Başbakan'a bile küfrettiler...

Başbakan'a bile küfrettiler...

28 Şubat postmodern darbe sürecini diğerlerinden ayıran en önemli fark, darbeci zihniyeti en pervasız haliyle bize göstermesiydi.
AB ile Gümrük Birliği antlaşmasına rağmen askeri zihniyet öylesine pervasızdı ki ne hukuk dinliyor ne de halk iradesini ciddiye alıyordu.
Dönemin Erzurum Bölge Jandarma Komutanı olan Osman Özbek İHA'nın kaydettiği bir konuşmasında rahmetli Başbakan Erbakan için şöyle diyordu:
"Ulan p... dinde krallık mı var?"
Özbek yıllar sonra bu sözüyle Başbakan'ı hedef almadığını söylese de kimseyi inandıramadı. Çünkü Özbek'in Artvin'de bir denetleme sırasında Suudi Arabistan Kralı'nın davetlisi olarak umreye giden Erbakan ve ailesiyle ilgili sözlerinin devamı aynen şöyleydi:
"Adam olan gidip o krala misafir olmaz. Kusura bakmayın adam olan sülalesini, devletin bilmem nesini kiralayıp da misafir götürmez. Ben bunu kabul etmiyorum. Başbakan değil bilmem ne bakan olsa etmiyorum."
Kime söylendiği ne kadar açık değil mi?
Bu ağır sözlerin hesabını o günlerde ne siyaset, ne yargı ne de medya sorabildi, üstüne üstlük gazeteler manşet yaparak "korku" yayıyordu.
Daha vahimi, o sözleri makulleştiren dönemin Cumhurbaşkanı Demirel'in yaklaşımıydı:
"Paşa'nın öfkesi bir boşalmadır."
Bundan daha açık suç işlenebilir mi? Bu sözleri kim, kime söylese en azından hakaret davası açılır. Oysa o asker emrinde olduğu başbakana küfrettiği halde kimse hesap sormaya kalkamadı.
İşte askeri vesayet sistemi buydu... Bırakın balans ayarını, şiddet üreten andıçları, sadece bu nedenle bile o askeri vesayet sisteminin değişmesi gerekiyordu.
O dönem bir tek Osman Özbek değil, çok sayıda "kudretli general" de aynı pervasızlık içindeydi. Alın Erol Özkasnak'ın bir yazar için söylediklerini: "Onun makatına süngü takar cepheleri gezdiririm."
Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener'e "Gelirsek o kadını kazığa oturturuz" sözü de bir orgenerale aitti.
O günlere, sivil siyasete yöneltilen bu hakaretler açısından bakınca nereden nereye geldiğimiz daha iyi anlaşılmıyor mu?
Halkın vergileriyle krallar gibi yaşayan ama onları "angut" olarak nitelemekten çekinmeyin generaller gerçeği ortada dururken, sık sık darbelere karşı olduğunu söyleyen, "Neden 28 Şubat sürecinin üzerine gitmiyorsunuz?" diyen, hatta "AKP 28 Şubat'ın çocuğu" değerlendirmesini yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 28 Şubat soruşturmasıyla ilgili ilk tepkisi herkesi şaşırttı.
Kendisine "sosyal demokrat" diyen bir siyasetçinin darbe soruşturmasına ilk tepkisi "Bu ülkede adalet yok" mu olmalıydı?
Ee... Tabii kendisinden önceki genel başkanı Deniz Baykal, 28 Şubat postmodern darbe girişiminde ordunun rolünü, "Ordu önemli bir baskı grubudur" diye nitelerse, onun siyasete soktuğu öğrencisi de bu kadar diyebilir.
Anlaşılan "solcu CHP" bu kez de darbelerle imtihanında sınıfta kalacak...
28 Şubat soruşturmasında Çevik Bir'in de içinde bulunduğu çok sayıda asker gözaltına alındı. Gerçek şu ki soruşturmaya 28 Şubat postmodern darbesinin Veli Küçük'ü olarak nitelenen Çevik Bir'in de dahil olduğu askerlerle başlanması sürecin doğru eksende yürüyeceğini gösteriyor. Aslolan darbelerle hesaplaşmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi