Nevruz
Kürtlerin bayramı mı, Yoksa Türklerin bayramı mı Nevruz.. Nevruzu kendi bayramı kabul edenler, Türklerden ve Kürtlerden ibaret de değil. Pakistan’da da kutlanıyor, Hindistan’da da.. Ve tabii Türki cumhuriyetlerde de. Balkanlar’da da kutlanıyor.
Nevruz adı üstünde Farsçada “yeni gün” demek.
Geleneksel yeni yıl ya da tabiatın uyanışı, ilkbahar kısaca.. Mart’ın 20, 21, 22’si gibi kutlanıyor..
Değişik, ama benzer seslerle ifade edilir. Yazılı olarak ilk kez 2. yüzyılda Pers kaynaklarında geçiyor. İran ve Bahai takvimlerine göre yılın ilk gününü temsil eder.
Kimine göre Orta Asya’dan, şaman kültüründen gelir, kimine göre Mecusilikten.. Kürt mitolojisindeki Demirci Kawa Efsanesi’ne dayandığına inanılır. Anadolu ve Orta Asya Türk halklarında da Göktürklerin Ergenekon’dan çıkışı anlamıyla ve baharın gelişi olarak kutlanır. 21 Mart Nevruz bayramını 2010’da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından, 3000 yıldan beri kutlanmakta olan bu şenliği, Dünya Nevruz Bayramı ilan etmiştir. Genel ve yaygın bir kanaate göre, bu gün Pers kökenli bir bayramdır.. Nevruzun M.Ö. 15.000’li yıllarda, buzul çağının sonlarından beri kutlandığını iddia edenler de var.. Zerdüşt dininin kutsal bayramı olduğunu söyleyenler de var.. M.Ö. 487’de Pers imparatoru Darius’un bu bayramı kutladığı belirtiliyor. Babiler ve Yahudiler de bu güne sahip çıkıyorlar aslında.. 19 günlük (2 Mart-20 Mart Bahai takvimine göre Alâ ayıdır.) Bahaî orucunun bitimindeki günün, güneş batışından ertesi günün güneş batışı arasındaki zaman Oruç Bayramı’dır. Bugün aynı zamanda Bahaî yılbaşıdır. Bugünle takvimin son ayı olan Alâ ayı sonra ermiş ve Baha ayının ilk günü başlamış olur. Bundan dolayı bugüne Nevruz bayramı adı da verilir. Bayram güneşin Koç burcuna girmesiyle başlar. Bu girişle birlikte hemen oruç bozulur ve bayram tutulur. Bayram toplantısında Nevruz’a ait dualar okunur.
Nereden gelirse gelsin, ortak bir kültür mirasından ve geleneksel bir bayramdan söz ediyoruz..
Dünyamız açısından bu gün, gece ve gündüzün eşitlendiği gündür aslında. Bir dengeyi ifade eder..
Kürt yazar Musa Anter’e göre Nevruz aslında Kürtlerde ilk başlarda 31 Ağustos’ta kutlanıyordu ancak daha sonra İslam takvimine geçince bu kutlamalar Mart ayına kaymıştır. MÖ 2500 yıllarına dayanan Kawa efsanesine göre bu gün mitolojik bir özellik taşımakla birlikte, zulme direnme ve özgürlüğe kavuşmayı sembolize eder..
Türk destanlarında ise Ergenekon’la ilişkilendirilen bir gündür newruz. Türklerin (Göktürklerin) Ergenekon’dan demirden dağı eritip çıkmalarını, baharın gelişini, doğanın uyanışını temsil eder.
Öte yandan bu güne Yezidiler ve Aleviler de sahip çıkarlar.. Aleviler Nevruz’dan daha çok Aşura’ya sahip çıkarlar.. Nevruz Eski Mısır, İran, Safavilerden, Sasani, Moğollar, Selçuklu ve Osmanlıya kadar bir çok medeniyetin sahip çıkmaya çalıştığı bir gün..
Oniki Hayvanlı Takvim ve Melikşah’ın Celali Takvimi’nde yılbaşı olarak belirlenen 21 Mart, Divânü Lügati’t-Türk’te de ilkbaharın gelişi olarak belirtilir. Türk edebiyatı ve musikisine de Nevruz; Nevruz-ı Asl, Nevruz-ı Arap, Nevruz-ı Bayati, Nevruz-ı Hicaz, Nevruz-ı Acem ve Nevruz-ı Seba olarak girmiştir.
Nevruz son zamanlarda bir bayram olmaktan çok “öfke günü” gibi görülmeye başlandı..
Kimi demir döver, kimi ateşten atlar, ama sevinçten çok öfke, umuttan çok korku vardır.
Son günlerde 28 Şubat öncesi günleri hatırlatan olaylar yaşanıyor sanki. Birileri düğmeye basmış gibi. İlkbaharla birlikte terörü canlandırmak isteyen birileri var sanki..
İlkbahara hızlı ve sıkıntılı giriyoruz.. Sivas’ı ve Başbağlar’ı konuşuyoruz, Suriye’yi konuşuyoruz, Terörü konuşuyoruz, Ergenekon’u konuşuyoruz.. Taraflar arasında paylaşılamayan gün, aslında ortak bir coğrafyanın, ortak bir kültürün mirası.. O zaman bu gün farklılıklarımızı öne çıkartmak değil, ortak değerler üzerine, ortak kelimelerle konuşmayı denemeliyiz..
Bu günler böyle başlar. Sonra 1 Nisan, 23 Nisan, 1 Mayıs devam eder gider. 1 Mayıs Türkçü bayramı mı, işçi bayramı mı onu tartışırız biraz.. Sonra 19 Mayıs var. 27 Mayıs’ta 27 Mayıs ihtilalini tartşırız, ardından 29 Mayıs’ta fetihi konuşuruz.. Bu kısır döngü, hep böyle devam eder gider..
Bütün bu olanlar 1 Nisan şakası gibi. Sevgimiz nefretimizi, umudumuz korkumuzu, merhametimiz gazabımızı aşmadan biz bu mücadeleyi kazanmış olmayacağız. Öyle bir çözüm bulacağız ki, o çözümü bulduğumuz gibi hep birlikte şunu söyleyeceğiz: “Bütün insanlığın hayrına olmayan bir çözüm önerisi bizim önerimiz değildir..”
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.