Aziz Üstel

Aziz Üstel

Biz adamı hapse de atarız dünyayı başına da yıkarız

Biz adamı hapse de atarız dünyayı başına da yıkarız

Cumartesi günleri STAR Gazetesi Büyük Doğu Dergisi’ni ek olarak sunuyor okura. Necip Fazıl Kısakürek’in çıkardığı bu derginin ikide bir ya toplatılması ya da kapatılmasının nedeni Milli Şefimiz, efendimizi, günümüze göre son derece de masumane bir biçimde eleştirmesinden kaynaklanır. Nasıl bir zamanlar Tayyip Bey kürsüden şiir okudu diye yargılanıp hapsedilmişse, Necip Fazıl da şiir yayınladı diye dergisinden olmakla kalmadı yargılandı, hem hapis hem de para cezasına çarptırıldı.

İttihatçıların fikir babalarından, önde gelen kalemlerinden Filozof Rıza Tevfik, 1918 yılının Şubat ayında, Abdülhamid Han uzun zamandır halkın gözünden uzakta, metruk bir saray köşesinde ölünce, dayanamamış şöyle bir şiir karalamıştı:

“Sen değil, naşın hükümdar olsa elyaktır bize

Dönsün etsin taht-ı Osmaniyye tabutun culus.

Yani seni tabutundan çıkarıp tahta oturtsak, bunların canlısından daha iyi yönetirdin bizi! Bu şiiri de Büyük Doğu, 30 Mayıs 1947 tarihinde, 65. sayısında yayınlamış. Vay sen misin yayınlayan! O saat dergi toplatılmış; bir sayı sonra da savcılık emriyle kapatılmış. Necip Fazıl aleyhine de “Türklüğe hakaret” gerekçesiyle dava açılmış! Savcı ilk duruşmada, İsmet İnönü’nün çatık kaşlı resminin altında durmuş, kollarını kavuşturarak haykırmış Necip Fazıl’a: Böyle saçma sapan şeyler yayınlayan adamı biz hapse de atarız, dünyayı başına da yıkarız!

Necip Fazıl şiirin altına şunları yazmıştı kendi yorumu olarak:

“En genç fikir nesli biz olduğumuza göre, Abdülhamid devrini ne şahsi bir menfaat, ne de şahsi bir garazla ele almamız söz konusudur. Sırf öz ilim ve saf hakikat adına ortaya attığımız Abdülhamid devri ve kişiliğiyle ilgili, baştanbaşa bir siyaset yalanı olarak Meşrutiyet’ten sonraki kuşaklara yutturulduğu konusundaki tezimizin tam bir teyide kavuşması ve üstelik bu teyidin Abdülhamid’e karşı bizzat mücadeleye girişmiş bir şahıstan fışkırıvermesi...”

Rıza Tevfik’e gelince, Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde hasta yatarken 1949 yılında, mahkeme nedeniyle kendisini sorguya çekmeye gelen Avukat Şeref Laç’a, yanlarında bir doktor da varken, şunları söyler:

“Ben bu şiiri Türk milletine hakaret amacıyla değil, tam aksine Türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Han’a edilen iftiraları tespit amacıyla yazdım. Hakan, 31 Mart Vak’âsını düzenlediği gerekçesiyle, sadece iftiraların değil, tertiplerin de en hainine hedef tutulmuştur. İttihatçılardır 31 Mart’ı tertipleyenler ve bunların içinde ben de varım! Biz, Selim Sırrı Tarcan ve ben Rıza Tevfik , 31 Mart’ı kışkırtma ve körükleme işini yönettik. Hasta yatağımda söylediğim bu sözlere tarih kulağını kabartsın!”

Önemli dergidir Büyük Doğu; yakın tarihimize ışık tutması ve birçok insanın bir kez olsun durup düşünmesini sağladığı için en azından.

(Kaynak: Salih Mercan (Derin Tarih Dergisi Sayı 1 Nisan 2012)—Hilmi Yücebaş, Filozof Rıza Hayatı,Hatıraları, Şiirleri— İst. 1978. Sayfa 347)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Aziz Üstel Arşivi