimde tuttum. İlk izlenimim derin bir hayal kırıklığı oldu. Bütün kulüplerin, ellerinden gelse, arada geçen süreyi silip şike soruşturmasının başlamasından önceki günlere dönmek mümkün olsa, bunu tercih edecekleri o kadar belli ki...
Yasağa el uzatılmamış, yanlışa sapılmamış, hatır-gönül için veya para mukabili maçlar ayarlanmamış gibi yapmaktan yana herkes... Dünyanın en masum yöneticileri bizim takımlarda ve şu anda hep birlikte yargının gadrine uğramış durumdalar; herkesin görevi onları bu durumdan kurtarmak...
İkrarlar vardı... Tanıklar... Fotoğraflar... Ses kayıtları... Meğer bunların herbirine bir kulp takılmış, hepsi ama hepsi şike yapılmadığının kanıtı haline dönüştürülmüş... Hepimizin ayaklanıp Çıkarın şu masumları zindandan sloganını atmamız bekleniyor. Tek bir takım bile küme düşmeyecek, puanı silinmeyecek, yöneticileri ceza almayacak... O halde? O halde, mahkeme sonu beklensin...
Ülke futbolunu bir daha ayağa kalkamayacak şekilde yerin dibine batırmak için birebir formül budur. Türk futbolunu içeride ve dışarıda zorda bırakacak, hadım edecek formül... Bekleyelim bakalım.
Şikesiyle yüzleşemeyen bir ligi ne yapayım ben?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.