Davos dağından haberler iyi
Bu yılki Davos, göğsümü en gere gere dolaştığım Dünya Ekonomik Forumu olacak demiş Meral Tamer Milliyette. Yazısının başlığı da İlk kez Davosta Türk olmanın keyfini yaşıyorum...
Anlaşılan, bu yıl Davosa gitmemek, Türkiyeden gazeteciler için, büyük bir kayıp...
Ben eski bir Davosçuyum; bu sebeple Meral Hanımın hislerini çok iyi anlıyorum. Bizim ülkemiz bugüne kadar genellikle etrafında dolaşan veya doğrudan taraf olduğu olumsuzluklarla anılırdı Davosta: Kıbrıs sorunu... Ekonomik kriz... Terör... Demek ki, Şeytanın bacağı artık kırılmış...
İlk Davos maceramı Turgut Özal ile Andreas Papandreunun koridorlarında birbirine rast gelmemek için saklambaç oynadıkları yıl (1988) yaşamıştım. İki lider bir otel odasında biraraya gelip Türkiye ile Yunanistan arasındaki sıkıntıları görüştüler... Soğuk bir kış günü olmasına rağmen, Özal-Papandreu buluşmasından, Davos ruhu adıyla anılacak sımsıcak mesajlar çıktı.
Kemter kulunuz da mesajları gazetesi aracılığıyla Türkiyeye ileten gazeteciler arasındaydım.
Özal döneminde birkaç kez... Ardından Süleyman Demirel ile... Sonraları Tansu Çillerin peşine takılarak... Mesut Yılmazın da... İsviçrenin kayak merkezlerinden Davosta her yıl düzenlenen toplantıları izledim. 11 Eylül (2001) uğursuz saldırıları ardından, DEF, dayanışma amacıyla toplantısını New Yorka taşıdı; yeni kurulan Ak Parti heyeti de katıldı o toplantılara; arkalarına takılan gazeteci grubu içindeydim...
Hayır, Başbakan Tayyip Erdoğan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perese One Minute çektiğinde orada değildim. Ak Parti hükümetiyle birlikte Davos defteri benim için kapanmıştı çünkü... Davosu DEF yönetimi tarafından özel olarak çağrılan bir avuç gazeteci izliyor.
Meral Tamer bildiğim kadarıyla hep çağrıldı ve katıldı. Milliyetten Osman Ulagay da öyle... Bir de Hürriyetten Gila Benmayor... Sürekli Davosa katılan gazeteciler listesi galiba bu kadar kısa... Oysa iş dünyasından toplantılara katılan, Davosta boy gösterenlerin sayısı her yıl artıyor.
Başbakan Erdoğan One Minute çektiği toplantıda Bir daha da buraya gelmem demişti; o gün bugündür gitmiyor. İyi de ediyor. Türkiyenin edilgen hatta sorunlu ülke statüsünden uzaklaşıp tavır koyan ülke konumuna yükselmesi böylece daha fazla dikkat çekiyor...
DEF, bu yıl Davosa katılan önemli işadamları ve büyük şirketlerin CEOlarıyla bir anket yapmış; büyük çoğunluğun beklentisi negatif, Türklerin pozitif çıkmış... DEF yöneticilerinden Robert Greenhil, Türkiye pek çok yönden güçlü bir model demiş... Batı için model...
İlk kez Davosta Türk olmanın keyfini yaşıyorum... başlıklı yazısında hislerinin sebebini şöyle açıklıyor Meral Tamer: Bu yılki Davos, göğsümü en gere gere dolaştığım DEF olacak. Bundan kuşkum yok. Boynumdaki kimlik kartından (Burada güvenlik nedeniyle boynunuzda kimlik kartınız asılı değilse tuvalete bile giremezsiniz), otobüste, sokakta, kafede Türk olduğumu anlayanların yüzünde güller açıyor. Son yıllarda Türkiyeye gelmeyen kalmamış; bayılmışlar İstanbula... Ama yüzlerinde güller açmasının nedeni, ekonomisi % 9larda büyüyen, işlerin tıkırında göründüğü bir ülkeden gelmiş olmam tabii! (Onlara bizim ekonomik göstergelerin Başbakan Erdoğandan korktuğunu, Erdoğan höt deyince faizin de, doların da gerilediğini anlatmadım tabii. Havsalaları almaz diye...)
Öyle ya da böyle gerçek şu ki Davosta Türk olmak, dünyanın kreması için artık burun kıvrılan durum olmaktan çıkıp, gıpta edilen duruma doğru emin adımlarla yol alıyor.
Aslında bu keyfi dünyanın başka yerlerinde yapılan uluslararası toplantılara katılan hemen herkes yaşıyor da, tespitin Meral Tamerin kaleminden çıkması, Milliyette yayımlanması ve özellikle de Davos toplantısı vesilesiyle seslendirilmesi önemli.
Yarından itibaren hava değişebilir. Pop sosyolog da boy göstermek (ve Türkiyeye hayranlık ifade edenlere hadlerini bildirmek) üzere dağa tırmanıyor da...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.