Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Tarihin rövanşları

Tarihin rövanşları

Tarih med ve cezirlerle ve gitgeller ile yüklü ve doludur. Tarih yıkıcı hareketlerin veya cahiliyetlerin dirilişine sahne olduğu gibi aynı zamanda hakkın ve hakikatin dirilişine de sahne olmaktadır. Tarih dairevi olduğundan diriliş de tek yönlü değildir. Dönüşümlüdür. Kötü veya iyi fikirler tohum gibi toprağın altında saklanır ve sıcak bir ortam bulduğunda yeniden filizlenir ve neşvü nema bulur. Nitekim bir ayette şöyle denilmektedir. “tilke’l eyyamu nüdaviluha beyne’n nas/İnsanlar arasında günleri (iyi ve kötü, zafer ve hezimet) döndürüp dolaştırırız...” Tarih karşıt hamlelerle doludur. Tarih ker ve fer yani zeval ve ikbal seferleriyle doludur. Bunu en iyi remzeden hususlardan birisi ise Timurlenk’in Pers destanı olan Şehname’nin yazarı Firdevsi’nin kabrine uğraması ve bu ziyaretiyle şuubi düşünceden rövanş almasıdır. Kabrin başında durarak Firdevsi ile hesaplaşmıştır. Timurlenk aynen Cengiz ve torunları gibi İran’ı bir baştan diğer başa geçmiş ve İskender gibi topraklarını çiğnemiştir. Her yerde ve yörede yaptığı gibi burada da katliamlar yapmıştır. Lakin onun Firdevsi’nin kabrini ziyareti bize ibret dersleri sunmaktadır. Timur Han, İran seferinde, Şehname’nin yazarı ünlü şair Firdevsi’nin mezarına giderek şöyle seslenmiştir: “Kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup Türk’ü şimdi gör!” demiştir. Belki de Timur’u kızdıran hususlardan birisi Firdevsi’nin temsil ettiği Pers ırkçılığının ve şuubiliğinin kendisine sui tesirleridir. Firdevsi’ye kadar şuubilik akımı kimi İranlıların şuur altında yaşamış ve küllenmiş vaziyette de olsa da korunu muhafaza etmiştir. Firdevsi ile birlikte edebi olarak yeniden dirilmiştir. Firdevsi’nin veya İran şuubiliğinin veya milliyetçiliğinin ötekisi ise Türkler ve Araplardır. Şair kadim Pers medeniyetinin üstünlüğünü savunarak tarih sahnesine İslam sayesinde çıkan her iki milleti de (Araplar ve Türkler) aşağılamıştır. Türkleri ve Arapları aşağı iterek Persleri yüceltmek istemiştir.

¥

Tarihçiler İranlıların Timurlenk’i sevmediklerini söylerler. Bunun muhtemel iki nedeni vardır. Bunlardan birincisi, Anadolu gibi İran’da da irtikap ettiği katliamlardır. İkincisi ise Firdevsi’nin kabrinde İran şuubiliğinden veya ırkçılığından intikam almasıdır. Halbuki Timurlenk pragmatik bir adamdır ve kafasına göre bazen Şiiliğe ve bazen de Sünniliğe meyletmiştir. Hatta soyunu da bazen Hazreti Ali’ye (K.V.) bazen de Cengiz Han’a nispet etmiştir. Eklektik ve senkretik bir adamdır. Velhasıl Timurlenk kabirde de olsa Firdevsi ile hesaplaşmış ve Şehname’yi susturmuştur!

¥

Suriye’de de böyle olmuştur. Bizans İmparatoru Herakl Müslümanların Suriye’yi ele geçirmesinin akabinde Abdullah Ahmer’in Endülüs’te yaptığı gibi Suriye’ye son bir bakış fırlatmış ve: ‘Elveda Suriye. Artık bu buluşmanın devamı ve tekrarı yok’ demiştir. Lakin Haçlılar ve ardından da Sykes-Picot bölüşümü veya paylaşımından sonra 1917’de veya sonrasında Fransız General Henri Joseph Étienne Gouraud, Selahaddin Eyyübi’nin Şam’daki kabrine uğrayarak aynen Timurlenk’in Firdevsi ile hesaplaşması gibi Selahaddin Eyyübi’nin kabriyle hesaplaşmıştır.

Fransız General Gouraud heyecanla geldiği kabrin başında şöyle seslenmiştir: “Selahaddin biz yeniden döndük...” Lakin bu dönüşleri de tarihin parantezlerinden birisi olmaktan kurtulamamıştır. Tarih onları da geride bırakarak yoluna devam etmiştir. Tarihin iyilerle kötüler arasında bir hesaplaşma mahşeri olduğunu beyan eden ifadelerden birisi de bir hadis-i peygamberidir. Kudüs ve Filistin için nöbet alanı (ardu’l ribat) tabirini kullanmıştır. Bu tarihin nöbetleşe ve rövanşlarla yoluna devam edeceğinin bir haberi veya ihbarı gaybisidir. 1917’de Kudüs’e giren İngiliz orduları komutanı General Allenby de “Haçlı seferleri şimdi bitti” derken, Şam’a giren Fransız komutan ise, Selâhaddin-i Eyyubî’nin türbesinde, “Selâhaddin, işte geri döndük” diye söylenmiştir.

Nitekim, tarih boyunca öyle de olmuştur. Haçlılar ardından İngilizler ve Siyonistler muvakkaten bu toprakların sahibi olmuştur. Lakin bu toprakların hakiki sahibi şaşmaz imanın ve inancın temsilcileri ve bekçileri olan Müslümanlardır.

Diğerlerinin zaferleri, Müslümanların ise hezimetleri muvakkat, geçicidir.







Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi