Komplo
Bugüne kadar “komplo”yla, tevatürle, duyumla, kulisle, sızıntı bilgiyle işim olmadı.
Bilakis, “komplocu bakış açısının” bir zaaf olduğuna inanırım.
Hatta hastalık...
Dünya siyasetine çeki düzen verecek halim yok.
Bütün meseleleri kavramak ve oradan “yeni bir bakış açısı” süzmek gibi bir derdim de yok.
Düz bir adamım...
Kavrayışım “verili olan”la sınırlı... Ve ancak, bilinebilen, kavranabilen, test edilebilen bilgilere dayanarak “meseleler” hakkında yorum yapabilirim.
Meslektaşlarımızdan bazıları, hükümetle yargıyı karşı karşıya getiren MİT krizinin arkasında “yabancı parmağı” aradılar ve İsrail gizli servisi MOSSAD’ı işaret ettiler.
Bana da sorsalar, “İşin içinde bir yabancı parmağı aramak zorunda kalsan, hangi örgütü işaret ederdin?” diye...
Hiç düşünmeden “İsrail gizli servisi” derdim.
Neden mi?
İsrail, bütün gelenekleri altüst eden bir devlet...
Meraklı da bir devlet...
Merakıyla insanları ürkütüyor...
Ne kural tanıyor, ne ahlak, ne yasa, ne ilke...
Üstelik, asgari centilmenlik ve nezaketten de uzak bir devlet.
Hatırlayacaksınız, Hakan Fidan MİT’in başına getirilmeden önce, İsrail tarafından bir tezvirat kampanyası başlatılmıştı. Savuma Bakanı Barak işi daha da ileri götürmüş, Fidan’ın “tescilli bir İran ajanı” olduğunu söylemişti.
Kampanyaya “içeri”deki (yani Türkiye’deki) birtakım mecralar da destek vermişti.
Mesela, yazarlarından büyük bölümü “darbecilikten” tutuklu bulunan bir internet sitesi, İsrail’le eşzamanlı olarak Hakan Fidan’ı itibarsızlaştıran haberler yapmış, tezviratına tezvirat katmıştı...
Soru şu:
Bir yabancı devlet, bir başka ülkedeki “bürokrat atamasıyla” niçin ilgilenir? Ve niçin bunu sorun yapar?
Uluslararası ilişkilerde böyle bir gelenek ya da alışkanlık var mı?
Türkiye neden başka ülkelerin gizli servis birimleriyle ve yapılan atamalarla ilgilenmiyor, bunu problem yapmıyor, “tezvir kampanyaları” düzenlemiyor da, İsrail düpedüz “iç işlere müdahale” anlamına gelebilecek garip bir tutum takınıyor?
Biz CIA ve MOSSAD’daki atamalarla hiç ilgilenmedik...
Dulles’ları, Dagan’ları sorun yapmadık.
İsrail devletinin işleyişini ve içerideki revizyon çabalarını kimseye jurnallemedik, bu amaçla taraftar devşirmedik.
İsrail’e ne oluyor?
İsrail’e şu oluyor:
MİT artık, MOSSAD ajanlarının elini kolunu sallayarak kapısından içeri girdiği ve istediği bilgiyi alıp gittiği bir kurum değil. Soğuk savaş dönemi alışkanlıkları yıkıldı. Bu alışkanlığın icbar ettiği “CIA-MOSSAD-MİT” içiçeliği de yıkıldı.
Bu içiçeliğin başımıza açtığı gaileleri biliyoruz.
Hangi darbenin arkasında hangi gizli servisin bulunduğunu...
Hangi katliam ya da toplu öldürümün nerede, hangi başkentte, hangi karanlık ve dip odalarda karara bağlandığını...
Sistematik terör saldırılarının nereden kaynaklandığını...
Hangi terör birimlerinin, kimlerden el aldığını...
İskenderun saldırısına katılmış teröristlerin hangi dost ve müttefik ülkeyi suyolu yaptığını...
Reşadiye saldırısının “esasında” ne olduğunu...
Hepsini biliyoruz ve ezberledik.
Siz isterseniz “komplocu bakış” diyebilirsiniz ama MİT değişiyor ve Hakan Fidan’la birlikte gerçekten de “milli” bir servis olmak istiyor.
Bütün mesele bu...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.