Şiirimizin Yaşayan Aksakalı Bahaettin Karakoç
Şiirimizin yaşayan aksakalı Bahaettin Karakoç, 7 Mayıs 2012 tarihinde Şehr-i Maraşta KSÜ Türk Dili ve Edebiyatı Topluluğunun düzenlediği Türk Şiirinin Beyaz Kartalı / Bahaettin Karakoç Şiirinin Dünü-Bugünü programıyla yâd edildi. Programın konuşmacısı eğitimci-yazar Ramazan Avcı, yayınladığı Türk Şiirinin Beyaz Kartalı Bahaettin Karakoç adlı kitabı üzerinden usta şair Karakoçun slayt gösterisi içinde hâl tercümesiyle yetmiş yıllık şiir mücadelesini, yirmi bir eserini, şiirlerindeki edebî sanatlarını etraflıca anlattı ve şiirler okudu.
Bahaettin Karakoç ki, bilen bilir onun şiir mâcerasını. Şiirimizin beyaz kartalı. Şiirle yoğrulmuş çileli bir ömür, soylu bir kelime avcısı. Yaşayan şairlerin şeyhi Karakoç ağabeyin şiirlerinin tekniği, biçimi, muhtevası ve şiirlerinde geçen edebî sanatlar üstüne yüzlerce inceleme yazıları yazıldı.
O, anadan doğma şairdir. Sonradan olmuş bir şair değildir. Kendi ifadesiyle Kâlübelâdan beri muhacirim ben / Her nereye gitsem Ensar karşıladı / Bir at, bir kurt, bir yılan anladı da / Kendi cinsimden olanlar anlamadı / Omuz vurup geçenlerin açtığı yara / Kevgire çevirdi sevdalı yüreğimi / Ey Sevgili / Ne zaman darda kaldımsa / Hep sana yazdım arzuhalimi / Hep sen yetiştin imdada / / Bir kabir kapısının ağzında / Ne bir Münker, ne bir Nekirim ben.
Bir şairin ifadeleriyle Türk edebiyatına yıkılmaz şiir kaleleri kuran, kurduğu kalelere bir daha dönüp bakmayan bu büyük usta. Uzaklara Türküsünü söyledi. Güneş Uçmakını bitirdi. Beyaz Dilekçesini kayda geçirdi. Şurada ne kaldı songüz demeye.
Analar ve babalar çocuklarına onun şiirlerini okurlardı ilk kez: Hangi yayla yeşil nerde keklik çok / Gel seninle orda olalım çocuk / Kayalar kayalar sırt sırta vermiş ? Kimi yeni mürit, kimi ermiş.
Şiirlerinde tema ve Türkçenin en zengin kelimeleri vardır. Şair Vahap Akbaşın tesbitleriyle insana dair her hâl, onun şiirinde kendine bir yer bulur. Bu tema zenginliği içinde iki kavram anahtar özelliği taşır. Bunlar aşk ve tabiattır. Aşk ve tabiat gibi iki temel evrensel kavram, Karakoçun şiirini insanlığın şiiri yapıyor. Şiirinin merkezine Allahı aldığını ifade ediyor. Diğer bütün temalar bu merkezin altın halkalarından başka bir şey değildir ki bunların içinde gönül kumaşı, erlik sınavı, sonsuza yeşerme tohumu... gibi nice güzellikler vardır. O bütün helâl güzellikleri insanlıkla paylaşmayı arzulamaktadır.
Doç. Dr. Mehmet Narlının, 1950 Sonrası Türk Şiirinde Bahaettin Karakoç adlı Y. Lisans tezi, şairin şiirlerinde kullandığı, Türkçeye kazandırdığı ve bugün maalesef dilimizden düşürdüğümüz binlerce kelime, mazmun ve edebî sanatlar üstünedir ki, Karakoçun şiirlerindeki dil gücünü bilmek isteyenler bu değerli teze müracaat etmesi şarttır.
1986da Maraşta yayınladığı ve Türkiyeye dağıttığı Dolunay Dergisiden bahsedildi. Ah, Dolunaylı yıllar! Necip Fazıl üstadın ifadesiyle geçen zamanlar. Dolunaydan mevzu edilirken çeyrek asırlık zaman tüneline daldım. İlk göz ağrım olan bu dergiye emekleri geçen en başta Ali Yurtgezen Hocam, Mütefekkir Nurettin Topçu uzmanı ve şâkirdi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Kök Hocam ve Fazıl Tiyekli Hocam gönlüme düştü birden. 1987 yılından başlayarak 16 yıl süren Dolunay Şiir Şölenleri anlatıldı ki, pek duygulandım.
Duygulu program Türk Dili ve Edebiyatı Topluluğu öğrencisi takdimci hanımın, Karakoç ağabeyin Ihlamurlar çiçek Açarken şiirini okumasıyla başladı. Peş peşe okunan şiirlerin ardından Edebiyatçı-yazar Ramazan Avcı, Karakoç ağabeyle sorulu sohbet ederek, şiir üzerine salonda herkesin çarpıcı ve anlamlı anekdotlar dinlemesine vesile oldu. Öyle ki, Karakoç ağabey bildik üslûbuyla zarflar attı ve şairlere meydan okudu.
Evvel emirde belirtmek gerekir ki, şehr-i Maraşa bu programı hazırlayan KSÜ Türk Dili ve Edebiyatı Topluluğu hocaları Yrd. Doç. Dr. Lütfi Alıcı ve Yrd. Doç. Dr. Fethi Yanardağa ve hususen KSÜnün bir kültür ve medeniyet üniversitesine dönüşmesinde fikrî ve teknik emekleri geçen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Yıldırım Hocaya ve Türkiye Yazarlar Birliği K. Maraş Şube Başkanı öğretim gör. İsmail Göktürke, Türk üniversitelerinin böyle programlara ev sahipliği yapmasına hasret kalan ve yüreği yangın nesilden biri olarak teşekkür etmek ve haklarını teslim etmek isterim.
Dahası var; bu programda da kalbim ve fikrim mutmaindi. KSÜ talebelerinin abisi Kütüphane Müdürü, şair ve tesbihdar Hasan Ejderha ile üniversitenin talebe-i güzidelerinden Ahmet Eralp ve Bekir Büyükkurtla da beraberdim.
Türkiyede iktisadî kriz varmış doğrudur. Hayat zor, ortalık hoş değilmiş, doğrudur. Dışarıda şiddetli yağmur sesleri ve şimşekler çakıyor. Sel âfetleri hayatımızı felç etme ihtimali olabilirmiş, ne gam! Olsun, Allahın rahmetidir. Aklımda ve kalbimde kalan, o gün kendimi yine bahtiyar hissettiğimdir. Kalbim ve fikrim kazançlı olarak ayrıldım KSÜden.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.