Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Beklenen günler geldi

Beklenen günler geldi

Arap Baharı ilk zaferini Tunus’da kazandı. Ve isim müsemmaya uyarak Tunus’da İslami eğilim muzaffer oldu. Zira Tunus’ta Gannuşi’nin Nahda hareketi daha önceleri ‘el İtticah el İslami/İslami eğilim’ olarak anılıyordu. Arap Baharı’nın her yönünü sorgulayanlar ve gölge düşürenler var. Kimileri bunun yönlendirme ve kurgudan ibaret bir hareket olduğunu düşünüyor ama bunu ispata güçleri yetmiyor. İspat edemedikleri için Bush dönemine atıfta bulunuyorlar. Bu kimseler zaman aşımına uğramış bilgiyi durdurarak, sabitleyerek bunu gelişen olaylar üzerine yıkıyor ve uyarlıyorlar. Çünkü gönülleri böyle istiyor. Bunun için söyledikleri iftira ve karalama makamında kalıyor. Kimileri de bunun İslami yönüne gölge düşürüyor ve İslami tonun ağır basmadığını ve sloganların umumi olduklarını söylüyor. Bunun bir adalet arayışı olması İslami olmasının yeterli işareti ve nişanesi değil midir? İlla bir şey sloganlarla mı İslami oluyor? 1987 yılına kadar Filistin davası daha ziyade seküler ve sol eğilimli hareketlerin elindeydi. Batı’nın İsrail’e müttefik olması ister istemez Filistinlileri yanlış da olsa karşı kampa itmişti. Zira Batı bloku önlerinde başka seçenek ve çare bırakmamıştı. O bir devre idi tatlısıyla acısıyla geldi geçti. 1987 yılında Filistin intifadası patlak verdiğinde direniş iklimi İslamileşti ve yeşile boyandı. Bunun bir iki nedeni vardı. Birincisi, İsrail’in baskılarının dayanılmaz hale gelmesi ve günlük hayatı boydan boya etkilemesiydi. İkinci neden de, domino etkisiydi ve Afgan cihadının izi Filistin’e düşmüştü. Böylece Filistin davası İslamileşmiş oldu ve Hamas da Filistin meselesinin baş aktörlerinden birisi oldu.

*

Filistin intifadasından sonra sırada Arap intifadası var. Bu bir kıta hata küresel bir intifada. Ve Hızır gibi dolaştığı iklimi yeşile boyuyor. Ve Tunus’da Nahda adıyla İslami trendin ve eğilimin iktidara gelmesi de Arap Baharı’nın rengini göstermeye kafidir. İsim müsemma ile buluşmuştur. Filistin intifadası Filistin meselesinin İslamileşmesinde nasıl bir milat ve dönüm noktası ise Arap Baharı da Arap dünyasının yeniden İslamileşmesinin miladı ve baharıdır. Arap Baharı, Arap milletinin yeniden şahlanışıdır. Bediüzzaman’ın dediği gibi, İslam’ın intibahı Arapların intibahıyla olacaktır. Peki, Arap Baharı veya Arap intibahı bu değilse bekleyenler İsrafil’in surunu mu bekliyorlar? Said Havva’nın ikinci devrim dediği beklenen devrim bu değilse hangisi acaba? Macid Kiyali’nin deyimiyle söyleşecek olursak bunlar devrim değilse acaba devrim nedir? (http://aljazeera.net/pointofview/pages/eb0c0f1d-9d5f-4a64-91ea-6037e008092f ) İsmail Heniye’den sonra Halit Meşal de bu baharın İslam baharı olduğunu tasdik ediyor. Lakin mugalatacılar bunu görmek istemiyorlar. Bu onların meselesi. Halit Meşal, Türkiye ziyareti sırasında AA’ya konuşuyor ve şunları söylüyor “Arap Baharı ümmetin yeniden ayağa kalkmasıdır. Bizler Filistinliler olarak bu ümmetin bir parçasıyız ona yabancı değiliz. Arap Müslüman toplulukların olaylara yaklaşımlarıyla aynı bakış açısını paylaşıyoruz. Arap Baharı’nın Ümmet tarihinde bir dönüm noktası olduğunu düşünüyoruz. Bize göre bu ümmetin yeniden silkinişi ve şahlanışıdır.” Ağzı bozulanlar nasıl ki suyun tadını almazlar ise gönül aynaları bozulanlar da baharın tadına varamaz ve yeşilini göremezler.

*

Beklenen günler geldi ve çattı. Müjdeler ete kemiğe büründü. Lakin kimileri hilafetin bile bir Amerikan projesi ve kurgusu olduğunu söylüyor! Bu durumda acaba haşa Hazreti Ebubekir (R.A.) Amerikalıların devşirdiği bir zat mıydı? Bazılarının gözleri o kadar kör olmuş ki Amerikan düşmanlığını istismar ederek veya mutlaklaştırarak kendi değerlerine ve dünyalarına bile yabancılaşıyorlar. Arap Baharı hakkında konuşan Halit Meşal de acaba İsrail ve Amerikan gündeminin bir parçası mıdır? Dilin kemiği yok. Diyen der. İt ürür kervan yürür. Lakin şunu söylemek durumundayız ki, insanlığın beklediği günler tulu etti. Kimileri yine gölge düşürmek için buna ‘kanlı bahar’ diyor. Bunun kanlı bahar olmasının nedeni koltuklarını bırakmak istemeyen patronlarıdır. Arap Baharı’nın taşıdığı trend İslami trenddir. Seküler kesimlerin bundan korkmasını ve gocunmasını ve kulp takmasını anlıyorum da İslami kesimlerin korkmasına bir anlam veremiyorum. Acaba eski İslamcılar Baascı mı oldu? Arap Baharı’nın getirdiği en temel iki husus şudur: Birincisi, İslamileşme. İkincisi de Nahda yani rönesanstır. Meşal de Arap Baharı’nın yeni kalkınma hamlesini yani rönesansı tetikleyeceğini söylemektedir. Demek ki Arap Baharı hem İslam baharı hem de yeni rönesansın başlangıcıdır.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi