Pazar notları: Pilot kabini boş!
Diyorlar ki, içinde yaşadığımız yüzyılın problemi şu olacakmış: "Demokrasiden feragat etmeden güvenlik toplumu oluşturmak mümkün mü?" Bu anlamlı bir hukuk ve siyaset tartışmasının başlangıcı olabilir. Oysa sıradan hayatlarımız için hakikat çok daha basit. "Güvenlik toplumu"diye bir şey yok!" Güvenlikçilerin toplumu"var! Birbirimize olan güvenimizi kaybettikçe güvenlikçilere olan ihtiyacımız artıyor!
***
Nasıl tıp geliştikçe yeni hastalıklar da gelişiyorsa, güvenlikçiler çoğaldıkça da risk ve korku artıyor.
***
Garip ama gerçek! Küresel kapitalizm devletleri, iş dünyasını ve sıradan insanı ortak bir kader ve duyguda birleştirdi: Riskten kaçınmak imkânsız! Anlayacağınız, toprak ayaklarımızın altından kayıyor, şemsiyeler şık ama ne yağmurdan koruyor ne de güneşten. Gelecek hep belirsiz, aldığımız her karar içinde bir kumar hamlesi taşıyor. Nasıl? Neden? Zygmunt Bauman'ın benzetmesiyle anlatayım... Uçaktaki yolcular pilot var sanıyor oysa kabin boş! Hangi feet'te uçtuğumuzu ve uçuş süremizi bize anonslayan dostane ses önceden kaydedilmiş bir teyp bandından çıkıyor!
***
Çıkış yok mu peki? Cevabım hayal kırıklığı yaratabilir. Güvenlik kavramını yerle bir edecek "birbirimize güven" duygusunu yeniden kurmak zorundayız. Dünyanın gittiğinden çok farklı bir yol, bambaşka bir gelecek demek bu!
***
Tarih üzerine çok konuşuyoruz. İlle de geçmişi konuşacaksak, tarih değil, biraz da "Gelenek" üzerinde durmalıyız. Bütün vahiy dinlerinin ve adalet duygusunun kurucu köklerini bir ders gibi yeni baştan çalışmaya başlamanın vakti gelip geçiyor.
***
Sevinci kışkırtmayan bir sevgi ya yalandır ya da içinde zorbalık saklıdır.
***
Sevmekten söz ediyor. Bakıyorum, sözünü ettiği şey daha çok kendini sevdirmek!
***
Zayıflıklarımızın, korkaklıklarımızın, tembelliklerimizin adını "sevmek" koymuşuz. Ucuz şarkılar ve üfürükten felsefeler de buna yardımcı oluyor.
***
Gece... Evin bütün ışıklarını kapatıp panjurları açtım. Lapa lapa yağan karın aydınlığı dolunay ışığı gibi içeri süzüldü, eşyaları birer birer okşadı, her köşeyi dolaştı. Derken sanki o ışık huzmesi ekran karşısına gelip durdu! Belki de karlar altındaki Rus steplerinin kederi karşısında dondu kaldı! Dr. Zhivago'yu izliyordum dvd'den.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.