Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Vahşlar ve cahşlar

Vahşlar ve cahşlar

Yazar Hakkı Öznur, ‘Cahşların Savaşı’ adıyla özellikle Kuzey Irak merkezli Kürt hareketini ve Irak hükümetine isyanlarını kaleme almıştı.

Kitabın adı, ‘eşeklerin veya sıpaların savaşı’ anlamına geliyor. Cahş kelimesi Hakkı Öznür’un kullanımıyla birlikte literatürümüze girdi. Peki! Bunun yazımızla ilgisi ne? İlgisi şu: Yusuf Karadavi de Beşşar ve ailesinin lakabının Esed (Esad, Esat vesaire) olmadığını, Esed lakabının intihal bir lakap olduğunu ve gerçek lakaplarının aslında cahş olduğunu ifade etmektedir (http://www.islammemo.cc/akhbar/arab/2012/06/08/151228.html ). Suriye rejimi öyleyse Esat rejimi değil, Cahş rejimidir. Türkçesiyle söyleyecek olursak sıpa rejimidir. İnsanlar bu rejimin kalleşlikleri karşısında hayret ediyorlar. Hayrete düşüyorlar. Asıl hayret, onların hayretine! Bugüne kadar yüz binden fazla insanın kanına girdiler. Onlar ayetin tanımıyla şu zümredir: Lâ yerkubûne fî mu’minin illen ve lâ zimmeh(zimmeten ve ulâike humul mu’tedûn(mu’tedûne). Onlar bir mü’min hakkında ne bir yemîn, ne de bir ahit gözetirler. Onlar taşkınların ta kendileridir. Kelimenin tam anlamıyla hadde tecavüz eden bir iflah olmaz bir zümre ve güruhtur. Bunları vaktiyle gerektiği gibi tanımamak veya bağışlamak bu katliamlara zemin hazırlamıştır. Abdulhamit Bilici arkadaşımız hem katliam yaptıklarını hem de yalan söylediklerini hayretle ifade ediyor. Gerçekten de bunlardan insan namına zırnık beklemek hayrete muciptir. Özellikle de takiyye prensibine haiz olan gruplara ilaveten batini zümrelerde yalancılık dinin bir rüknüdür. Onlarda propagandanın tek malzemesi yalandır. Hitler veya Stalin dirilse ellerine su dökemez ancak onların talebesi ve şakirdi olabilir.
¥
Beşşar ve çevresi yalan makinesi gibi. Kubeyr ve Hulle katliamlarından yabancıları sorumlu tutuyor. Halit Abbud adlı rejimin borazanı müştereken katıldığımız bir programda Ahmet Davudoğlu’nun ateş topunu Baba Amr’a attığını sonra sıvıştığını ve orada söndükten sonra ateş topunu Suriye’nin değişik yerlerine çevirdiğini ileri sürüyor. Halbuki, Ahmet Davudoğlu gibi içeriden de onlara nasihat edenler olmuş ve kendilerine, sistemi totaliter yapısından çoğulcu yapıya çevirmeleri halinde kahraman olacakları ifade edilmiş ve dile getirilmiş. Şiddet karşıtı dalgayı temsil eden ve Cevdet Said’in dostlarından Muhammed Ammar bizzat bunu ailenin damadı ve Büşra’nın kocası Asıf Şevket’e iletmiş ve ifade etmiş. Lakin bütün bunları kös dinlemişler. Zira bunlar güce tapınmışlar ve kan içmeye alışmışlar. Bunlar siyasi vampirler veya Hanibal sürüsü. Sovyetler’in Afganistan’da yaptıkları gibi sadece kan içmiyorlar aynı zamanda yanık topraklar siyaseti güdüyorlar. Türkiye sınırındaki ormanları yakıyorlar. Halit Abbud’un ifade ettiği ateş topunu Türkiye ve Lübnan’a ve Ürdün’e salmak istiyorlar. Bunlar PKK ve Sırplar gibi aynı zamanda bebek katili. Bu yönleriyle Haçlı Savaşlarını hatırlatıyorlar. Bilindiği gibi Haçlı savaşlarından birisi tarihe Çocuk Haçlı Seferi olarak geçmiştir. Haçlılar çocukları mobilize ederek Şarka sürmek istemişlerdir. Lakin cahş farkı şurada ki, Suriye’nin siyasi vampirleri çocukları cepheye sürmek yerine sistematik olarak katlediyorlar. Kadınları hem öldürüyor hem de ırzlarına geçiyorlar. Baba Amr ve ülkenin birçok yerinde kadınların ırzlarına tasallut etmeleri karşısında mağdure kadınların aileleri tarafından dışlanma ihtimaline karşı İsam Attar gibiler bunların bir suçu olmadığını ve ailelerden meseleye bu zeminde bakmalarını istirham etmiştir. Dera’da Atıf Necip tarafından işkenceye maruz kalan ve tırnakları çekilen öğrencilerden sonra ülkenin bütün sathı çocuk mezbahası haline gelmiştir.
¥
Bu ailenin ismi cahş (sıpa) sıfatları ise vahştır. Vahş yani canavar. Raşid Gannuşi, TRT Türkiye Kanalında yaptığı bir değerlendirmede Suriye rejiminin insan kılığında canavar bir rejim olduğunu (vahş) ifade etmiş ve aylar önce bütün dünyanın onunla ilişkisini kesmesini istemişti. Batılı ülkelerin geneli bu cahş ve vahş rejimle ilişkisiniz keserken maalesef Malezya gibi ülkeler hâlâ tereddüt içindeler. Onlar da Kofi Annan gibi neyi bekliyorlarsa? Asıl skandal budur. Karadavi, Arap Baharının aile cumhuriyetlerini yerinden söktüğünü ve sıranın Suriye’de cahş rejiminde olduğunu ve Cenab-ı Hakk’ın muntakim ismiyle imhal etse de ihmal etmeyeceğini ve ondan yaptıklarının intikam alacağını ifade etmektedir. Cuma hutbesinde Karadavi zulmün ve zalimlerin zafer kazanamayacağını buna mukabil Suriye halkının ve devrimcilerin eninde sonunda zafer kazanacaklarını müjdelemiştir. Hadis diliyle taife-i mansure Suriye halkı değilse kimdir? Suriye’nin yalancı rejiminin iddiasının tam aksine Suriye halkının bizzat kendisi kozmik bir komplo ve muvazaa ile karşı karşıyadır. Rusya’nın ve Çin’in çakalı olan bu rejim er geç gidecek ve sıra destekçilerine gelecektir. Şüphesi olanların Allah’ın adaletinden şüphesi vardır. Yalancı rejimin yalanlarını pazarlayarak hakikate parazit olanların da maskeleri düşecektir. Cahş rejimini destekleyenler de cahştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi