Bir hadis-i şerifte Efendimiz(S.A.V) şöyle buyuruyor,
“İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı sona erer. Şu üç şey müstesnadır;
Sadaka-i cariye…
Faydalı ilim…
Hayırlı evlat…”
İşte hayırlı bir vatan evladı daha aramızdan göçüp gitti…
Bıraktığı faydalı eserlerle Hakk’ın rahmetine kavuştu…
Dünya var oldukça sevap hazinesine yazılacak olan sadaka-i cariye ile Dar-ı Beka’ya göç etti…
Rabbim onu Cennetine dâhil etsin…
Efendimize(S.A.V) komşu eylesin…

Gönüllere taht kurmuş fikirler…
Çağlara öncülük eden eserler…
Nağmelere dökülmüş dizeler…
Günden güne daha çok değerlenen veciz dolu şiirler…
Bir ideal uğruna yaşanmış onlarca seneler…
Ve senelere eşlik etmiş pırlanta gibi altın nesiller…
Daha ne olsun…

Dün akşam vefatının olduğu gece bu mübareği rüyamda gördüm…
“Bir sorun vardı…
İnsanlar toplanmışlar çözmeye çalışıyor…
Ama çözemiyorlar…
Ben de dâhil bütün kalabalık toplanıp onun evine gidiyoruz…
Binanın girişinde bizi karşılıyor…
Her zaman ki mütevazı kişiliğiyle bizi dinliyor…
Ve bir şeyler anlattıktan sonra şu cümleyi söylüyor:
Kadınlar beni rahat bırakmıyor.”
Rüyanın tabiri nedir, ne değildir bilmiyorum ama kanaatimce Prof.Dr Hayri Kırbaşoğlu Hoca’nın şu mesajını iletiyor…

“Müslüman erkeklerin en büyük handikapı…
Kasa…
Masa…
Nisa…
Yani…
Para…
Makam…
Ve kadın…”

Vefatından sonra bile bizlere uyarısını, mesajını vermeye devam ediyor…
Bütün Allah dostları öyle değil midir ki?
Yaşarken de…
Ölürken de…
Tek gayeleri insandır…
İnsanlıktır…
Dindir…
İmandır…
Rabbim bizleri Allah dostlarının şefaatinden ayırmasın ve büyük üstad Abdurrahim Karakoç Hoca’ma da binlerce kez rahmet eylesin…
Yakınlarına ve sevenlerine sabr-ı cemil niyaz etsin…
Âmin…