Cesaret
Felsefi yaklaşıma göre, insanların sahip oldukları erdemlerin bir bölümü doğuştan ve/veya eğitimle edinilir: Cesaret, gurur, onur gibi... Bir bölümü ise inanç sistemleriyle aktarılır: İyilik, kötülük, merhamet gibi...
Bugün konumuz cesaret. Peki cesareti nasıl tanımlayabiliriz? İlk filozoflardan günümüze bu soru o kadar insanın aklını kurcaladı, o kadar tarif yapıldı ki...
Örneğin, Aristo "Cesaret, beşeri niteliklerin ilkidir, çünkü diğer niteliklerin güvencesidir" der. Yine Aristo, "Cesaretin korku ile cüretin tam ortası olduğunu" söyler.
Perikles, "Özgürlüksüz mutluluk, cesaretsiz özgürlük olmaz" görüşünde.
Hazreti Ali, "Cesareti olmayanın inancının da olmadığını" ifade eder.
***
Günlerdir "Facebook"ta bir fotoğraf dolaşıp duruyor. Siyahbeyaz bir fotoğraf. 1936 Almanyası'ndan.
Fotoğrafta bir insan seli var. Hepsi de parmaklarını birleştirdikleri sağ ellerini ileriye doğru uzatmışlar. Nazi selamı veriyorlar. Ve o insan selinin ortasında bir kişi, sadece bir kişi kollarını kavuşturarak oturuyor.
Nazi selamı vermeyi reddeden o adamın adı August Landmesser.
***
Cesaret üstüne eski Yunan'dan bu yana yığınla atasözü de üretildi.
Örneğin bir Latin atasözüne göre, insan "Servetine değil cesaretine güvenmeli".
Bir Çin atasözü "İki tür cesaret vardır. Aslan cesareti ve at cesareti", bir Fransız atasözü ise, "Cesur yürekler için imkânsız yoktur" der.
***
August Landmesser, o siyahbeyaz fotoğrafın çekildiği 1936 yılında 26 yaşındaydı. 1931'de Nazi Partisi'ne üye olmuştu. Ama 1935'te Hitler rejimine meydan okuyarak Yahudi kökenli 22 yaşındaki Irma Eckler ile evlenmişti. Meydan okumuştu; çünkü Nazi yasaları bir Alman'ın bir Yahudi ile evlenmesini kesinlikle yasaklamıştı.
Evliliği duyulur duyulmaz Landmesser'i Nazi Partisi'nden ihraç ettiler.
Aldırmadı; ikinci kez meydan okudu: Irma ile evliliğinden iki kız sahibi oldu. 1935'te Ingrid geldi dünyaya, 1937'de ise Irene.
***
Peki, cesaret nedir? En yalın, en kestirmeden tanımıyla, "Korkuyu yenmek"tir. Bir tehlike karşısında korkuyu yenmek.
Sakın "Cesaret"i, ona hem yakın, hem de çok uzak olan "Cüret", "Gözüpeklik", "Kabadayılık", "Deli cesareti", "Küstahlık" ve benzerleri kavramlarla karıştırmayın. Çünkü o diğer kavramları ya da özellikleri "Korku" değil, "Arzu", "Gurur" gibi nitelikler su yüzüne çıkarır.
Gerçek cesaretin kendini göstermesi için bir "Korku"nun olması ve o korkunun eylem ile aşılması gerekir.
***
1936'nın bir günü o siyah beyaz fotoğraf, Hamburg'da "Blohm&Voss" savaş gemisinin denize indirilmesi töreninde çekildi. İnsan selinin ayağa fırlayıp Nazi selamı verdikleri o an, tören yerine Adolf Hitler gelmişti.
Ve o insan selinin ortasında August Landmesser kollarını kavuşturmuş oturuyordu. "Hayır demek cesareti"ni gösteriyordu. Hitler'e ve Nazi rejimine.
August Landmesser ve eşi Irma Eckler, 1938'de tutuklandılar. "Alman ırkını kirletmek" suçundan mahkûm olup çalışma kamplarına gönderildiler.
August Landmesser 1941'de salıverildi ama hemen cepheye sevk edildi. Sonra da bir daha ondan haber alan olmadı. Irma Eckler ise 1942'de çalışma kampında öldü. İki çocukları yurda verildiler ama hayatta kalmayı başardılar.
Aradan yarım yüzyıl geçti, Irene bir Alman gazetesinin yayınladığı o siyah-beyaz fotoğrafta babasını tanıdı. Ve gurur duydu.
Nazi selamı yapan bir insan selinin ortasında kollarını kavuşturarak Hitler'e "Hayır demek cesareti"ni gösteren bir genç adam.
***
Cesaret nedir? Bir Latin atasözü, "Cesaret ölümsüzlüğe, korkaklık ise ölüme götürür" der. August Landmesser cesaretinin bedelini hayatıyla ödedi ama ölümsüzleşti.
Ölümsüzleşmese, o siyahbeyaz fotoğraf bugün cesaretin en somut örneği olarak belleklere yerleşir miydi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.