Suriye için 'Misak-ı Milli'
Rusya ve İran, Beşşar Esad ve Suriye'deki rejimi kurtarabilecek mi? İki ülkenin "stratejik değer" tanımı için göze alabileceği şeyler neler olabilir? İran aktif olarak Suriye'de. Rusya'nın da, Tartus'taki askeri üssü dışında, özel birliklerini bu ülkeye gönderdiği, her türlü istihbarat desteği verdiği biliniyor. İki ülke de, tahmin edilen bütün alanlarda Esad yönetimi ile omuz omuza savaş veriyor.
Tabii bir de PKK'nın ve PJAK'ın Esad yönetimi ile ortak hareket etmesi var. Kuzey Irak yönetimi, Mesud Barzani Suriye'de değişimi desteklerken PKK'nın açıkça Baas yönetimiyle ortaklık yapmasının ne tür sonuçlar vereceği aslında tahmin edilebiliyor. PKK'nın kaybeden bir güce dayanması, Kuzey Irak yönetiminin Türkiye ile ortak zeminde hareket etmesi, yine Irak'ta Şii yönetim ile Sünni Araplar ve Kürtlerin ayrışması, "yeni durumlar"ın ortaya çıkmasına yol açacak.
Bu "yeni durum"lar arasında PKK ile daha aktif ve verimli mücadele, Kuzey Irak ile Türkiye arasında yakınlaşma, Sünni Araplar ile Kürtler arasında yakınlaşma, Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin etkisizleştirilmesi var. Mesud Barzani'nin ABD ziyaretinin esas konusunun bu olacağı söyleniyor.
Ortada şöyle bir güç haritası, dayanışma hattı var: İran, Bağdat'taki Maliki yönetimi, Esad yönetimi ve Hizbullah... İran'ın gücü buradan geliyor. Suriye yönetiminin çöküşünü geciktiren şey de bu güç birliği. Suriye, zincirin halkalarından biri. Bu halka koptuğunda İran çok zarar görecek. Tahran, bu yüzden, bedeli ne olursa olsun Şam yönetimini ayakta tutmak için direniyor.
Peki ne olacak?
Türkiye, tarihinde ilk kez bir ülkede değişimin öncü gücü oldu. Tek adam, azınlık yönetiminden toplumun bütün kesimlerinin temsil edildiği demokratik bir Suriye için seferber oldu. Ankara'nın bakışına göre; Esad ya gidecek ya gidecek. Bundan başka bir ihtimale şans verilmiyor. Gitmesi tamamen zamanlama konusu.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın G. Kore'de ABD Başkanı Barack Obama ile yaptığı görüşmenin sonucu da bu. Silah dışında bütün yardımların yapılması kararlaştırıldı. Bu yardımların içine istihbarat desteği, muhabere desteği ve Suriyeli silahlı güçlerin savaş kabiliyetini artıracak her tür yardım giriyor olmalı. Bir süre sonra açık silah desteğinin de gelebileceğini öngörebiliriz. Yani, süreç bundan sonra çok daha hızlı ilerleyecek.
Öyle de oluyor..
Dün İstanbul'da başlayan Suriyeli muhalifler toplantısının ana konusu, muhalif grupları ortak bir şemsiye altında toplamak. Bütün grupların, Suriye Ulusal Konseyi etrafından birleştirilmesi amaçlanıyor. Etnik, mezhep ve din ayırımı yapmaksızın bütün gruplar toplantıya çağrıldı. İki yüz kişinin katıldığı toplantıda bir siyasi vizyon oluşturulması, yol haritasının çizilmesi hedefleniyor. En önemlisi de bir "ortak belge"nin ortaya çıkacak olması.
Bu "belge" Suriye'nin "Misak-ı milli"si olacak ve geleceğin Suriye'si bu belgeye göre şekillenecek.
İkinci hedef ise, Özgür Suriye Ordusu ile Ulusal Konsey arasındaki ilişkinin netleştirilmesi. Bu çerçevede, muhalif silahlı güçlerin Ulusal Konsey'e bağlanması, küçük gruplar ya da çete görünümünden kurtulup düzenli birlikler haline getirilmesi hedeflenmiş.
1 Nisan'da yapılacak Suriye'nin Dostları toplantısında ise çok daha kesin bir karar alınacak: Bu tarihten itibaren muhalefet, Suriye halkının tek meşru temsilcisi kabul edilecek. Muhtemelen, Suriye yönetimini, sistemi kilitleyecek uluslararası ölçekte çok daha ciddi kararlar çıkacak bu toplantıdan.
Göstergeler, Suriye'deki değişimin öncüsü ülkeler için konunun zamanlama meselesi olduğu yönünde. Rusya'nın yumuşama sinyalleri not edilirse, Suriye yönetiminin arkasında İran ve Irak'taki Şii yönetim dışında pek kimse kalmamış gibi görünüyor.
Herkes kendi kararını vermiş. Kimse geri adım atmayacak. Öyle görünüyor... Oldukça hareketli günler bekliyor bizi...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.