Tarih 14 Ekim 1998. Amerika’dan Avrupa’ya yol alan bir uçakta bir kadın hostese gidip “bir zencinin yanında oturmaktan rahatsız” olduğu söyleyerek yerinin değiştirilmesini ister. Hostes, bütün uçağın dolu olduğunu ancak ‘Birinci Sınıf’ta boş bir yer olabileceğini söyleyerek gider. Diğer yolcular şaşkınlık ve de tiksintiyle olayı izliyor, bu ırkçı, terbiyesiz kadına diş biliyordu.

Biraz sonra hostes geldi: “Çok özür dilerim hanımefendi, geciktim ama sonunda ‘Birinci Sınıf’ta bir yer buldum.” Diğer yolcular kulaklarına inanamıyorlardı. Kadın, zafer kazanmış komutan gibi yerinden kalkmaya davrandı. Hostes birden kadının yanındaki siyahi adama döndü: “Beyefendi, sizi uçağın ‘Birinci Sınıf’taki yerinize götürmem için benimle gelir misiniz lütfen. Kaptan pilot, böyle bir saygısızlıkla karşılaştığınız için sizden özür dilememi rica etti. “

Hava yolları kaptan pilot ve hostese üç maaş ikramiye verdi. Genel Müdür, bütün çalışanlara şöyle bir mesaj yolladı: “İnsanlar onlara ne söylediğinizi unutabilirler. Ne yaptığınız da unutabilirler bir gün gelir. Ancak, onlara, neler hissettirdiğinizi asla unutmazlar.”

Tarih : 3 Ocak 2012.

Yer: Bir orduevi. Özel bir sağlık aracı orduevi alanına girer. Amaç, genel sağlık taramasıdır. Araçta doktor, radyolog ve şoför vardır. Ve de bir hemşire. Ancak başörtülüdür hemşire...

Nizamiyedeki nöbetçi subayının gözleri yuvalarından uğramış başörtülü hanımı görünce. “Bu başörtülü hanım kesinlikle araçtan aşağı inmesin!” buyurmuş. Ve hanım araçta kalmış. Orduevinde kalanlar hanımı görünce pek bir heyecanlanmış, aşağı inip aracın çevresinde kocaman bir daire oluşturmuş. Sanki yaşamlarında ilk kez böyle birini görüyorlarmış! Burnu, ağzı, iki gözü, iki kulağı varmış: uzaylı değilmiş yani! Ya da uzaylıymış da bunlar anlayamamış!

“Bu kadın burada ne arıyor?” diye söylenmişler.

Şoför açıklamış: “Efendim daha önce başka bir kuruma gitmiştik; buraya gelirken yolda durup bu başörtülü hanımı evine bırakmayı unuttuk.” Ve gerginlik bu açıklamadan sonra bitmiş.

Şimdi bunu okuyanların kimi “yalan yazıyorsun... TSK’ya iftira atıyorsun... asker düşmanısın!” diyecektir. Bu yorumları yapmadan söyleyeyim: Asker bu vatanın evladıdır; asker düşmanı da vatan hainidir! Yalnız... askeri halka düşman edenler de vatan hainidir; askeri darbe yapmaya kışkırtan, ancak darbeyle iktidar olabileceğini bilenler gibi! Bu ülkede kim olursanız olun, hiç, ama hiç kimseye zenci muamelesi yapmayacaksınız bundan böyle; anlaşıldı mı!

(Meraklısına Not: Seyfi Uzunkök Beyefendi’ye saygı, sevgi sunuyorum efendim.)