Onurumuzla kaybettik
Bu kadar iyi futbol sergileyeceğiz. çok pozisyon bulacağız. 2 topumuz direklerinden dönecek. İlk golü de Uğur ile bulup öne geçeceğiz. Bundan daha güzel bir başlangıç olabilir mi Almanya gibi bir takım karşısında?
Maçın mutlak hakimi, saha içi verilerinde bizim milli takımımız. Her şey mükemmel gidiyordu. Daha fazla gol pozisyonu üretimindeki uğraş bizdendi. Almanlar, panik atağa girip tedirginlik yaşarken, hiç olmadık bir zamanda kendi hatalarımızın kurbanı olup Schweinsteiger’in golünü kalemizde gördük.
Elbette bu gol şok olmasına şok du da; bu kadar iyi oynadığımız zaman diliminde, böylesine kolay yiyoruz, şaşırıp kalmak elde değil.
Rüştü’nün çok iyi çizdiği kalecilik görüntüsünde bir zamanlama hatası... Klose’nin ikinci Alman golüne sanki davetiye çıkardı.
Almanya karşısında, maçın bitimine yaklaştığımız dönemde, kaybettiğimizi zannetmiştik. Ama Tanrı’nın ruhu, Semih diye bir futbolcunun üzerine konmuş. Hep son dakikalarda bir gol atıyor, maçı uzatmaya götürüyor. Bu maçta da öyle oldu. Bir nokta dokunuş, Lehmann’ın kalesinde ikinci golümüz oldu.
Gazeteden yazımı almaya çalışan Devrim kardeşim, biz 2-1 geriye düşmüşken aradı. Hep böyle zamanlarda arar, ‘Acelen ne?’ derim. ‘Bu aramızdaki tılsımı devam ettirmek için abi. Bakarsın gol atarız’ dedi. Ve Semih’in golü geldi. Umut ışıklarını yakarak geldi hem de...
Ama Lahm son dakikalarda sahneye çıkıp öyle bir gol attı ki, iyi oynadığımız yarı final maçında her şeyimizi sonlandırdı.
Biz buraya kadar geldik, Almanya karşısında iyi futbol oynadık, yüreğimizi koyduk. Ama onurumuzu kazandık. Dünya futboluna Türkiye’nin adını yazdırdık. ‘Cesur Türkler’ olarak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.