Hakikaten çok merak ediyorum
Müşteri, şimdi, Cumhurbaşkanı Gül ve YÖK Başkanı Erdoğan Teziç arasındaki kavgayla ilgili bir çift söz söylememi bekler.
Müşteri velinimettir ama, kaç gündür telefonu çalmamış, kendisini eski anı kırıntılarıyla varetmeye çalışan bir adam için o kadar da kolay değil.
Erkenden evden çıktım, öldürücü trafiğe rağmen gazeteye geldim. Ajanslara baktım. Gül-Teziç kavgasının safahatını izledim.
Nasıl bir kasavet ortalıkta...
Şimdi size, ‘Klavsen sesi ne çirkin’ desem, ‘Hadi ulan ordan’ diyeceksiniz.
Handel’in Organ Konçertosu 4 nolu allegrosunda ağırlıklı olarak klavsen kullanılmış. İyi ki keman biraz dengeliyor da, tınıları ‘çekilebilir’ kılıyor.
Handel bitti, Borodin başladı. Daha iyi Borodin. Daha sakin. Sükunet iyi bir şey. Quartet biraz arabesk mi kokuyor ne? Fakat etkileyicidir... Farklıdır... Farklılığını hissedersin. Melankolisini anında geçirir.
Posta kutusuna baktım.
Bir-iki velinimet övgüsü...
Bir-iki muhatabı belirsiz gönderi...
Bugün de telefon çalmayacak ve adam üzülecek.
Mutlu olmuş gibi yapmaktan başka elden ne gelir? Hepimiz oturuyor gibi, çalışıyor gibi, çay içiyor gibi, yaşıyor gibi yapıyoruz ve bu ‘gibi yapmak’lar çürütüyor bizi.
Neyse, Cumhurbaşkanı Gül, kendisine gelen ‘atanacak rektörler listesi’nde bir not görmüş. Bu notta, filanca rektör adayının evli olduğu, karısının da ‘kapkara çarşaflarla dolaştığı’ bildiriliyormuş; Gül araştırmış, adam bekar çıkmış.
İşte ‘birileri’, bu gibi lüzumsuz teferruatla ilgileniyormuş.
Konu birtakım internet sitelerinde speküle edilince, işi nefsi müdafaaya döken YÖK Başkanı Teziç hemen bir basın toplantısı düzenledi ve konunun kendileriyle ilgisi bulunmadığını, Cumhurbaşkanı’na böyle bir not göndermediklerini söyledi.
Derken, Çankaya’dan bir açıklama geldi: ‘Elimizde böyle bir not var, ama biz bu notun YÖK tarafından gönderildiğini söylemedik.’
Peşpeşe yapılan açıklamalardan da anlaşıldı ki, lüzumundan fazla alınganlık gösteren YÖK Başkanı, bu konuda haklıymış.
Fakat haklı olması, Teziç’in sair konularda haklı olduğu anlamına gelmiyor.
Burslu öğrenci olarak Avrupa’larda okumaya yeltenin, bakalım başınıza neler geliyor? Bakalım aldığınız diploma geçerli sayılıyor mu? Bakalım YÖK’e bağlı üniversitelerinde master veya doktora yapabiliyor musunuz?
Üniversiteyi ezkaza bir İslam ülkesinde bitirmişseniz, o zaman ölümlerden ölüm beğenin. Bitirdiğiniz üniversitenin dünyada ‘ilk 500’ arasında yer alması bile durumu değiştirmez.
Çünkü, bilim adamı yetiştirmek amacıyla devlet bursuyla yurtdışına gönderilmesi planlanan öğrencilerin seçimini kendi uhdesine almak isteyen YÖK’ün başkanı, bir süre önce demiştir ki, ‘Yurtdışına gidecek öğrencileri Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlemesi durumunda, söz konusu öğrencilere, üniversitelerimizde görev verilmesi akademik özerklik açısından mümkün olmayacaktır.’
Böyle demiş/böyle diyebilmiş (yani, öğrencisini tehdit etmiş) bir akademisyen, kendisini savunmak için kimsenin özel yaşamıyla ilgili olmadıklarını söylüyor ve ‘Niçin ilk 500 üniversite arasında bir Türk üniversitesi yok?’ sorusunu cevaplayacağına, kendisiyle ilgili olmayan bir meselede Cumhurbaşkanı’yla polemiğe giriyor.
Şimdi ben de merak etmeye başladım:
İlk 500 üniversite arasında niçin ‘çağdaş’ bir Türk üniversitesi yok?
Hakikaten çok merak ediyorum.