Teşkilat-ı Mahsusa ve Cihad-ı Mukaddes!
Kasım 1914de Halifenin Cihad-ı Mukaddes ilanıyla birlikte hem Osmanlı mülkünde hem de batı sömürgelerindeki Müslüman milletlerin, karınca kararınca da olsa, buna omuz vermesinin ardındaki güç neydi? Resmi tarihe göre, halk salt inançlarından hareketle ya da serüven merakıyla bireysel ve yerel cihat kalkışmalarına soyunmuştu. Ancak olayın perde arkasına baktığımızda, sömürge ülkelerdeki Müslümanların silahlanıp işgalcilere karşı savaşmalarının ardında itici güç olarak Teşkilat-ı Mahsusayı görebiliriz. Hemen size, olağanüstü bir örnek vereyim:
Teşkilat, cihat çağrısını dört bir yana ulaştırır, hatta on binlerce kilometre ötedeki Avustralyaya bile duyurur. Avustralyanın Broken Hill (Kırık Dağ) bölgesinde oturan biri Afganistan diğeriyse Hindistan kökenli iki Müslüman Osmanlıya savaş açan bu ülkeye karşı silah kuşanır! Dünya tarihinde çok küçük ama Müslüman dünyasında çok büyük etkisi olur bu savaşın.
Efendim yıl 1915tir ve Silverstone Kasabasında yaşayan aileler, tatil amacıyla trenle yola çıkarlar. Broken Hille geldiklerinde, rayların üzerinde, tanımadıkları bir bayrak çekilmiş bir dondurma arabasıyla karşılaşırlar! Bu, Türk bayrağıdır! Dondurma arabasının hemen yanındaki siperden, önce Allah Allah! sesleri duyulur ardından da yaylım ateşi başlar. Ve Silverstone Kasabasından gelen tatilcilerden birçoğu yaralanır, kimi de ölür. Tren hızla yoluna devam eder, tahta dondurma arabasını parçalayarak olay yerinden kaçar. İlk istasyonda polise olay bildirilir. Ve asker bölgeye gönderilir. Kısa sürede Broken Hill kuşatılır. Ve tam dokuz saat iki silahşörle, Avustralyalı askerler çarpışır. Sonunda iki gerilladan biri ölür diğeri de ağır yaralı ele geçirilir ama o da kısa süre sonra yaşama gözlerini yumar.
Avustralya Hükümeti olayı soruşturur ve hayretler içinde kalır. Gerillalardan biri Gül Muhammet adında bir deve sürücüsü ve dondurma satıcısıdır. Diğeriyse Hintli, Molla Abdullah adında yaşlı bir adamdır. Teşkilat-ı Mahsusa aracılığıyla Halifenin cihat çağrısını öğrenince, Broken Hillde Avustralyaya savaş ilan etmişlerdir. Avustralya Hükümeti bu iki Müslümanın onurlu duruşlarından çok etkilenir, Broken Hill tepesinde, ikisinin adını taşıyan bir anıt mezar yapar ve mezarın başına da Türk bayrağını diker.
Teşkilat-ı Mahsusacılar yiğit adamlardır hiç kuşkusuz; çoğu reisi de Çerkez, Laz, Arap, Kürt ya da Arnavut kökenlidir yani Osmanlıdır; her ne kadar İngilizler tümünün Türk boylarından geldiğini yaysalar da Arap yarımadası ve Balkanlarda. Büyük Savaşta, kelle koltukta, 30 bin kişilik bir güce ulaşarak başta İngilizler olmak üzere Ruslarla Fransızlara büyük kayıplar verdirirler. Teşkilata yağmacı, soyguncu, it uğursuz tayfası diyen resmi tarihi bir kez daha ele alıp yazmak gerekmiyor mu acaba?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.