İsviçre'de gizli hesaplar yakalandı
İsviçre ve ABD arasında üç yıldır süren gizli hesap savaşını Amerikan yönetimi kazandı. Geçen hafta ABD'li otoritelerin ısrarlı baskısı üzerine İsviçre'nin en büyük bankası UBS, 4500 Amerikalı mevduat sahibinin ismini ABD'ye vermeyi kabul etti. Ve vergi kaybına neden olduğu için ABD'ye 780 milyon dolar ceza ödedi.
Peki ABD bu isimleri almayı nasıl başardı? Önce, 70 eski mevduat sahibiyle görüşüldü ve onlardan, UBS bankası elemanlarının nasıl mevduat topladığı öğrenildi. Böylece UBS elemanlarının, "Sizin banka hesap bilgilerinizi bizden ne İsviçre hükümeti ne de başka bir hükümet alabilir" söylemiyle para topladığı ortaya çıktı. Bu yolla, 1.2 milyar dolar tutarında bir verginin ABD Hazinesi'nden gizlendiği anlaşıldı.
Şimdi ABD yönetimi UBS dışındaki diğer 11 İsviçre bankasının da üzerine gidecek. Bu bankalara yapılan suçlama, ABD vergi mükelleflerinin vergilerini gizlemek oluyor. Üzerine gidilecek bankalar arasında Credit Suisse, Julius Bear, the Basel Cantonal Bank ve Zurich Cantonal Bank da var.
Gelelim İsviçre'de bulunan gizli hesapların tutarına... İsviçre basınındaki haberlerde, İsviçre bankalarındaki gizli hesapların tutarı 680 milyar dolarla 800 milyar dolar arasında tahmin ediliyor. Bu yüzden de İsviçre Hükümeti, ABD'yi kriminal soruşturmadan vazgeçirmeye çalışıyor. Çünkü gizli hesaplar tümüyle açıklanırsa, bu durum İsviçre bankacılık endüstrisine ve dolayısıyla İsviçre ekonomisine darbe vurabilir.
Bilindiği gibi dünyada kazanılan kara paraların büyük kısmı, bazı ülkelerde gizli hesap olarak saklanıyor. Kara paraların saklandığı ülkelerden biri de İsviçre. Peki nedir gizli hesabın özelliği? Her şeyden önce bu hesapların sahipleri açıklanmıyor.
Halbuki 2008 Mali Krizi'nin ardından, devletler oturup bu konuyu konuştular. Bu gizli hesaplarda tutulan paraların, mali piyasalarda hedge fonlar aracılığıyla aşırı riskler alınarak sistemi krize soktuğu kanaatine vardılar. Çünkü konusu suç olan işlemlerden dolayı kolay kazanılan ve vergilendirilmeyen bu paraların sahipleri, mali piyasalarda risk almaktan hiç çekinmiyorlar. Böylece sistem aşırı riskler nedeniyle çöküyor. Bunun nedeni açık.
Kazançla risk doğru orantılı olduğu için, aşırı risk aşırı kazanç sağlarken, aynı zamanda aşırı kayıplara da neden oluyor. Böylece piyasalarda birdenbire büyük çöküşler meydana geliyor. Bu gelişmeler, önce mali piyasalarda kriz çıkarıyor ardından da ekonomik kriz geliyor. Böylece devletlerin maliyeleri de bu krizin mağdurları oluyor. ABD, işte bu nedenle İsviçre'deki bankaların üzerine gidip kendi vatandaşlarının kaçırdığı vergileri toplamak istiyor. Çünkü 2008 krizi ABD'ye pahalıya mal oldu.
Gelelim yurtdışında hesap açmanın yasal olup olmadığına... Yurtdışında hesap açmak yasaldır. Çünkü küreselleşen ekonominin gereği olarak ihtiyaç duyulan bir uygulama bu. Sorun, gizli hesaplarda çıkıyor. Bu hesapların kime ait olduğu bilinmediği için paranın nasıl kazanıldığı da bilinemiyor ve vergi alınamıyor.
Türkiye vatandaşlarının da bir tahmine göre, yurtdışında 250 milyar dolar tutarında parası var. Bunun ne kadarı açık hesap vergi beyannamelerinden tabii biliniyor. Ama gizli hesaplarda ne var bilinemiyor.
İşte ABD bu işi İsviçre'den başlattı ve sonuca ulaştı. Mutlaka diğer ülkeler de aynı yoldan gidecekler. Aksi takdirde dünya mali sistemini sürdürebilmek mümkün görünmüyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.