Kimdir resmi tarihin haini 150’likler!
Kurtlukta düşeni yemek kanundur.
Kemal Tahir
Lozan Antlaşması, ek birçok alt antlaşma ve sözleşmeyi içerir. Bunların içinde işlenen kimi savaş suçlarına ve zorunlu yer değişimine karıştığı öne sürülenler için genel af ilan edilmesi de vardır. Ne var ki, Kurtuluş Savaşı sürecinde İtilaf Devletleri ya da İstanbul Hükümetleriyle işbirliğine soyunduğunu varsaydığı 150 kişiyi bu genel af kapsamına almamıştı yeni Cumhuriyet. Bu sayı Lozan’da saptanmıştı. Kimin hain, kimin Kurtuluş Savaşı’na karşı olduğu öyle somut, yasal süreç sonucunda alınmış kararlara dayanmıyordu. En başta, iktidara yakın milletvekilleri, önemli kişi ve yöneticilerin istemedikleri kişiler listeye alındı. Listeye her gün yenileri eklendiğinde sayı b inlere vardı; üzerinden bir kez daha geçildi ve 600’e indirildi.
TBMM’de 16 Nisan 1924’te yapılan kapalı oturumda, son listeyi hükümet üyesi Ferit (Tek) Bey açıkladı. Kimse mutlu değildi. Örneğin İzmir Milletvekili Şükrü (Saraçoğlu) Bey, listede bir tek Rum ya da Ermeni olmamasından yakınırken, Çorum’dan “seçilmiş” Mustafa Bey’in, “aynı suçu işlemiş bir Türk, bir Rum, bir Ermeni, bir Arnavut, bir Arap bir Çerkez var. Önce Türk kalır, Ermeni ya da Rum gider!” savına karşılık Ahmet Süreyya Bey “Önce Türk gider çünkü ihanet etmiştir” diye karşı çıkıyordu. Sonunda İstanbul Milletvekili Akçoraoğlu Yusuf Bey “Hukuka saygıyı unutmayalım. Bu kararı yasal ilkeler çerçevesinde almak zorundayız. Öyle baştan savma gerekçelerle insanlara hain damgası vurulamaz” dedi ve Meclisi sağduyuya davet etti. Ferit (Tek) Bey o saat bağırmaya başladı: “Ne hukuğu, ne ilkesi efendim! Hain... Haindir işte! Liste bellidir, adlar yazılmıştır. Daha ne konuşuyorsunuz!”
Ancak Lozan Antlaşması’na göre öyle bin kişilik bir liste hazırlamak mümkün değildi. “Kürt, Çerkez, sevmiyorum efendim, zamanında benimle tartışmıştı, Kuvve-i İnzibatiye yanlısıydı, Vahdettin’in maiyetinde memurdu, Sevr Antlaşmasını imzalamaya gidenlerin bavullarını gemiye taşımıştı (Arabacı Kamil Efendi)” gibi gerekçelerle listeye alınanların kimileri, uzun tartışmalar sonunda çıkarıldı. “Çerkes Ethem ve Avanesi “ başlığı altında Çerkez Ethem, iki kardeşi, gene Çerkez kökenli Kuşçubaşı Eşref Bey, kardeşi Kuşçubaşı Hacı Sami Bey ve dört Çerkez’le birlikte İzmir Çerkez Kongresi’ne murahhas olarak katılan 16 kişi, Kürtler, Rafik Halit Karay, Refii Cevat Ulunay gibi gazeteciler ve “Diğer Şahıslar” başlığı altında “Bursalı Fabrikatör Cemil’in kayınbiraderi” gibi adı belirtilmeyen kişiler listeye alındı. Ama sayı 149’da kaldı. Bunun üzerine, listeyi 150’ye tamamlamak ve kimilerine göre İngiliz’lerin 1919 tarihinde Malta’ya sürdüğü 150 kişiye “gönderme yapmak” amacıyla Köylü Gazetesi sahibi Refet Bey’in de adı yazıldı.
Peki, bu listede herkes vatan haini miydi? Hayır. İtilaf Devletleriyle işbirliğine girmiş, yoksul halkın sırtından zengin olmuş vurguncular var mıydı? Vardı. Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Reşat Halis gibi Sevr Antlaşmasına imza koyanlar da listedeydi. Yalnız, kurunun yanında çok sayıda yaş da yanmıştı elbet. Hele de Kuşçubaşı Eşref ve kardeşi Sami’nin listede olması, Çerkez Kongresi’ne katılanların ülkeden kovulmaları anlaşılacak gibi değildi! Ethem Bey ve kardeşlerine gelince, onlar ince siyaset yapmayı beceremediklerinden 150’likler arasına girdi. Bu konuya daha sonra ayrıntılarıyla gireceğiz elbet! Yol Ayırımı’nın ilk devresi sona eriyordu; ikinci devresiyse İzmir Suikastı sonrası noktalanacak, Kurtlukta düşeni yemenin kanun olduğu bir kez daha kanıtlanacaktı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.