"Demokrasi ve barış" bir çılgın proje değildir...
Artık bizi fizibiliteleri yapılmış, hesaplı ve gerekli projeler tatmin etmiyor.
Bir projenin başında "Çılgın" kelimesi yoksa fazla ilgi duymuyoruz.
Aslında gerçeklerden bir nevi kaçıştır bu çılgın projelere takılmak.
1930'da Serbest Fırka kapatılıp "Tek Parti" rejimi ülkede tek sesli siyaset modelini en katı biçimde uygulamaya başlayınca, basın siyaset dışı alanlarda çeşitlemeler yapmak zorunda kalmıştı.
O döneme ilişkin bir medya arkeolojisi çalışması yaparken, Cumhuriyet'te Yunus Nadi'nin "Ankara limanı Kızılay'a mı yoksa Ulus'a mı (veya Taşhan'a mı) yapılmalı" içerikli bir tartışma başlattığını arşivlerde bulmuştum.
Ankara'ya deniz getirmek, bugün bile çılgın projedir...
Projeler hiç bitmez
Ama bırakalım 1930'ları... 1970'li yıllarda bile Türkiye'nin hem bir ihracat hem de bir turizm ülkesi olmasını proje olarak sunmak "Çılgınca" bir hayal değil miydi?
1973'te hizmete giren ilk Boğaz Köprüsü öncesindeki tartışmaları hatırlayın.
"Önce Zap'a köprü yapın" diyerek, Boğaz Köprüsü'ne itiraz edenler arasında ülkenin en akıllı insanlarının bulunduğunu unuttunuz mu?
Bugünün akıllı insanları ise "3'üncü Köprü'nün yapımı neden bu kadar gecikti" sorusunu seslendiriyorlar.
İki köprüyü aynı anda bakıma alıp, İstanbul trafiğini kilitlemek bugünün çılgın projesi değil mi?
Aya gitme projesi
Kısacası insanın ve toplumların yapımına karar verdikten sonra gerçekleştiremeyecekleri hiçbir proje yoktur.
Başkan Kennedy "Aya gideceğiz" dediğinde Amerika'nın yorumcuları bunun da gerçekleşmesi mümkün olmayan bir "Çılgın proje" olduğunu yazıp söylemişlerdi.
Daha sonra aya gidilince de bir yorumcu "Bundan sonra siyasetçilerin vaatlerini daha fazla dikkatle değerlendirmek ve izlemek zorundayız" diye yazmıştı.
Şimdi önümüzde PKK terörünün bitirilmesi, "Kürt Realitesi"nin çağdaş demokrasinin ve insan haklarının gereklerine uyarlı hale getirilmesi projesi var...
En önemli proje
Bu asla çılgın bir proje değil.
Bu projenin gerçekleşmesini engellemeye çalışan çılgınlar tabii ki var içeride ve dışarıda.
Şöyle bir düşünelim.
Irak'taki Kürt Realitesi'nin gereklerini yok sayan Saddam'ın çılgınlığı, bu ülkeyi ne hallere düşürdü?
Türkiye Kürt Realitesi'ne ilişkin barışa ve kardeşliğe dayalı demokrasi projesini gerçekleştirirse, gündemimizdeki "Çılgın" olarak nitelenen tüm alt ve üst yapı projelerini gerçekleştirmek çok kolaylaşacaktır.
Turgut Özal'ın "21'inci yüzyıl Türk asrı olacak" diyerek ifade ettiği projenin en büyük engeli terör ve şiddetin önlenememesi değil midir?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.