Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Şöyle olmasaydı, böyle olmazdı?

Şöyle olmasaydı, böyle olmazdı?

Yok canım! Bunlar kulağa hoş gelen içi boş sözler..

“Çin’de bir kelebek kanadını çırpmamış olsaydı, New York yerin dibine batardı..” demekten bir fark yok bu lafların.

Babam erkek olmasaydı, ben kim olurdum!

Batıl bir akıl yürütme bu.

Benim liderim, benim örgütüm, benim ideolojim, benim dediğim olsaydı, bu böyle olmazdı!

Haşa, ben Allah’ın yetmeyen aklına akıl, yetmeyen gücüne güç yetiriyorum ya!

Aslında (Haşa) Alllah bir şey yapmak istyiyor, ama gücü yetmiyor, birilerinin dediğini yapmış olsak, o da bunu yapabilecek..

Belki doğrudan böyle düşünmüyorlar ama sözleri oraya varıyor..

Aman dikkat! Peygamberlere bile verilmeyen bir gücü birileri, kendilerinde, kendi lider, örgüt, ideoloji ve şeyhlerinde vehmediyorlar sanki.

Ben hep Hz. Ali örneğini veriyorum ya!

Peki, “Bize hayır gibi gelen bir şeyde şer, şer gibi gelen bir şeyde hayır olma ihtimalini” nasıl değerlendireceğiz? Birileri hakikatin ta kendisi nasıl olabiliyor?..

Biz bilmeyiz Allah bilir! Onun içindir ki, “Bize hakkı hak, batılı batıl göster” diye dua eder dururuz..

Mesela şöyle bir iddia da nasıl kulağa hoş geliyor: “İslam birliği kurulsaydı, Suriye’deki katliam yaşanmazdı.”

Bir kez Allah’ın takdiri ortada. Geriye dönük hiç bir ihtimal hesabı yapılamaz..

Daha dehşet verici hatalar da yapılmıyor değil. Kimi olup biten şeylerin “kaderimiz olmadığını” söyleyebiliyor, kimi de, “kaderi değiştirmekten” söz edebiliyor.

Buradaki kastları aslında “o” olmasa da, rasgale söylenmiş bir söz olarak bile son derece riskli..

Geçen gün katldığım bir konferansta da “okunsaydı”, “anlaşılsaydı”, “uygulansaydı” gibi şartlara bağlı sonuca ilişkin akıl yürütmelerinde bulunuluyor..

Bütün dünyaya adalet, barış ve özgürlük vadeden bir mesaj, ona inananlar arasında bile asırlar süren ihtilaf ve kanlı hesaplaşmalara sebep olabiliyorsa, kim bu konuda bu kadar emin olabilir ki!

O ideoloji ve yorumun tebliğcileri için bile, o mesaja ilişkin yorumların sebep olduğu ihtilaflar bugün hâlâ geçerli değil mi?

İşin aslı şu: “Alemle veririz binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerimizde.”

Geçmiş dünde kaldı. Gelecek bir hayal ülkesidir bizim için. Hal ise içinde yaşadığımız zamanı ifade eder. Kim ne yapmak istiyorsa şimdi yapsın. Kimin geleğe ilişkin fikri varsa söylesin..

Eğer kainatta geriye dönük en basit bir işlemde, bir değişiklik yapma imkanı olsa idi, bu kyametin başlangıcı olurdu herhalde.. Onun için “amcan kadın olsaydı, halan olmazdı..”

Şöyle olsaydı,böyle olurdu ya da şöyle olmasaydı, böyle olmazdı gibi önermeler Müslüman bir zihnin ürünü oalamaz.. Çünki sonucun şekillendiği süreçte tek belirleyici etkiden söz edemeyiz akıl planında.. Ve bu ektileri anlama gücüne de sahip değiliz, mutlak anlamda.. Bunun ilahi açından ise tek bir açıklaması vardır. “Ol”! “O ‘ol’der ve o olur!”

Determinizm denen şey, sonuç belli olduktan sonra, süreç içinde geriye dönük bir okumadr. Bu bizim için bilgi ve tecrübe açısından anlamlı olabilir, ancak bunu gelecek açısından mutlak belirleyici bir katiyete dönüştüremezsiniz.. Sebep sonuç ilişkisi, endüstriyel üretim planlamasından ibaret değildir..

Adına “nünnetullah” dediğimiz, fıtrata ilişkin, akıl ve bilgi ile ulaştığımıuz sabiteler üzerinde bir planlama mümkün, ama geriye dönük değil, ileriye dönük sorumluluklar açısından bu anlamlı bir değer ifade eder..

Olmasaydı olmaz değil. Bundan sonrası için, “Olmasaydı” dediğiniz şeyi yapmayın ve sonuç umarız, dilediğiniz gibi olur.. Belki de o zaman, o güne kadar düşünmediğiniz, beklemediğiniz bir durum yüzünden başka bir sonuç tecelli etmiştir..

Sonuçta imtihan oluyoruz. Allah (cc) bizi mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan etmektedir. Allah servet ve iktidarı, başarıyı, halklar ve ülkeler arasında evirip çevirmektedir.. Ne varlığa sevinelim, ne yokluğa yerinelim. Bize sadece O’nun rızası gerek. Bizim yaratılış gayemiz de, bu “rıza” değil mi zaten!

Gecenin karanlığından aydınlığı sıyıp çıkartan, Firavun sarayında Hz. Musa’ya iktidar veren, kardeşleri tarafından kuyuya atılan ve esir tüccarlarının eliyle taşıdığı Mısır’a sultan eden ve katiller arasında ona hakikatın sırrını, bilgisini müjdeleyen Allah’a hamdolsun!

Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi