Meclis komisyonu doğru girişim
CHP "Kürt sorunu" için "Ben de varım" niteliğinde bir hamle yaptı.
Hamle, Uludere'nin hükümet açısından oluşturduğu sıkışma zemininde ama yine Başbakan Erdoğan'a ait "Analar ağlamasın" bağlamında, bir devreye girme girişimiydi.
Ana muhalefet olarak kenarda kalmaktan kurtulma girişimi, üstelik "barış söylemi" olarak doğru bir girişimdi.
Bir çözüm paketi içermiyordu. Bir yöntem öneriyordu. Yöntem, Meclis'te bir komisyon ve dışarıda bir "Akil Adamlar" heyeti oluşturulması idi. Akil Adamlar önerisi tanıdık bir öneri idi. Cazip bir öneri olsa da altında Öcalan'ın imzası vardı. Ve Akil Adamlar için Öcalan'ın saydığı isimler, sanki onun beklediği çözüm önerilerini seslendirmesi beklenen isimlerdi.
Ama ümit ümitti.
Terörü ortadan kaldırmak ve terörün oluştuğu Kürt sorunu zeminini tedavi etmek için her adım dikkate alınmalıydı.
Kılıçdaroğlu'nun hamlesine Başbakan olumlu cevap verdi ve görüşme dün gerçekleşti.
MHP'nin reddi
Ama görüşmenin öncesine, MHP liderinin kurşun gibi sözleri girdi. CHP'nin Meclis komisyonu hamlesi, dört partinin en azından komisyon kurulması için anlaşmasını gerektiriyordu oysa MHP, CHP'nin girişimini çökertme girişimi olarak niteledi.
Yani uzlaşmanın bir tarafında ret var.
BDP ise daha istekli gözüküyor.
BDP iştirak etse bile, MHP'nin itirazı komisyonun önünü kesiyor.
Dünkü görüşmede AK Parti ve hükümet tarafı CHP'nin girişimini "katkı" niteliğinde değerlendirdi ve her durumda bu katkıyı önemsediğini bildirdi. Komisyon olmazsa AK Parti CHP ile iletişimi sürdürmeyi gene de önemsiyor, bu Kılıçdaroğlu'na bizzat Başbakan tarafından ifade edildi.
Tabii, hükümet nokta-i nazarından bakıldığında, işler sıfırda ve bütünüyle tıkanma noktasında değil. Belki Kılıçdaroğlu, sürecin tıkanma noktasında olduğu ve buradan çıkarma misyonuyla devreye girdiği psikolojisinde olabilir ama hükümet "Biz zaten çalışıyoruz ve meseleye sadece güvenlik perspektifi ile değil sosyal, ekonomik, kültürel tüm boyutları dikkate alarak çalışıyoruz" vurgusunu yapıyor. Buna rağmen, CHP'nin hamlesine karşı, bütünüyle de değersiz-anlamsız gibi davranmıyor.
Gerek AK Parti gerekse CHP, böyle bir Meclis komisyonunun kurulması için MHP ve BDP'nin de katılmasının şart olduğunu belirtiyorlar.
Belli ki Meclis'te, henüz içerik olarak kararlarının nereye doğru evrileceği bilinmeyen bir komisyonun kurulmasına bile karşı çıkmanın MHP tarafından kamuoyuna bir izahının yapılması gerekiyor.
İtiraz, Öcalan'ın teklifi olduğu gerekçesiyle "Akil Adamlar"a ise bizzat önerinin sahibi olan CHP, Akil Adamlar'dan vazgeçilebileceğini ifade etmiş bulunuyor. Yani Akil Adamlar, gerekirse başvurulacak bir oluşum. Kaldı ki, böyle bir teklif başlangıçta olmasa bile, sonraki süreçte bizzat Meclis komisyonu böyle bir ihtiyacı duyabilir.
Meclis değilse neresi?
Her halükarda, MHP'nin bir Meclis çalışmasına katılmayı reddetmesi, bir yönüyle inisiyatifi tamamen hükümete bırakma anlamı taşıyor, bir başka yönüyle de, kendisini devre dışı bırakmış oluyor ve sadece kamuoyuna oynayan bir kadro haline getiriyor.
Belki bu noktada MHP'nin değerlendirmesi gereken bir husustan daha söz edilebilir:
Kamuoyuna ısrarla, hükümetin, sorunun tarafı olarak PKK ile, BDP ile müzakere etmesi yolunda bir talep sunuluyor ve akan her damla kandan sonra "Müzakere olsa bu kan durur" tezi pompalanıyor.
Oysa konu müzakere edilecekse, bunun Meclis çatısı altında ve bütün siyasi kadroların katıldığı bir zeminde olması gerektiği açık. Çünkü şunu veya bunu devlet, Türk tarafı, Kürt tarafı olarak tanımlamak işin en problemli tarafı.
Bu durumda bundan sonra MHP'den, konu Meclis'te konuşulmayacaksa nerede konuşulacağının cevabı beklenecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.