AYİMin yaptığı işe bakar mısınız?
Sen değil misin YAŞ kararları ile ordudan atılan subaylar konusunda sesini çıkartmayan.
Peki şimdi ne oldu da, hükümetin takdir yetkisini dava konusu yapıp karar verebiliyorsun
Sizin çocuklar değil mi idi, üzerine vazife olmadığı halde, namaz kılan öğretmenleri, memurları görevden alması için bakanlıklara, idari birimlere baskı yapan, gazetecilerin görevlerine son verilmesini sağlayan derin güç
O andıçları yazanlar sizinkiler değil mi idi?
Askerî Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM), Balyoz soruşturmasında tutuklanan ve açığa alınan iki general ve bir amiralin terfi ettirilmemelerine karşı açtığı davada Başbakanlıka tazminat cezası vermiş.
Dava konusu neydi ve kim açmıştı davayı: Balyoz davasında tutuklama kararı verilen tümgeneraller Gürbüz Kaya, Halil Helvacıoğlu ve Tuğamiral Abdullah Gavremoğlu, 2010 YAŞ toplantısında askerin çoğunlukta olduğu şûra kararı ile terfi ettirilmişti. Ancak Balyoz davasında hükümeti devirmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklu yargılanan sanık üç ismin terfi kararnamesini Milli Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı imzalamadı. Böylece terfiler gerçekleşmedi. Bunun üzerine bu üç isim AYİMde dava açmıştı ve tazminat talep ediyorlardı..
Versin iyi olmuş. Böylece bu konuları yeniden hatırlamamız, konuşmamız, eleştirmemiz için iyi bir fırsat oluşturuyorlar.
Kimin kim olduğunu ve neyin peşinde olduklarını görüyor, anlıyoruz böylece..
Aynı günki gazetelerde şöyle bir haber daha vardı: Türkerinin ihbarıyla Sincanda bir öğretmeni yok etme operasyonu. Postmodern darbenin istihbarat birimini yöneten Fevzi Türkerinin 28 Şubat sürecinde MGKya sunduğu raporlar, fişleme ve linç harekâtının boyutlarını gözler önüne seriyor. Halk eğitim merkezinde çalışan Nurşen Orakçının öğretmenlikten atılmasını isteyen Türkeri, bazı bürokratları da başörtülü öğretmene yardım etmekle suçluyor. İsim vererek onları Atatürkçülük karşıtı ilan ediyor. Hatırlatalım, Türkeri paşa tutuklandı..
Dün askeri savcılar, bu işler olurken ne yapıyorlardı. Aynı mahkeme, YAŞ kararlarına karşı itirazlar yükselirken ne yapıyorlardı.?
Tamam! Çok iyi oluyor. Gerekçelerinizi de görelim beyler.. Ve tabi meseleye damardan girmek gerek. Ne olacak bu yargının bölünmüşlüğü, çiftbaşlılığı.. Askeri yargıya ne zaman son verilecek. Bunlar bu hali ile disiplin soruşturması bile yapamaz.. Bunlar Osmanlının Kadıasker anlayışından da çok uzak. Yargı bağımsızlığı yok. Emir komuta zinciri içinde işleyen bir mekanizma.. Derin devletin koruyucu kalkanı gibi sanki..
Sahi bu kadar darbe planları yapılırken askeri istihbarat, askeri savcı ne yaptı, ya da neden hiç bir şey yapmadılar. Bunların hepisini görevi ihmalden cezalandırmak gerek. MİTini de emniyet istibaratını da, Hava, kara, deniz, jandarma, genel kurmay istihbaratını da.
Tazminatın miktarı öğrenilemezken, gerekçeli kararın bir iki gün içerisinde tamamlanacağı kaydedildi. Kararda, idarenin eylem ve işlemlerine karşı dava açan üç davacının mahkeme tarafından terfisine karar verilmesine rağmen bunun uygulanmaması gerekçe göstermiş.
Hani kararı öyle bir zamanda açıklıyorlar ki, tam da e-muhtıranın tartışıldığı gün. Tam da Türkeri paşanın tutuklandığı bir günde.. Herhalde bu kararın nasıl alındığını da öğreniriz..
Tabi daha gerekçeli kararı göreceğiz. Sonra buna itiraz olacak.. Yani daha çoook konuşacağız bu konuları. Bu tür işler olmasa, nasıl gidilecek bu meselenin üzerine..
Tam da Anayasa değişikliği konusunun yeniden sıcak bir şekilde gündeme geldiği böyle bir zamanda, bu askeri yargı meselesinin temelden çözülmesi için de iyi bir hatırlatma, gerekçe ve tartışma zemini oluşturuyor bu karar.. Bu açıdan bu kararı verenlere, ve zamanlama konusundaki tevafuk sebebi ile bu sonuca vesile olan herkese teşekkür etmek gerek.
Bu kararın, davacı sanıklara da bir faydası olacağını sanmıyorum..
Dostlar alışverişte görsün kabilinden işler bunlar. Şecaat arzediyorlar.. Dikkatleri üzerlerine çekiyorlar ama, bu kendileri için hiç de iyilik vesilesi olmayacak sanırım.
Bu işlerin perde gerisindeki strateji uzmanları, takdisyenleri kimlerse, aslında kaş yaparken göz çıkarttıklarının farkındalar mı bilmem..
Adalet herkese ve her zaman lazım. Adalet mülkün temelidir. En çok da hukuk adamlarının hukuka sahip çıkmaları gerek. Tuzu kokutmamaları gerek. Yargıyı brifinglerle baskı altına alan bir kurumun içinde, o zaman bu işlere hiç ses çıkart(a)mayan bir kurumun bu gün böyle bir karara imza atması da son derece ilginç ve düşündürücü..
Bakalım bu işin bundan sonrası nasıl gelişecek. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer olabileceği gibi, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.