12 Eylülcüleri ne yapmalı!
Geçen gün Çay Tv’de, 12 Eylül’ü konuşuyoruduk. 12 Eylül’de 16 yaşında iken idamla yargılanan bir ülkücü genç olan Ramazan Akgül ile 12 Eylül dönemi askeri hakimlerinden, daha sonra milletvekili de olan Faik Tarımcıoğlu’nun katıldığı bir programda Akgül ilginç bir teklifte bulundu.
Bize işkence yapanlar için etkin pişmanlık yasası çıkarılmasını teklif etti.. O dönemde emir komuta zinciri içinde bu işkenceleri yapanlar, emir veren kişiler hakkında bilgi verir ve özür dilerlerse, onlar hakkında mali ve cezai açıdan işlem yapılmaması konusunda bir güvence oluşturulmasını, böylece bu kişilerin konuşmaları ile gerçeğin ortaya çıkacağını, perde gerisindeki asıl suçlulara ulaşılabileceğini söyledi. Aksi halde, sadece tetikçiler ve kurban seçilen birkaç işkenceci ile bu dosya kapatılmak istenebilir..
Tabii başka talepleri de var bu arkadaşların. Devam eden mahkûmiyetlerin sonlandırılması ve bu kişilerin sosyal haklarının iadesi ve kendilerine tazminat ödenmesi..
Birçok kişi tazminat talep edebilir ve bunların sosyal haklarının iade edilmesi halinde ciddi bir mali bütçeyle karşılaşılabilir..
Aslında bu mali risk konusunda daha sonra, bu kararları veren hakimler, bu iddianameleri hazırlayan savcılar, hatta işkence altında bu ifadeler alındığı halde, işkence yoktur diye rapor veren doktorlar; bu işlerde idari sorumluluğu olan kişilerden bu tazminat bedelleri geri istenebilir..
Bir de hani şu hazineden çalınan 170 ton altın meselesi var. Bu para nereye gitti, kimin hesabına geçirildi onu da soruşturmak gerek. Bu kaynağa ulaşılabilirse, tazminat için ciddi bir fon oluşturulmuş, hatta devlet bu işten kârlı çıkmış olabilir.. Savcıların bu haberleri suç duyurusu kabul edip soruşturması gerek. Tabii Sayıştay’ın da. Darbecilere bu işin üzerine niçin gitmedikleri de sorulmalı..
Şahinkaya’nın aldığı iddia edilen rüşvetler, askeri ihalelerden aldığı komisyon iddialarının da ciddi bir şekilde soruşturulması gerek.. Bir bakarsınız, Bursa’daki bazı fabrikatörlerin mal varlıklarına da tedbir koymak gerekebilir. Bunların bazıları zaten örtülü KİT hükmünde.
Aslında Demirel’in bunları bilmesi de mümkün. Demirel hazine bonosu işini de bilmesi gerek aslında..
O dönemde hazine arazilerini, orman arazilerini yağmalayan askeri zevat ve darbecilere arka çıkan işadamları ve gazetelerin mal iktisabı ve banka hesaplarının da incelenmesi gerek.
Sadece Anadolu’da değil, İstanbul’un merkezinde kamuya ait araziler nasıl birtakım adamların üzerine geçirildi. Tapu Müdürleri ve mahkeme kararlarının nasıl verildiği, bilirkişilerin kim olduğu, Tapu Müdürlerinin kim olduğu, kamunun bu kararlar alınırken niye duruşmaya avukat göndermediği, karar alındıktan sonra niye temyiz edilmediği de soruşturmalı. Bu namus timsali gazeteciler kimlermiş ortaya çıkarılmalı. Bu usulsüzlükler ortaya çıkarılır ve bu işleri yapanların haksız kazançlarına el konulursa, bu kişilerin tanzimat ve sosyal hakları için gereken kaynak fazlası ile elde edilmiş olur..
Kenan Evren ailesinin haksız mal iktisab edip etmediği de soruşturulmalı..
Kamunun ödeyeceği tazminatlar konusunda, tazminata sebeb olan fiilinden dolayı, kamu otoritesine rucu hakkı bulunmaktadır. Tazminat alanlar bu konuda ayrı bir dava açarak, “Bizim ödediğimiz vergilerden ya da bu haksızlıklardan dolayı sorumluluğu olmayan kişilerin ödedikleri vergilerden bu tazminatın ödenmesi bir başka haksızlık sebebidir. Onun için bu paranın kamu otoritesi tarafından kamu sorumlusundan tahsil edilmesi gerekir..
Önce tabii, sanık sandalyesine oturtulan paşaların yaptığı anayasadan Türkiye bir an evvel kurtulmalı ve bu sanıkların baskısı altında karar veren mahkemelerin verdikleri kararlar, müracaat halinde yeniden yargılama kararı verilerek en azından haksız yere tutuklanan kişilere ve onların ailelerine iade-i itibar yapılmalıdır..
12 Eylül davası sadece bu iki kişi ile başlayıp bitirilemez.. Bu süreçte yer alan herkes sanık sandalyesine oturtulmalıdır.. İşkence iddiaları ayrıca soruşturulmalıdır. Aynı şekilde haksız mal iktisabı ve mali yolsuzluklar ciddi bir şekilde soruşturulmalıdır..
Muhtemelen Kenan paşanın rütbeleri sökülecek, unvanı geri alınacak ve lojmandan çıkarılacak, hayatının geri kalan kısmını Şahinkaya ile birlikte GATA’da geçirecektir..
Şimdi söz o dönemin tanıklarında. Kimin elinde ne belge varsa, savcılıklara bunları intikal ettirmeli..
12 Eylülcüler alemi ibret bir ceza almalı ki, bir daha kimse darbeye teşebbüs edemesin. Bilsinler ki, 30-40 yıl da geçse bu işlerin hesabı soruluyor.. Artık birilerinin inkarın kurtuluş için bir umut olmadığını görmesi, anlaması gerek.
12 Eylül davası, darbeciler açısından açıklayıcı, öğretici bir tecrübe olma özelliği taşıyor..
Hele şu 28 Şubat davası bir açılsın.. Hele Yazıcıoğlu davası yeniden bir açılsın, bakın daha neler göreceğiz..
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.