Sosyal demokrattan ‘faşizm’ müjdesi...
Bir ‘sosyal demokrat’ olan, militarizmlerle değil, ‘demokrasi’yle imtizaç etmesi gereken CHP lideri Deniz Baykal, AK Parti’nin defterinin dürüleceği imasıyla, ‘yolun sonuna geldik’ buyurmuş.
Benzeri bir yaklaşımı, MHP lideri Devlet Bahçeli de dile getiriyor.
Hatta, ismiyle müsemma Devlet Bey daha da ileri gidiyor, hem AK Parti’nin, hem de bu partiden boşalacak milletvekillerinin kuracağı partinin kapatılacağını söylüyor.
Bu iki beyefendiye sormak lazım:
Nerden biliyorsunuz?
Bu yönde bir işaret, bir açıklama, bir ‘yazılı beyan’ mı aldınız?
Oysa, kapatma davasına ‘gerekçe’ gösterilen ‘Köşk seçimi’ ve anayasa değişikliğinde, Devlet Bey’in partisinin de önemli katkıları vardı. Hemen aklımıza, bir başka Deniz Bey’e (Deniz Bölükbaşı’na) atfedilen ‘iktidar partisine tuzak kurduk’ mealindeki sözler geliyor.
Bir de Sabih Kanadoğlu unsuru var...
Söylediği her şey ‘yargı kararı’ hükmünde olan Onursal Başsavcı Kanadoğlu, eski YöK Başkanı Erdoğan Teziç’ten araklama 367 tezini ortaya atmış, Anayasa Mahkemesi’nin bu ‘tez’ yönünde karar vereceğini söylemişti.
Dediği çıktı...
Başka dedikleri de çıktı.
Şimdi de, tıpkı Devlet Bey gibi, boştaki milletvekillerinin kuracağı partinin kapatılacağını söylüyor.
Bu dediğinin çıkacağına da mutlak gözüyle bakmamızı istiyor.
Baykal, ‘yolun sonuna geldiğimizi’ işaret eden konuşmasında, bu öngörüsünün kapatma davasıyla ilgili olmadığını söylemiş. Peşinden de, güzel günleri müjdelemiş.
Neyle ilgisi olabilir peki?
Bir parti için ‘yolun sonu’ seçimlerden alacağı bir mağlubiyetle mümkün değilse, nasıl ve neyle mümkün olabilir?
Madem yolun sonuna geldik ve bir devir kapanıyor... Bunun da kapatma davasıyla ilgisi yok.
İktidar partisi hangi seçimi kaybetti de, yolun sonuna geldik?
Muhalefet partileri hangi seçimi kazandı da, ileride ‘güzel günler’ göreceğiz?
Hadi Baykal’ı kendi öngörüsüyle baş başa bırakalım...
Mutlaka bildiği bir şey vardır...
Peki, ‘müjde’ çerçevesinde söylediği ‘Bundan sonra anayasa değişikliği artık mümkün değildir’ sözünü nasıl tevil edeceğiz?
Ne yani, anayasa yapmak, yapılmış anayasaları tadil etmek, sadece darbecilere verilmiş bir hak mı?
Bir ‘sosyal demokrat’ olan Deniz Baykal, hem hiçbir ‘sosyal demokrat’ bünyenin hoşgörüyle bakamayacağı 82 Anayasası’nı ve bu anayasanın muhkemleştirdiği ‘müesses nizamı’ savunuyor, hem de çok matah bir şeymiş gibi ‘eski hal’in devam edeceğini müjdeliyor.
Bunu da, ne yazık ki, ‘solculuk’ diye pazarlıyor.
Müjde, yolun sonuna geldik.
Müjde, demokratik anayasa ihtimali ortadan kalkmıştır.
Müjde, faşizm devam ediyor.
Bir sosyal demokrat siyasetçiden alacağımız ‘müjde’ böyle mi olmalıdır?
Unutmadan...
Bu sosyal demokrat siyasetçi, sadece darbecilerin kurduğu müesses nizamı savunmuyor...
Darbe karşıtı politikaları da mahkum ediyor...
28 Şubat’tan ‘e-muhtıra’ya ve muhtelif ‘andıç’lara, Baykal’ın bütün beyanlarını tarayın...
Ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.