Operayı sevmemen lazım salak dindar!
Rahmetli Cahit ağabeyin, Cahit Zarifoğlunun günlüklerini (daha sonra Yaşamak başlığı altında kitaplaştırılacaktır) okuduğumda, henüz lise öğrencisiydim.
Sanata, edebiyata, güzelduyuya meraklı ve yırtmak isteyen her taşralı gibi, ihtilaçlarıma yöneltilmiş bir ses bulmuştum, büyüsünü bugün de sürdüren o kitapta.
Mesela, Sizi görmeliyim diyordu ve ekliyordu: Ara sıra elle tutulur bir şeye mecbur olmadığımız için mi böylesine perişanız?
1983 mü?
Bir pansiyonda kalıyordum... Aşağıda gri, donuk, ağır bir nehir gibi akan Haliç... Tekneler, çatanalar, gökyüzüne uzanmış sayısız direklerin arasında yorgun İstanbul.
Geceleri, yatağımda, dizlerimi karnıma çeker, Yaşamaktan parçalar okurdum.
Bu kitabın bana çizdiği en tuhaf akıbet, Wagneri tanıma ve anlama isteği olmuştu.
Cahit abi, Sezarın Romaya dönüşünü tahkiye eden Wagner parçasını yorumluyordu. Okuduğum en ilginç Wagner yorumuydu ve Ne anlatıyor bu gürültülü müzik? sorusuna verilmiş en anlamlı, en sofistike cevaptı: Ya Roma yoksa... O mutlaka orada olacak Roma yerinde yoksa ne yapardık? Yıldırım hızıyla savaş arzusuna, öfkeye, yırtıcılığa ve melankoliye dönüşen o azgın güç, tepeye çıktığında Romayı görmeseydi, birdenbire paramparça olmaz mıydık?
İtiraf edeyim, bu en sofistike cevap bile beni kesmedi. Wagneri hiç sevmedim ve anlamadım. Bunda politik bir tutum alış var mıdır? Wagner benim için klasik müzik kanallarından kaçış nedeni oldu.
Buna mukabil Chopini tanıdım.
Bunu da, elbette, Cahit abinin, tecessüsümü ayaklandıran o en sofistike cevabına borçlu oldum.
Rahmetli Cemil Meriç, Umumiyetle alaturkayı severim. Sevdiğim bir insanla dinlemeliyim müziği. Sevdiğim insanla birlikte dinlediğim müziği severim diyordu.
Biz, ihtilaçlarıyla baş etmeye çalışan taşralılar da, umumiyetle alaturkayı sevdik ve halk türkülerinde, bozlakta, barakta, dünya sanatçımız Fazıl Sayın yavşaklık diye tanımladığı arabeskte kendimizce bir karşılık bulduk.
Bütün bunlarda karşılık bulmuş insanların, umumiyetle başka dünyalara, başka algılara, başka gustolara meyletmemesi gerekir ve beklenir ama yine Cemil Meriçin vurgulamasıyla umumiyetle bu yargıyı kırdılar ve başka alanlara yöneldiler.
Bir sosyolojik sonuçtan söz ediyorum.
Ben operayı sevmem ama sevenleri bilirim.
Hiç opera izlemedim, buna ihtiyaç duymadım, bir gün ihtiyaç duyacağımı da sanmıyorum ama Verdi, Bizet, Rossini, Puccini, Berlioz diye inleyen çok sayıda dindar tanırım.
Durum, Ahmet Altanın resmettiği (görmek istediği) gibi değil yani.
Ne diyor usta kalem Ahmet Altan, özrü kabahatinden büyük dedirtecek yazısında?
Daha doğrusu demiyor da, demeye çalışıyor...
Şunu: Ben şu (gelişmiş, soylu, seçkin ve Hasan Paşanın torunu olan) halimle operayı sevmiyorken, dindarlar nasıl olur da opera sever, nasıl olur da operada mescit diye tutturur?
Hoca değilmiş; hoca olsaymış Operaya mescit çok önemlidir diyen o Müslümanları vaazlarıyla helak edermiş.
Hiç zahmet etmesin... Önce hoca, dindar, Müslüman kavramlarını yerli yerinde kullanmayı öğrensin...
Biz burada, Ahmet Altanın, bir laikçi kurnazlığıyla, ilgili kanun taslağından cımbızla çekip çıkardığı bir hususu tartışıyoruz... Ve yine Ahmet Altanın, niçin bazı sanatları ötekine yakıştıramadığını, yakıştırmak istemediğini, buradaki seçkinci hastalığı anlamaya çalışıyoruz. Ve anlıyoruz.
Öyle ya, hoca olsa, modernizmin bir veçhesi olarak karşımıza çıkan durumla ilgili dindarları haşlayacak... Modernizmle sınanma ayrıcalığı yalnızca kendisine (kendi sınıfına) ait çünkü...
İçi rahat etsin. Operaya mescit çok önemlidir diyen bir dindar yok.
Hatta, böyle bir dindar türü yok.
Mahut kanun taslağını dikkatlice okusun.
İyi bir gazeteci, dikkatli bir gazeteci, mesleğine saygı duyan bir gazeteci, hakkında yazacağı konuyu enine boyuna okur, öğrenir, varsa itirazlarını öyle sunar.
Hem, ne o öyle, Yakında cami avlularında Toscanın kasetleri satılmaya başlarsa hiç şaşırmamak gerek demek ki türünden nafile mizah çabaları, aşağılama girişimleri?
Mesele bu mu?
Hakikaten bu mu?
Duayen gazeteci, usta kalem, kelimelere dans ettiren yazar Ahmet Altanın kendisini düşüreceği durum bu mu olmalıydı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.