Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yarım devrim olmuyor

Yarım devrim olmuyor

"Yumuşak tükürüğün sakala bıyığa zararı var’ demişlerdir. Mısır’daki devrim süreci bize bu gerçeği bir kez daha hatırlattı.
Yenilen pehlivan güreşe doymuyor ve eski sistem bütün fenalığına rağmen kendisini yeniden üretmeye ve geleni bastırmaya çalışıyor. Bundan dolayı geçmiş haliyle bizdeki Anayasa Mahkemesine benzeyen Mısır Anayasa Mahkemesi Karakuşi olarak nitelendirilen iki karar aldı. Birincisi, İhvan ve Selefi ağırlıklı Meclis’in almış olduğu Ahmet Şefik’in adaylığının azli kanununu iptal etti ve onunla da kalmadı karşı bir hamle ile vekillerin üçte birinin vekilliğini kaldırdı ve Meclis’i feshetti. Bu, Anayasa Mahkemesinin İhvan’a meydan okumasından ve başkanlık seçimlerinden önce pençelerini sökmesinden başka bir şey değil. Böylece Anayasa Mahkemesi halk devrimini İhvan ile eski rejimin kalıntıları arasında (fulul) ideolojik alana hapsetmek istedi ve o zemine kaydırdı. Halkı aradan çıkarmak istedi. Böylece kurumlara çöreklenmiş olan eski rejimin kalıntıları çevresi boşaltılmış olan İhvan’ı tasfiye etmekte zorlanmayacaktı. Bundan dolayı geçiş dönemini mümkün mertebe uzatarak, yayarak İhvan ve İslamcıların çevresini boşaltmak istedi. İslamcıları gözden düşürmek için Selefileri uçkur düşkünü olarak takdim etmeye çalıştı. Bir iki fire çıksa da iftira ile örnekleri çoğaltmak istedi. Nur Partisinden Milletvekili Ali Venis bu kurbanlardan birisiydi. Bunların hiçbiri tesadüf değil, komik ve önceden hazırlanmış bir tiyatronun perdelerinden ibarettir. Bunun tesadüfen gerçekleşmediğinin bir delili eski başbakanlardan Kemal Cenzuri’nin İhvan kökenli Meclis Başkanı Saad Ketetni’ye aylar öncesinde Meclis’in feshinin Anayasa Mahkemesinin çekmecesinde bekletildiğini söylemesidir. Ve zamanı geldiği düşünülerek seçimler öncesi fiiliyata veya işleme geçirilmiştir.
¥
Bunun adı nedir? Ordu veya derin devlet yapılanması tarafından yürütülen karşı devrim sürecidir. Tek kişilik yönetimi temsil eden Mübarek gitmiş lakin onun otoritesi veya siyasi mirası oligarşik sistem veya bünye tarafından paylaşılmıştır. Ordu, yargı, hükümet, basın ve bazı işadamlarının bileşkesi veya karışımından oluşan oligarşi Mübarek’in siyasi mirasını devralmış ve deruhte etmiştir. Mısır’da iktisadi teşekküllerin yüzde 20’si ordu tarafından kontrol edilmektedir. Mısırlı askeri konsey veya komutanlar arasında Mısır’ın Koç’u olarak bilinen Ahmet İz ayarında çok sayıda zenginin olduğu bilinmektedir. Şimdi ordu ve çevresinde halkalanmış oligarşi karşı devrimi yürütüyor. İhvan’ı silkelemeye çalışıyor. Başkanlık seçimlerinin sonuçları Mısır’a dikensiz bir gül bahçesi vaat etmese bile çekişmeye son verecektir. Bu çekişme iki taraftan birinin pes etmesi veya tasfiyesiyle son bulacaktır. ‘Ya devlet başa ya kuzgun leşe’ dendiği gibi ya fulul ya da devrim kazanacaktır. Ya oligarşi üzerinden eski sistem kendisini yeniden üretecek ya da devr-i sabık olarak tasfiye olacaktır. Ordu baştan beri İhvan’a karşı sistematik bir mücadele yürütüyor. Eşref Abdulgaffar Bey’e göre, İhvan’ın ve devrimin kaybetmesi ABD, İsrail ve eski rejimin kazanması anlamına geliyor. Zaten Ahmet Şefik’in danışmanları Şefik’in ikinci tura kalmasını The Guardian’a devrimin bitmesi olarak nitelendirmişti.
¥
Meclis’in feshedilmesi ve Şefik’in önünün açılması, Anayasa Mahkemesi veya Jüritokrasi üzerinden yumuşak bir darbe olarak nitelendirilmiştir. Bundan dolayı İhvan ve Selefilerin dışındaki devrimciler İhvan’dan adayı Muhammed Mürsi’yi geri çekmesini istemiştir. İhvan ise her türlü entrikaya rağmen seçimlerin sonucunu görmek istemiştir. Seçim sonuçları ışığında veya tezvirat olup olmamasına bağlı olarak yeni bir yol haritası taayyün edecek ve B planı oluşturulacaktır. Muhammed Mürsi’nin seçimleri kazanması halinde sandık aracılığıyla fulul yani eski rejimin temsilcileri defnedilecektir. Bu defin işlemi elbette ki kolay olmayacaktır. Ordu, hükümet veya Anayasa Mahkemesinin sadaklarında başka okların olup olmadığı da süreç içinde anlaşılacaktır. Seçimlerden sonra ordunun planlandığı gibi kışlasına çekilip çekilmeyeceği belli değil. Artık ordu devrim ile karşı devrim arasında hakem olmaktan çıkmış taraf haline gelmiştir. İşte burada Cezayir senaryoları devreye giriyor. Yani kanlı bir çatışma ortamı. Muhammed Mürsi de tezvirat durumunda kendisini halka feda etmeye hazır olduğunu ilan etmiştir. Süreçte oynanan oyunlar bir tarafa Mısır’ın önünde sadece iki temel seçenek bulunuyor. İkinci devrim ile birlikte devrim sürecinin tamamlanması veya devrimin irtidat ederek eski sistemin yeniden üretilmesi. Eski sisteme dönüldüğünün işaretlerinden birisi de örfi idare (ahkam-ı örfiye) tabir edilen sıkıyönetim uygulamalarının yeniden hortlamasıdır. Sabık rejimin rumuzları bir şekilde kanundan yakalarını kurtarırken aksine Adalet Bakanı, Kanun ed Dabtiyye el Kadaiyye adıyla bir karar çıkartmış ve bu karar mucibince, siviller yine keyfi bir biçimde kolluk kuvvetleri ve muhaberat tarafından içeri alınabilecektir. Gerçekten de Mısır devrimi bugün tehlike altında bulunuyor. Mısır devrimcilerinden bazıları sine-i millete dönmekten bahsederken kimileri de devrimin yarım bırakılmamasını istiyor. Devrimi yarım bırakmak da avı veya aslanı yaralı bırakmak kadar tehlikelidir. Bundan dolayı Mısırlılar devrimi tamamlamalı ve Mübarek’in geride bıraktığı sistemi tamamıyla sökmeli, köklemeli ve temsilcilerini tasfiye etmelidir. Bunun ortası olmadığı bittecrübe yani olaylarla anlaşılmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi