Çocuklarımızı nasıl eğiteceğiz?
Önce bir gencin samimi dert yanışına kulak verelim: "İstanbul' da anneannemin yanında yaşıyorum. Yıldız Teknik'ta okuyorum ve 22 yaşıma yeni bastım. Çocukluğum Bursa-Giresun-İstanbul-Almanya arasında geçti. Hala tatillerde Almanya'ya gidiyorum. Babam burada ikinci eşiyle beraber yaşıyor. Derdim şu ki, çocukluğumda doğru düzgün bir din eğitimi alamadım. İki üç kere Kur-an okumayı öğrendim ama unuttum. Anneannem sağolsun namaz kılmayı ve bazı duaları öğretti. Şu an namaz kılıyorum, ama huşu içinde kıldığımı zannetmiyorum. Sizin de yazarınız olduğunuz tefsir kitaplarını okuyorum, bazı hadis kitapları ve Peygamber Efendimizin hayatını okudum. Tefsir kitaplarını okurken zorlanıyorum. 15 gün hiç işim olmadığı halde sadece bir kitap bitirebildim. Ve bitirdiğim kitaplarda da birçok şey takıldı aklıma. Kısacası uğraşıyorum kendi çapımda, Allah elbette karşılığını verecektir, buna da bütün kalbimle inanıyorum, ama yeterli olmuyor. Daha bu yaşımda hafız olamamanın verdiği pişmanlığı yaşıyorum. Hafızlığı geçtim, şöyle en temel bilgiler hariç doğru düzgün bir din bilgim bile yok. Daha kemal ilmi, bilmem ne ilmi onların ne olduğunu bile yeni öğreniyorum. Kısaca, ben din konusunda bilgin biri olmak istiyorum. Kur'an-ı Kerim'i, Peygamber Efendimizin sünnetini, fıkıhçıların söylediklerini bilmek istiyorum. Bu işin felsefesini, tarihini bilmek istiyorum. Daha bu yaşımda pişmanlıklar yaşamaya başladım, ilerde nasıl üzüleceğim kim bilir. Benim kendi hesaplarıma göre, üniversiteyi bitirip İngiltere'de master yapıp Mısır'a gidecektim. Orada en az iki sene kalacaktım ve tasavvuf vb. bir bölüm okuyacak, Arapçayı öğrenecektim. Ama bunlar benim planlarım gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini Allah bilir. Bir de çok geç oluyor sanki. Dini son sıraya koymak gibi oluyor. Tatillerde vs yaptığım okumalar da yeterli olmuyor. Tatilde okuyorum, baya bir şevke geliyorum, ama okula dönüyorum gündelik hayatın içine giriyorum ve çoğu şey uçup gidiyor. Benim bu maili yazmamdaki ana amaç şu: Sizin bana yol göstermeniz. Yani bu konuda sizden beklentim var. Niye ben diyebilirsiniz. Birinci kitabın sonlarına geliyordum, başa dönüp kitabın yazarları kimmiş diye tekrar baktım ve ilk sırada sizi gördüm ve size mail atmaya karar verdim. İlk önce düşüncelere daldım. İlk düşüncem bana inanmayacağınız ya da kaleye almayacağınız oldu. Sonra aklıma bir hadis geldi. Hani bir savaşta bir sahabe düşmanı köşeye sıkıştırıyor, tam öldürecekken kafir: "la ilahe illallah" diyor ve sahabe onu dinlemeyip öldürüyor. Peygamber efendimiz de bu olay ona nakledilince keşke öldürmeseydin diyor. Adam büyük ihtimalle can havliyle bunu söyledi. Ama bir ihtimal daha var o da doğru söylediği. İşte, ben de bu söylediklerimin hepsinde samimiyim. Bu maili size atmamdaki tek amaç dinimizi hakkıyla öğrenmek ve bu yolda bilgisiz olduğum için bana yol göstermenizi rica etmek. Aklıma, bu söylediklerimin haricinde hiçbir şey olmadığına dair Allah'ı şahit tutmak istiyorum. Siz bana inanın, eğer ben samimi değilsem ve yalan söylüyorsam, öteki dünyada cezamı çekerim, bunu en iyi bilenlerden biri de sizsiniz.
"Aslında Gülen cemaati dershanelerinde bir sene okudum. Fethullah Gülen'e de belli bir sempatim var. Fakat ne kadar iyi olsalar da, sohbetlerine gittiğimizde falan ister istemez iş başka taraflara çekiliyor. Ben şahsen onların yaptıklarını kınamıyorum. Bana göre onlar açısından mantıklı. Ben ise sadece Kur'an'ı, Peygamber Efendimizin sünnetini, hadislerini öğrenmek istiyorum. Tarafsız bir şekilde. Alimler ne dediyse, fıkıhçılar ne dediyse onu öğrenmek istiyorum. İslam tarihini öğrenmek istiyorum. Ben en iyi bir şekilde öğreneyim, sonra hangi cemaate gireceğime, hangi tarafa geçeceğime kendim karar veririm. En azından derim ki, iyi bir niyetle, sadece Allah için bu ilimleri öğrendim ve bu iyi niyetime ve çabama karşı Allah da beni doğru yola iletir. İşte benim bütün amacım bu. Allah'ın kastettiği doğru yolu bulmak ve o yolda yürümek. Geçen bir köşe yazısında, Milli Gazete'de yazan bir yazar, "Allah'ın yolunu öğrenin, kendi başınıza başaramıyorsanız bir mürşid-i kamil bulun" diyordu. Ben hep bunlara özeniyorum işte. Keşke bizim de böyle bir mürşid-i kamilimiz olsa, Allah'ın kitabına sımsıkı sarılmış ve tek amacı Allah'ın sevgisini kazanmak olan bir tarikatımız olsa ve ben burada kendimi eğitsem, nefsimi köreltsem, Yunus Emre gibi olsam, en azından onun gibilerin gittiği yolda olsam. En azından bu tür şeylere yakın bir şey bekliyorum, ben bu tür şeylere özeniyorum. Eğer nefsimi köreltemezsem, imanımı güçlendiremezsem ne gerçek Allah sevgisine ulaşabileceğim, ne Peygamber efendimizi gerçek manada benimseyebileceğim, ne huşu içinde namaz kılabileceğim ve ne de haram olan dünya zevklerinden uzak durup dinimize uygun bir hayat sürebileceğim, takva sahibi bir mümin olabileceğim.
"Ben bu konuda kararlıyım. Aklınızdan şöyle şeyler geçmesin lütfen, şimdi tefsir kitabını okudu, sabah akşam kaside dinliyor, şevke/gaza geldi böyle şeyler söylüyor, iki gün sonra okulları başlasın söylediklerini unutur. Eğer bana doğru bir yol gösterirseniz, yukarıda açıkladığım gibi bir din eğitimi almayı vaat ederseniz, ben okuluma ara vermeyi bile ciddi ciddi düşünüyorum. Erasmus programıyla seneye büyük ihtimalle yurtdışında okuyacağım inşallah bir seneliğine. Bu sebepten ötürü okulum bir yıllığına uzayacak büyük ihtimalle. Dil öğrenmek için okulumu uzatabiliyorsam, din öğrenmek için de uzatabilirim, hayli hayli uzatabilirim hem de.
"Kısacası, ben hafız olmak istiyorum (bunun bu yaşta mümkün olup olmadığını öğrenmek istiyorum), din konusunda bilgili bir kimse olmak istiyorum. Sizden Allah rızası için, Allah yoluna gitmek isteyen, Allah'ın rızasını ve sevgisini kazanmak isteyen bir genç olarak yardım bekliyorum. Yanlış anlamayın hiçbir maddi beklentim yok. Babamın yanında inşaatlarda çalışıyorum küçüklükten beri. Kendim yazları iyi para kazanıyorum Almanya'da ve babamda yardım eder zaten böyle bir durumda. Tek beklentim yol göstermeniz, bana rehberlik etmeniz.
Hakkımda hayırlısı neyse, o olur inşallah. Saygılar". (A.S.)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.