İskilipli Âtıf Hocaya Dil Uzatan Kemalist İlahiyatçı
Kemalist ilahiyatçıların en âdisi, en fitnekârı ve fâsığı yine hezeyan kusmuş. Kanlı Kemalist cumhuriyetin şarlatan ilahiyatçısı ve ajanı Y. Nuri denen teoloji papazı bu kez de İskilipli Âtıf Hocayı diline dolayarak, millete rağmen İngilizlerin telkiniyle ilân ettirilen Altı Ok cumhuriyetinin İstiklâl Mahkemelerince şehit edilen bu âlim hakkında iftiralar düzmüş yine: Bu kişinin idam edilmesi şapka muhalefetinden değil, Kuva-yı Milliyye ve Millî Mücadeleye karşı olmaktan ve vatan hainliğindendir...
Sahte bir İslâmın sözcülüğünü yapan, içi dışı Protestan laikçi olan yılan dilli Y. Nuri, şehit İskilip Âtıf Hocayı gözden düşürme vazifesini üstüne almış olacak ki alçakça dil uzatıyor.
KEMALİST İLAHİYATÇILARIN EN MÜPTEZELİ
Şovmen ve sosyete ilahiyatçısı Y. Nuri adlı hayvan-ı natık, beslendiği ve rütbeler aldığı Kemalist güçlerin ideolojisi adına zırvalamak ve içindeki şenî pislikleri kusmak vazifesini yerine getiriyor.
Namussuzların en namussuzu, fâsıkların en fâsığı, şarlatanların en şarlatanı, belden aşağı bir mahlûk olan Y. Nurinin, İskilipli Âtıf Hoca için iftira dolu sözleri kullanırken, kirli ve fesat kalbi hiç mi titremedi? Allahtan hiç korkmadı mı?
Bir Mason, bir Yahudi, bir Moskof ve bir Amerikan şeytanı bile onun yaptığını yapmaz, tarihi bu kadar çarpıtmaz ve yalan söylemez. Çünkü, bu düşmanların meselesi başkadır. Y. Nuri, bunlardan daha beter bir namussuz, bir akrep, bir psikopat. Dahası, ayarı bozuk dokolte kadınlarla dinî programlar yapmaktan, hâşâ huzurdan şehevî haz duyan bir kadınperest. Aynen Adnan Hoca gibi bir manyak, bir ruh hastası.
İskilipli Âtıf Hocaya uzattığı dil yılan zehirinden beter: Bu İskilipli adlı kişi diri iken Damat Ferit Hükümeti faydalandı. Şimdi de ölüsünden İngiliz ve Damat Ferit yolunda olan gidenler faydalanmaktadır. Hedef açık. M. Kemali suçlu göstermek. Teal-i İslâm Cemiyetinin (ada bakın) varlığını kullanarak, İngiliz ve Yunan işgaline karşı çıkılmaması için çalışan, bu yolda hazırlattığı beyannameyi köylere dağıttırmaktan,Teşkilât-ı Esasiye Kanununu tağyirden, Millî Mücadeleye karşı çıkmaktan ve hayatı bir yığın kanuna aykırı faaliyet içinde olan İskilipli adlı kişinin birçok suçu tesbit edildiğinden hainlik suçlarıyla idam edilmiştir...
MEZHEPSİZ, CÂMİSİZ VE CEMAATSIZ İLAHİYATÇILARIN EN ŞENÎSİ
Mezhepsiz, câmisiz ve cemaatsız Y. Nuri, kanunları ve fikirleri mazlum Müslüman kanlarıyla kirli Kemalist ideolojinin dünkü ve bugünkü şeflerine and içmiş olması gerek ki, tarihi bu kadar çarpıtabiliyor. Teal-i İslâm Cemiyeti ifadesini kullanırken ada bakın diyerek bu isimden rahatsız olduğunu ima ediyor Kemalist ideolojiden oluşan kanına dokundu galiba?
Ne varmış bu isimde? Teal-i İslâm: İslâmı yükseltme cemiyeti. 20. Asrın başındaki pozitivist Avrupa salgını karşısında böyle bir cemiyetin varlığı ve isminden daha normal ne olabilir?
Âtıf Hoca, Dönemin şeyhülislâmı Mustafa Sabri Efendinin, İngilizlerin baskısı sonucu hazırlamak mecburiyetinde kaldığı beyannameyi imzalamadığına dair, uzmanların beyânlarına göre Türk Genelkurmay arşivleriyle İngiliz Arşivlerinde belgeler mevcut.
İngiliz kruvazörlerinin namluları Dolmabahçe Sarayına çevrilmiş, Sultan Vahdettin ve Damat Ferit Hükümeti de bu şart altında beyannameyi hazırlayıp dağıtmış. Meselemiz bu mevzuda, Şeyhülislâm Mustafa Sabri Efendinin ve Vahdettinin siyasî pozisyonlarını tartışmak değildir.
Yer ile gök şahit ki, Türkiye ile İngiliz arşivlerindeki belgeler ifade ediyor ki, Anadoludaki Kuvvacılara karşı hazırlanan bu beyannamenin İngilizlerin emriyle Yunan uçaklarıyla havadan dağıtılmasını duyan Âtıf Hoca, Tahirül Mevlevî namıyla bilinen Mehmet Tahir Olgunla birlikte Şeyhülislâm M. Sabrinin makamına gelerek Bir şey duyduk doğru mu? Doğru diyor Şeyhülislâm.
İSKİLİPLİ ÂTIF HOCA: BEYANNAMEYİ İMZALAMADIĞINI, KUVA-YI MİLLİYEYE KARŞI ÇIKMAK GÜNAHTIR, VEBALDİR... DİYEREK TEKZİP YAYINLIYOR
Âtıf Hoca, M. Sabri Efendi ile yönetiminde beraber olduğu Teal-i İslâm Cemiyeti adına bu beyannamenin yayınlanmasına râzı olmadığını söyler. Bunun üzerine, 23 Teşrin-i evvel (Ekim 1920) tarihli ve 1034 sayılı Vakit Gazetesinde bu beyanname hakkında tekzip yayınlatır, Kuvva-yı Milliyye karşı çıkmak günahtır, vebaldir ve doğru değildir diyerek mealen, yayınlanan beyanname ile yönetiminde bulunduğu Teal-i İslâm Cemiyetinin mensubu olarak alâkasının ve altında imzasını bulunmadığını, karşı çıktığını, ifade eder.
YUNAN İŞGALİNİ İLK KEZ TEAL-İ İSLÂM CEMİYETİ ADINA İSKİLİPLİ ÂTIF HOCA PROTESTO EDİYOR VE BEYANNAME YAYINLIYOR
Bu niyete sahip Âtıf Hoca ki, İzmirin Yunan işgaline karşı ilk kez Teal-i İslâm Cemiyeti adına telin beyannamesi yayınlar, vatan sathının her yerinde mücadele edilmesi için çağrıda bulunur ki, Millî Mücedeleye fikren ve fiilen karşı olmamış, en başta M. Kemalin de bağlı olarak yemin ettiği Halifeye ve hilafete bağlılığı esas almıştır.
Âtıf Hoca, 1900 ve 1920li yıllar arasında bulunduğu çevresinin dürüst bir din âlimi olarak kendi vazifesiyle alâkalı bir insandır. Bir ilim derneği olan Cemiyet-i Müderrisin deki faaliyetinin yanında Darül Hilafet-i Aliyye Medreselerinde müderris ve dersiammlık ve İbtidaî Dahil Medrese-i Umum Müdürlüğü ve müfettişliği yapmış bir âlimdir.
KEMALİSTLERİN TEOLOJİ AJANI Y. NURİ, ASILSIZ İTHAMLARDA BULUNUYOR
Kemalistlerin teoloji ajanı Y. Nurinin, Atıf Hoca için geçmişte bir yığın kanunsuzluk içinde bulunduğu... ithamın aslı şudur: Âtıf Hoca, 1900lı yılların ortalarında vazifesi ve gerçek ihtiyaçlar gereğince Medreselerin eksikleri üzerine bir rapor hazırlar ve Meşihat-ı İslâmiyye Dairesine sunar. Köklü değişiklikler istediği içindir ki, Medrese çevresindeki bazı kişilerin menfaatine ters düşen bu rapor yüzünden Âtıf Hocayı Şeyhülislâm Celaleddin Efendiye şikayet ederler ve onun önce Bodrum, sonra Kırıma görev sürgünü olarak gönderilmesini sağlarlar.
Mezhepsiz ve laikçi-protestan İslâm reformist taklitçisi Y. Nurinin, onun için geçmişteki bazı kanunsuzluk içinde bulunduğu... dediği hâdisenin ilk budur. İkincisi ise, Sebilürreşadda yazdığı yazılarında İttihatçıların din ve millet ayrımı yapan politikalarını tenkit ettiği ve M. Şevket Paşanın öldürülmesinde rolü olabileceği ithamıyla Divan-ı Harbe verilir, Sinop, Çorum gibi yerlere sürgün edilir. Ayrıca vaaz vermesi yasaklanır. 1912-13 yılı arasındaki seçimde mebus aday olmasına rağmen, İttihatçılar, seçilme şansı çok yüksek olduğu için adaylığının kanunsuz olduğuna da dair karar çıkartırlar.
Mesele bundan ibarettir.
FİKRİ VE KALBİ BOZUK İLAHİYATÇININ SÖYLEDİKLERİ KÜLLİYEN YALAN
Fikri ve kalbi bozuk Y. Nuri zihniyet olarak önce İttihatçı, sonra Müslüman âlim ve hocaların kaatili Altı Ok cumhuriyetinin sulbünü taşıdığı içindir ki, muhterem âlim Âtıf Hocaya akıl almaz iftiralar atmayı kendine vazife edinmiş. Söylediklerinin hepsi yalan.
Âtıf Hoca, Millî Mücadele yıllarında işgal altındaki İstanbulda medresede hem müdürlük, hem de müderrislik yapmaktadır. Bu şartlar altında İnönü gibi onlarca generalin, bürokratın, sivil münevveranın dahi gizli olarak ayrılabildiği, dahası açıktan intikalin yapılamadığı İstanbul ortamında Âtıf Hoca belki de bu halet-i ruhiyye içinde karar verememiş ve devam eden vazifesinin dünyasında kalmayı düşünmüştür.
Şüphesiz ki, Millî Mücadeleye katılmış olması gönülden arzu edilirdi. Fakat tarihin yazgı ve cilvesi üstüne ahkam kesmek yanlıştır. Keza Millî Mücadeleye katılan bir kısım askerî ve sivil elit birkaç yıl sonra Kemalistleşerek, Millî Mücadelenin İslâmî ruhuna ihanet etmiş ve Hakka tapan milleti aldatmıştır. Millî Mücadeleye katılamayıp da bu mücadelenin ruhuna uygun fikir ve ahlâkla Hakka tapan millete hizmet eden İskilipli Âtıf Hoca gibi âlimlerin kaderini ve Kuvvacıların bir kısmının kanlı cumhuriyetle zâlimleşeceğini nasıl izah edeceğiz?
-------------------------------------
EK YAZI:
GÖNLÜME DÜŞENLER
Hasan Keklikçi; cömert, hasbî ve müeddeb dost.
Onun bir de adaşı var: Hasan Ejderha; şair ve tesbihdar.
Fikir Dükkânı nâmıyla bilinen Mekteb-i İrfanın Tâlim Defterinde Hasaneyn olarak geçer.
Bu iki dost öteden beri, fakire yakîn olmak için (dostluğun pîrleri onlardan râzı olsun) tasavvufâne bir eda ile birbirini kıskanır, birbiri hakkında nükteli aleyhte konuşur ve yüreğimle oynayıp dururlar.
Bilmelidirler ki, bu fakirin yüreği dar ve tek kişilik değil? Dost sayısı kadar, çatal çatal...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.