Abdülhamid Hanın kurduğu ajanlık ve paramiliter örgütler
Yıldız Hafiye Örgütü, Alman İmparatoru Hacı Wilhelmin İstanbul ziyareti sırasında, Padişaha bir Alman polis müdürünü önermesiyle kurulur ve biçimlenir. Bu polis müdürüdür istihbarat örgütünü kuran. Özellikle dış düşmana karşı daha da başarılı olması amacıyla Weiss, Schirman ve Trescou adında üç istihbarat uzmanı daha katılır örgüte.
Profesyonel Alman istihbaratçılarının yanı sıra padişah tekke ve tarikatlardan da olabildiğince yararlanır. İstanbul ya da Anadolunun en ücra köşesinde küçük bir kıpırdanma olsa, anında saraya iletilir. Aslında bu istihbarat örgütü, amacının dışına da çıkmıştır kimi zaman. Kurunun yanında yaşın da yandığı olmuştur elbet bu ihbarlar sonucunda.
Aslına bakarsanız 19. yüzyılda yaşanan iç ve dış olaylar sultanı Yıldız İstihbarat Örgütünü kurmaya zorlamıştır adeta. Anılarına Abdülhamid Han şöyle yazar :
Yabancı devletler kendi çıkarlarına hizmet edebilecek kişileri vezir hatta sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet güven içinde olamazdı. Doğrudan şahsıma bağlı bir istihbarat örgütü kurmaya bu yüzden karar verdim. İşte düşmanlarımın jurnalcilik dediği teşkilat budur! (Abdülhamitin Anıları-İsmet Bozdağ-Kervan Yayınları)
Teşkilatın üzerinde çalıştığı bir başka konuysa tahta yönelik darbe girişimlerini ortaya çıkarmaktı. Onun bu yolda yürüttüğü girişimler sadece imparatorluk sınırları içinde değil, Avrupada tahta karşı geceli gündüzlü çalışan Jön Türklerin bulunduğu Paris, Londra, Brüksel, Cenevre ve Kahirede de yapılmıştır.
Yıldız Jurnal Örgütünün sadece basit muhbirlik işleriyle uğraştığı iddiaları tarihi saptırmaktan öte bir anlam taşımaz. (Enver Ziya Karal-Osmanlı İmparatorluğu) Elbette basit kıskançlık ve hasetten kaynaklanan jurnaller vardır. Ama unutmayın ki III. Selimin kurduğu derin devlet bu örgütün merkezindedir. Adına Şurayı Devlet denilen bu yapılanma günümüzün MGKsı gibi hiçbir sorumluluğu olmayan ama devletin rotasını belirleyen bir kuruluştu. Bu örgüt gün gelip de Encümen-i Daniş adını alsa da sür-git devletin siyasetini belirleyen, kadife eldiven içinde demir yumruktur.
Bakın, jurnaller basit ispiyonlar, ihbar raporları değildi çoğunlukla. Her ne kadar II. Meşrutiyet ilanından sonra bunların tamamına yakınını İttihatçılar yakmışsa da Başbakanlık arşivlerinde hala birkaç tanesi mevcuttur. Paris Sefirliğiyle birlikte Brüksel ve Bern elçilikleri görevini üstlenen Salih Münir Paşanın şu raporuna bir göz atın: Osmanlı Devleti Sefareti. Paris 113. Mabeyin Başkatipliği Yüksek Makamına; Devletli Efendim Hazretleri.
İngilterenin uyguladığı genel siyasetle Osmanlı Devleti hakkındaki davranış, tutum ve niyetlerine dair tanzim ettiğim geniş ayrıntılı raporu ekte arz ediyorum. Bu hususta emir ve ferman sizlerindir. 22 Temmuz 1903.
Rapor şu cümleyle başlıyor: İngilizlerin güttüğü siyaset insaf, yücelik, samimiyet ve mertlikten bütünüyle yoksundur. Ve sömürgeciliğin, birçok devleti boyunduruk altına alarak kanını, iliğini emdiğini bunun da, ada halkının yaşamını sürdürmek için elzem olduğunu birçok örnek vererek, olay sıralayarak anlatır. Salih Münir Paşanın jurnal olarak İttihatçılar tarafından damgalanan raporu, otuz sayfadır ve günümüz profesyonel istihbarat raporlarının birçoğuna taş çıkarır. Önce haber toplama, sonra analiz, derken tez oluşturmasıyla istihbaratçılara örnek oluşturmaktadır bu gün bile. Yani Yıldız Jurnal Teşkilatı bir polis muhbirliği örgütü değil kendi döneminin profesyonel bir istihbarat örgütüdür ve bu gözle bir daha değerlendirilmesi gerekir! Okuyup incelemeden Osmanlıyla ilgili her şeye tu kaka diyip burun kıvırmak bize ne kazandırır ki!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.