Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İkinci Ridaniye Savaşı

İkinci Ridaniye Savaşı

Bugünlerde Kahire’de Yavuz’un karaltısı görünüyor. Abbasiye’de askerle siviller arasında yapılan meydan savaşına kimileri ‘İkinci Ridaniye Savaşı’ diyor. Zira Tomambay ile Yavuz olarak bilinen Birinci Selim arasındaki savaş tam da burada cereyan etmiş. Peki, bu sefer askerle siviller arasında cereyan eden meydan savaşı neden Tahrir’de değil de Abbasiye’de cereyan ediyor? Bunun makul nedenleri var. Tahrir Meydanı savaşı Mübarek’e karşıydı ve gerçekten de Tahrir, devletle birlikte anılan bir meydan. Meydanların da ruhu var. Abbasiye’nin ise daha farklı hususiyetleri ve özellikleri var. Abbasiye’nin siviller tarafından nihai mübareze veya kapışma ya da hesaplaşma alanı olarak seçilmesi ne tesadüf ne de boşuna. Zira askerle anılan bölge. Ve Hazım İsmail taraftarları askerler tarafından önlerinin kesildiğini düşünüyorlar. Bunun için de Abbasiye Meydanı’nı seçiyorlar. Askeri kurumların merkezini ve sinir ucunu temsil ediyor. Abbasiye’nin üç temel özelliği var: Bunlardan birisi, orduyu temsil eden bir alan olarak anılmasıdır. İkincisi, burada akıl hastanesinin mevcudiyetidir. Bu hastane Mısır’ın Mazhar Osman’ı olarak da anılıyor. Burada psikolojik rahatsızlıkları bulunan hastalar tedavi görüyor. Lakin ülkenin akıl hastalıklarıyla ilgili asıl meşhur hastanesi Kalyubiye’de yer alan sufi hankahından bozma Hanke denilen hastanedir. Abbasiye’deki psikolojik hastaların tedavi gördüğü mekân Birinci Abbas Hilmi tarafından hizmete açılmış. Abbasiye bölgesinin veya mahallesinin üçüncü özelliği ise, Tomambay ile Yavuz arasında yapılan tarihi kapışma ve çetin savaştır. Bu savaşı Tomambay kaybetmiş ve bunun neticesinde Babu Züveyle’de idam edilmiştir.

¥

Mahmut Nafi adlı yazar Abbasiye’nin sembolik anlamı üzerinde duruyor. Burada askeri cuntanın beşinci kol faaliyetlerini yürüten baltacılarıyla Hazım Ebu İsmail yanlıları arasında meydana gelen arbede sırasında aklın kaybolduğunu ve belki de tek akıllı mekânın deliler diyarı veya hastanesi olarak kaldığına işaret ediyor. Akıllıların bu akıldışı kavgaları karşısında delilerin lisan-ı halleriyle dile geldiklerini ve ‘Dışarıdakilerin yeri bizim yerimiz, bizim yerimiz de onların yeri’ dediklerini aktarıyor. Hatta Birinci Abbas Hilmi tarafından yaptırılan Abbasiye’deki psikolojik tedavi merkezinin arbedeye katılanların çılgınlıklarına cevap veremeyeceğini ve kifayet etmeyeceğini ve onların yerinin daha azgın delilerin atıldığı Sultan Kalavun’un yaptırdığı ve eski bir sufi hankâhı olan Hanke olduğunu ifade ediyor. Seçimlere katılacak 13 adaydan birisi olan Muhammed Selim Avva ve Mısır’ın son feslilerinden olan Hafız Selame, arbedenin devrime kastedenler tarafından kasıtlı olarak çıkarıldığını ve komplodan ibaret olduğunu savunmaktadır. Bu akil zevat hem askerleri hem de Hazım Ebu İsmail taraftarlarını itidale çağırmaktadır.

¥

Mısır’da devrim ağır aksak bir şekilde yoluna devam ediyor. Hedefine yaklaştıkça gerginlik de artıyor. Sivillerin de hataları olmakla birlikte askerler istikbalde kazanımlarını korumaktan maada daha güçlü bir mevkii kazanmak istemektedirler. Bu da çekişme ve çatışma ortamını doğurmaktadır. Askerler geçiş süresini uzattılar ve daha da uzatmanın yollarını arıyorlar. Bu da askere karşı sivillerde zaten olmayan güven eksikliğini daha da tetikliyor. Sivil hayata geçtikten sonra da askerler güçlerini korumak istiyorlar. 1960 darbesinden sonra Türkiye’de yeniden kışlasına çekilen askerler, yeni dönemde siyasi sistemi sivilleri zayıflatmak üzere kurmuşlardı. Kendi kurmuş oldukları kurumlar askerin vesayetini siviller üzerinde hissettirecekti. Bundan dolayı da 1960 darbesinden sonra atanmışlar ve seçilmişler ayrışması ve kutuplaşması yaşanmıştır. Mısır’da da askerler; Türkiye’nin 1960’da yaşadığı, 1980’lerde yeniden konsolide edilen sistemi yeni dönemde ülkelerine adapte etmek istiyorlar. 12 Eylül Anayasası’nı taklit etmek istemelerinin nedeni de bu. Bunu en iyi uygulayabilecek başkan adayları, sivil kesimlerde bir tabana veya cemaate yaslanmayan adaylardır... Altı boş olanlardır. Bunlar askerin kıskacına veya parantezinde kalmaya mahkûmdur. Amr Musa şimdiden ülkeyi güvenlik kurulu tarzı bir yapı ile yönetmeye hazır olduğunu söyledi. Camp David’in geride kaldığını söyleyerek de halka da göz kırpmış oldu. Dolayısıyla Mısır’daki kavga Türkiye’nin iki modeli arasındaki kavganın izdüşümünü temsil ediyor. Mısır’da yaşanan, iki tarz-ı Türkiye arasında bir kavgadır. Onun ötesinde Abbasiye’de sivillerle askerlerin kavgası Yavuz ile Tomambay arasındaki kavgayı akla getiriyor (http://www.alarabiya.net/ views/2012/05/03/211920.html). Abbasiye Meydanı’nda Hazım Ebu İsmail taraftarlarıyla baltacılar arasında çıkan arbedeye müdahale edilmemesi muvazaa olarak nitelendirilmektedir. New York Times gazetesi gibi gazeteler tarafından durum baltacılarla askeri cunta arasında muvazaa olarak değerlendirilmiştir. Hırs, aklı alıyor. Hırsını aşmış deliler bile akıllı görünen muhterislerden daha az zararlı kalıyor. Deliler sistematik çılgınlık yapabilecek durumda değil. Hiçbir deli milyonlarca insanı kendi hırsı için ateşin içine atamaz. Lakin kaçık akıllılar bunu yapabilirler. Bundan dolayı birilerinin çılgınlar karşısında deliliğe öykünmesi boşuna değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi