Aydın Bey çıkış yolu arıyor...
Kendinizi ister 28 Şubat (1997) ve 27 Nisan (2007) sürecini soruşturan bir savcının yerine koyun, ister aynı dönemi tezi için araştıran bir akademisyen ile yaşananları anlatan bir gazetecinin: Hangi taşı kaldırsanız altından hep aynı isimlerle medyanın çıktığını görünce ne yaparsınız?
Sisi tarafından hazırlanmış mizansen konuları vardı 28 Şubatın: Kokan çorabı parfüm muamelesi gören sahte şeyhler ile iğreti başörtülü bir takım kızlar... Gazetelerin manşetlerine yükselmese, ekranlarda döndürülüp durmasa kimsenin dönüp bakmayacağı daha nice tip...
Ekranlardan canlı yayınlanan brifinglerde Emret komutanım manzarası sunan medya mensupları, kendilerine gönderilen, üzerinde tahrifat yapıldığı elle yapılmış ilâvelerden belli itirafnameleri meslektaşlarını hedef haline getirmek için kullanıyor, patronlarına Çoğu gitti, azı kaldı tekmiliyle darbe müjdesi veriyorlar...
Aydın Doğanın Rasim Ozan Kütahyalı ile eşi Nagehan Alçıya son zamanlarda gösterdiği muhabbete biraz da bu açıdan yaklaşın derim ben. Hangi taşı kaldırsanız altından çıkan isimlerin hemen bütünü, yakın zamana kadar ülkemizin en büyük medya patronu unvanını elinde bulunduran Aydın Beyin bordrosundaydı. Halen de öyleler...
Rasim Ozan ise hem yazıyla hem de ekranlardan Bunların hesabı sorulacak anlamına gelen bilgileri kamuoyuyla paylaşıyor...
Ben de Aydın Doğan olsam, bir sonraki adımı öngörebilmek için bilgi sahibi olduğuna inandığım gözü ve zihni açık kişilerle irtibatımı sıcak tutardım.
Eski gözü açıkların hemen hepsinin kendisinin yanında bulunması, gazetelerinde köşe, kanallarında program sahibi olması tesadüf değil; Aydın Doğan dönemin etkili ve yetkili çevreleriyle birlikte oldukları, bir adım ileriyi görmesini sağladıkları için onları tutuyordu. Bugün eski güçleri yok yanındakilerin; bırakın bir adım ileriyi öngörme becerisini, bugüne kadar olanları bile doğru dürüst değerlendiremediklerini en iyi o görüyor...
Nasıl görmesin? 2002 ile 2012 arasında serveti birkaç kez arttı işadamı Aydın Doğanın; ancak aynı süre içerisinde ülkemizin en büyük medya patronu payesini kaybetti. Milliyet, Vatan, Star-Tv artık başkalarının... Petrol Ofisi de onundu, ortağı Avusturyalı şirket devraldı. Hilton Otelinin etrafındaki alanı rezidans haline getirip satacak, milyarlar kazanacaktı; olmadı...
Hiçbiri, hiçbiri yok bugün... Etrafında Patron böyle giderse, gücünü koruyamayacaksın uyarısını yapacak kişiler bulunmadığı için başına geldi bütün bunlar...
Rasim Ozan Kütahyalı ve Nagehan Alçıyla görüşmesi yaptığı en akıllıca işlerden biri Aydın Doğanın... Keşke o aklı hiç kaybetmese...
Mehmet Barlas geçen gün görüşmeyle ilgili ironik bir yazı yazmıştı; şakayla karışık Rasim Ozanın Hürriyetin başına gelmesi senaryosunu değerlendiren... Nagehan Alçı, hem gazetecilik geçmişi ve hem de kadın olarak bu meslekte ayakta kalma başarısı sebebiyle, bir gazetenin başına çok yakışır.
Kendinizi ister savcı, ister akademisyen, ister gazeteci yerine koyun ve dosyasını hazırlamakla görevlendirildiğiniz 28 Şubat ve 27 Nisan dönemlerine dair araştırmalarınızda karşınıza hep aynı tiplerin çıkmasından hareketle bir çerçeve çizmeye çalışın.
Gazetecisiniz, yazı dizinizde en çok kimlerin fotoğrafını kullanırdınız? Akademisyensiniz, araştırmanızın sonuna eklediğiniz dizin bölümünde en sık tekrarlanan isimler kimlere ait olurdu? Savcıysanız, iddianamenizin medya bölümünde en çok hangi yayın grubu mensuplarının adları geçerdi?
Aydın Doğan bunların hiçbiri değil, ama iyi bir işadamı... Her iki anlamda iyi bir işadamı... Birlikte yolculuk ettiği mesai arkadaşlarının rahatsız olmasını istemez, başlarına bir şeyler gelmesinden mutsuz olur, böyle bir gelişmeyi engellemek için çaba gösterir.
O da bu çabayı gösteriyor. Tedbir alabilmek için anlamak, anlamak için de bilenlere sormak gerekir; Aydın Beyin yaptığı da bu...
Ne oluyor? diye soranlara duyurulur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.