Tayyip Beyin suskunluğu
Bilmem dikkatinizi çekti mi? Hakan Fidan eksenli tartışma başladığı günden beri konuşmuyor Başbakan Tayyip Erdoğan... Partisinin salı günkü grup toplantısına da katılmadı; konuyla ilgili ne düşündüğünü ilk elden bilenimiz yok...
Hemen itiraz etmeyin. Kendisinin bir tıbbi müdahale geçirdiğini ve istirahat etmekte olduğunu elbette biliyorum; ancak bildiğim iki şey daha var: Bu defaki müdahale ilki kadar önemli değildi; ayrıca tartışma başladığında henüz hastaneye gitmemişti Başbakan Erdoğan...
Ne o zaman konuştu, ne de şimdi konuşuyor...
Aklında ve yüreğinde ne varsa, ne düşünüyorsa onu toplumla paylaşmaktan geri durmayan birinin, kendisini de ilgilendiren en önemli gelişmelerden biriyle ilgili görüşlerini açıklamaması herhalde dikkatleri çekiyordur. Benim dikkatimi çekiyor.
Tartışmanın odağındaki isim, Hakan Fidan, iktidarın değer verdiği bürokratlardan... İçine kapalı, başka coğrafyalarla ilgilenmez bir ülke iken Türkiye, Ak Parti iktidarıyla birlikte, bir çok kıtada bayrağını dalgalandırmaya başladığında, itici güçlerden biri, başında Hakan Fidanın bulunduğu TİKAydı (Türkiye İşbirliği ve Kalkınma İdaresi)...
Oradan Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı makamına geçti Hakan Fidan ve Tayyip Erdoğanın pek çok ülke lideriyle kurduğu yakın ilişkinin gerektirdiği görevleri yerine getirdi. Başbakan Erdoğanın dünya liderlerine özel mesajlarını taşıyan, perde gerisi temasları onun adına yerine getiren kişiydi...
Süreçte kazandığı güvenle MİT müsteşarlığı gündeme geldi.
MİTte ne yaptığını bilmiyorum, ama ne yapmak istediği açıklandığı için herkesin dilinde: Devletin iç düşman kabul ettiklerinin peşinde bir örgütü, yeni Türkiye için hayati önem taşıyan dış ilişkilere uyumlu gözü dışarıda çağdaş bir istihbarat birimi haline getirmek... Bu amaç bile, tek başına, MİTin yıllardan beri işbirliği içinde bulunduğu başka istihbarat servislerinin huzurunu kaçırmış olmalı.
Gözünün dışarıda olması beklenmiyordu MİTin; dış istihbarat başka ülkelerin örgütlerinin sağladığı bilgilerle karşılanıyordu çünkü...
Savcıların sorgulama ihtiyacı duyma gerekçesi yaptıkları KCK içine sızma eylemi bile MİTte yaşanan olumlu değişimi yeterince açıklayıcı. Oslo süreci adıyla ünlenen müzakereler de öyle. Hep başka ülkelerin servislerinin başarı hikâyesi olarak dinlediğimiz türden girişimler bunlar...
Üzerinden henüz bir ay bile geçmemiş MİTin 85. kuruluş yıldönümü vesilesiyle düzenlenen toplantıda devlet erkânının yaptığı övücü konuşmalar zihinlerde. Orada başarı olarak dile getirilen çabaların savcılarca dava konusu sayılmasını anlamak zor.
Bir de Hakan Fidanın müsteşar olarak atanması üzerine, bazı ülkelerin siyaset ve istihbarat dünyasından, geleneklere aykırı olduğu halde, itirazlar yükseldiğini hatırlayacak olursanız... Tayyip Erdoğanın on yıllık Ak Parti iktidarı süresince üzerine titrediği hemen her konuda yanında duran bürokratını hedef alan girişimi nasıl değerlendirmiş olacağını tahmin edebilirsiniz...
Hiç kuşkusuz söyleyeceği çok şey var Başbakan Erdoğanın, ancak kendine saklıyor, söylemiyor... İyi de yapıyor. Sükûnet içerisinde geçen serinkanlı bir değerlendirme sürecinin eseri doğru tespitlere dayalı bir eylem planına hâlâ ihtiyaç var çünkü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.